ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / TEFEKKÜR
Okunma Sayısı: 2239
Yazar: Yusuf Kaplan
DERDİNİZ ALLAH RIZÂSI OLSAYDI...

Şu soruyu sormakla mükellefsiniz: Derdiniz, her hâl ve şartta, Allah rızasını gözetmek mi; yoksa, sadece şebekenizin çıkarlarını korumak, egemenlik alanlarını genişletmek mi?

Bu sorunun cevabı, apaşikâr ortada, değil mi?

EFENDİMİZ'İ (SAV) KULLANMAKTAN HAYA EDER, TİR TİR TİTRERDİNİZ!

Eğer hâlâ ikna olmadıysanız, şu yakıcı sorulara cevap verme mükellefiyetinden kaçınamazsınız:

Eğer derdiniz, her hâl ve şartta, Allah rızasını gözetmek olsaydı, Efendimiz'i (sav), Efendimiz'in yüce İslâm davasını, O'nun izini sürmesi gereken koskoca hizmeti, küresel şer şebekelerin taşeronu hâline getirmekten haya edip, tir tir titremez miydiniz?

Eğer derdiniz, her hâl ve şartta, Allah rızasını gözetmek olsaydı, Efendimiz'i (sav), Batı'da, hasıraltı etme cinayeti işlerken; Türkiye'de, kirli, dünyevî, siyasî iktidar savaşınıza âlet etme hayasızlığı gösterebilir miydiniz?

Eğer derdiniz, her hâl ve şartta, Allah rızasını gözetmek olsaydı, İslâm davası'nın bayrağını yere düşürmeme, şer güçlere çiğnetmeme mücahedesi vermek yerine, yüce İslâm davasının hizmetçisi olması gereken hizmeti, küresel şer güçlerin, egemenliklerini, zulümlerini ve sömürülerini pekiştirecek şer-şeytan emellerine âlet etmeye, hizmetçisi hâline getirmeye kalkışır mıydınız?

TAKİYYE'YE SARILMAZ, İHTİRAS PEŞİNDE KOŞTURMAZDINIZ!

Eğer derdiniz, her hâl ve şartta, Allah rızasını gözetmek olsaydı, her türlü ikiyüzlülükle mücahede etmek demek olan takva'ya değil, ikiyüzlülük demek olan takiyye'ye sarılır mıydınız?

Eğer derdiniz, her hâl ve şartta, Allah rızasını gözetmek olsaydı, arınmak, kibirden kaçınmak ve hakikate teslim olmak demek olan ihlâs'ı değil, azmanlaşmak, kibirlenmek ve hakikati teslim almaya kalkışmak demek olan ihtirası tercih etme gafletine düşer miydiniz?

SİZİ 'VAREDENLERİ' 'SATMAYA' VE KİRLİ İTTİFAKLAR KURMAYA KALKIŞMAZDINIZ!

Eğer derdiniz, her hâl ve şartta, Allah rızasını gözetmek olsaydı, 10 yıl birlikte çalıştığınız ve hareketinizi 15 kat büyüten Müslüman bir lidere teşekkür etmek yerine yoketmeye kalkışır mıydınız?

Eğer derdiniz, her hâl ve şartta, Allah rızasını gözetmek olsaydı, Bediüzzaman Hazretlerini 28 yıl hapislerde çürüten Kemalist zihniyetin fırsatperestleriyle sinsi ittifaklar kurabilir miydiniz?

ŞER GÜÇLERİN ŞEBEK'LERİYLE AYNI KARE İÇİNDE OLMAKTAN KAÇINIRDINIZ!

Eğer derdiniz, her hâl ve şartta, Allah rızasını gözetmek olsaydı, Ergenekon soruşturmaları sırasında, henüz suçları sabit olmamış insanları 'canavar' diye takdim etmek yerine, adaleti ve ahlâkı gözeten bir tavır takınırdınız.

Eğer derdiniz, her hâl ve şartta, Allah rızasını gözetmek olsaydı, 'canavar' diye takdim ettiğiniz Ergenekon çetesiyle, dün içeri tıkmak