ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 3365
Yazar: Ümit Şimşek
Bir 28 Şubat hatırası olarak füruat meselesi

28 Şubat döneminin en talihsiz hatıralarından birini teşkil eden “füruat” meselesi, aradan geçen onca yıla rağmen hâlâ tartışılmaya devam ediyor. Bu tartışmanın konusunu teşkil eden beyanların sahibini dinde en yüksek ve tartışılmaz otorite olarak kabul edenlerin yanı sıra, bazı safdil dostlarımız da sadece bu talihsiz beyanları savunmakla kalmıyorlar, bir de Haricîlerin kadim âdetine ittibâen muhaliflerini cahillikle suçlayarak bizlere füruat’ın ne mânâya geldiğini öğretmeye kalkıyorlar. Bu durumda, bize de, kendilerinin yüksek müsaadelerine sığınarak, onlara bazı şeyleri -öğretmek demeyelim ama- hatırlatmak düşüyor.
***
Önce hafızalarımızı tazeleyelim. Sayın Fethullah Gülen’in http://tr.fgulen.com/content/view/2257/141/ adresinden ulaşabileceğiniz beyanlarında, başörtüsü ile ilgili olarak aynen şu ifadeler geçiyor:

“Dinin füruata ait bir meselesinde bu denli hassas olmak mı, yoksa tercihini başka istikamette kullanmak mı gerekli? Kişi kanaat-ı vicdaniyesi ile bu mevzuda hükmünü verip öyle davranmalıdır. Bana göre okumayı tercih etmelidirler.

“Genç kızlarımızın zorlanmaları halinde tercihlerini eğitim gören hedefinden yana yapmalarını arzu ederim. Tabii ki dini mülahazalarla başlarını örten hanımlara müdahale edilmesine karşıyım. Onların dinin detayına ait bir konuyla tahsilleri arasında tercih yapmak zorunda bırakılmalarına üzülüyorum. Ama toplumumuz hassas bir dönemden geçiyor. Herkesin bunu göz önüne alması lazım. Bir taraf bunu kavga sebebi yapmamalı, diğer taraf da tepkileri kavga başlatıldı diye görüp üzerine gitmemeli... Hukukçu bir dostumuz yazdığı kitaba “Müntesiplerinin Cehaleti, Hasımlarının Kör Düşmanlığı Arasında Talihsiz Müslümanlık” adını koymuş. Çok doğru. Durumumuzu özetliyor kitabın ismi. İki taraf da cehalete yenik düşüyor.

“Kadının başını örtmesi meselesi bir iman meselesi ölçüsünde önemli değildir. Allah'a karşı kulluk, umumi manada kulluk meselesi ölçüsünde önem arz etmez bunlar. Teferruata ait meselelerdir.

“Temel meseleler varken, teferruatın kavgasını vermek zannediyorum üslup bakımından yanlış. Onları öne çıkartmak bir yönüyle diğer meselelerin önemsizliğini bir yönüyle ifade etmek gibi bir şey olur.

“Teferruata boğulmayalım. Küçük şeylere büyük şeyleri feda etmeyelim. Yani başörtüsü eğer İslami öğretiler, İslami esaslar arasında dördüncü beşinci sırada bir meseleyse, bununla kavga ederek bir yönüyle belki imana müteallik meseleleri çok geri plana atıyoruz.”
***
Bugün bir kere daha okuyup hafıza tazeledikten sonra her ne kadar bu beyanları kimsenin savunmaya teşebbüs edebileceğini sanmasak da, yarın yine bu sözler unutulacak ve safdil dostlarımız yine “füruat” açıklamaları yapmaya devam edeceklerdir. Onun için, biz de şimdiden bu dostlarımıza, Mecelle’nin üçüncü maddesinde ifadesini bulan bir kaideyi hatırlatıyoruz.

“Ukudda itibar makasıd ve maânîyedir, elfaz ve mebânîye değildir” der bu madde. Yani, maddî bir sonucu olan akidlerde dahi itibar olunacak şey hangi kelimenin ve hangi cümle yapısının kullanıldığı değil, söylenen sözle neyin kastedildiği ve hangi mânânın anlaşıldığıdır. Şimdi, bu gerçeğin ışığında, yukarıdaki beyanları bir gözden geçirelim:

“Teferruat” kelimesi, bu beyanlarda tekrar tekrar ve ısrarla kullanılmış, ayrıca “detay” kelimesiyle de takviye edilmiş, bu şekilde kastedilen mânânın “sıkıntılı bir durumda gözden çıkarılması gereken bir ayrıntı” şeklinde anlaşılması iyice sağlama alınmış, sadece, ihtiyaç ânında bir savunma aracı olarak kullanılmak üzere, araya bir “füruat” lâfı yerleştirilmiştir. İnsanların safdilliğine güvenmekle Sayın Gülen’in hiç de hatâ etmiş olmadığını, hâlâ devam eden tartışmalar bize açıkça gösteriyor.

Başörtüsü mücadelesine açıkça “Teferruatta boğulmayalım” sözüyle karşı çıkıyor Sayın Gülen. Bu kadarla da kalmıyor, başörtüsü mücadelesini verenleri, başörtüsünü yasaklayanlarla aynı kefeye koyarak “İki taraf da cehalete yenik düşüyor” iddiasında bulunuyor. Cemaatin içindeki insaf ve iz’an sahiplerine soruyorum, hocanızın şu sözünde savunulacak bir taraf bulabiliyor musunuz?

Sayın Gülen’in başörtüsü konusundaki tavrı sadece beyanat seviyesinde kalmamış, Cemaatin herkes tarafından bilinen tatbikatıyla da, herhangi bir tevile imkân bırakmayacak şekilde tarihe geçmiştir. Türkiye’yi bırakın, yurt dışındaki öğrencilerine bile başlarını açtıran ve Peygamberimizin rüyalara girip de “Başınızı açın” dediği iftirasını yayan insanlar Ay’da yaşayan bir cemaatin mensupları mıydı? Veya bütün bunların üzerinden çok uzun  jeoloijk çağlar mı geçti de bu hatıralar insanların zihinlerinden silindi?
***
Dostlara hatırlatacağımız ikinci husus, şeâir kavramı olacaktır. Bunlar, herkesin bildiği gibi, dinin alâmeti olan şeylerdir; bu sebeple de başka her şeyden daha üstün ve daha önemlidirler. Hattâ, Bediüzzaman Hazretleri, şeâirin nâfile nev’inden olanlarının dahi şahsî farzlardan daha önemli olduğunu bize hatırlatmıştır. Bir ülkede ezan okunmasının yahut bayram namazı kılınmasının veya kurban kesilmesinin önem itibarıyla şahsî farzlardan öne geçmesi işte bu sebepledir.

Başörtüsü ise, hem hem farz, hem de şeâir özelliğini taşıyan bir yükümlülüktür; onun için, dinî hassasiyet sahibi olan aklı başında bir kişi, başörtüsü ile ilgili bir suale muhatap olduğu zaman,  insanların bu İslâm alâmetine olan bağlılıklarını zaafa uğratacak bir sözü telâffuz etmek şöyle dursun, aklından bile geçirmez. Bediüzzaman’ın tesettürü müdafaa eden risalesi, onun hayatı boyunca aldığı yegâne mahkûmiyetin sebebiydi; bu mahkûmiyetten sonra Bediüzzaman’ın yaptığı iş ise, eserin başına o kararı veren mahkemeyi suçlayan zehir zemberek bir not ekleyerek tekrar neşretmek olmuştur. Böyle bir davranışı “imana müteallik meseleleri çok geri plana atmak” şeklinde yaftalayan Gülen’in “cehalete yenik düşüyorlar” ithamı, herkesten önce Bediüzzaman’ı şümulüne almıyor mu? Yoksa Sayın Gülen bu sözlerinin tam hedefinde Bediüzzaman’ın bulunduğunu fark edemiyor mu?
***
Fakat Gülen cephesinden Bediüzzaman’ın nasıl görüldüğünden daha önemli olan, Bediüzzaman cephesinden Gülen’in nasıl göründüğüdür. Sayın Gülen’in yaptığı günü kurtarmak için bir manevradan ibarettir; Bediüzzaman’ın sözleri ise, tarihe yadigâr kalacak ve istikbalin nesillerine yol gösterecek olan tesbitlerdir. Bediüzzaman, Kur’ân-ı Kerimin irşadı doğrultusunda, şeâiri doğrudan doğruya vicdan ile, hattâ toplumun vicdanı ile irtibatlandırır ve şeâirin terk edilmesi halinde vicdanların bozulacağını haber verir. Başörtüsü konusundaki talihsiz beyanları takip eden ve MGK’nın meş’um 28 Şubat kararlarına içtihad sevabı bağışlamak, İsrail’i İslâm topraklarında meşru otorite saymak, Hz. Peygamberin lehviyat meclislerinde görüldüğünü iddia etmek, kendisine muhalif saydığı Müslümana Firavun ithamı yöneltmek gibi Müslüman vicdanını yaralayan akla ziyan nice iddialar, Bediüzzaman Hazretlerinin bu tesbitini tedâi ettiriyor ve “Acaba sırada bundan sonra ne var?” sorusunu hatıra getiriyor.

Sırada başka nelerin gün yüzüne çıkmak için beklediği konusu sürpriz olarak kalabilir; ancak en azından Risale-i Nur’un şimdiden işleme girmiş bulunduğunu biliyoruz. İslâm şeâirine “dinin detayı” gözüyle bakan Cemaat, dar zamanlarda uzak görünmeye çalıştığı Risale-i Nur’a bir müddettir esrarengiz bir hamiyetle el attı ve onu sadeleştirmeye (veya daha doğru bir tabirle kendisine benzetmeye) başladı!

Ne diyor Alman atasözü:

“Tilki vaaz vermeye başladığı zaman gözünüz tavuklarda olsun!”

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ümit Şimşek
13-12-13
E mail: sondevir.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
Bir 28 Şubat hatırası olarak füruat meselesi
Online Kişi: 19
Bu Gün: 455 || Bu Ay: 6.472 || Toplam Ziyaretçi: 2.237.663 || Toplam Tıklanma: 52.316.797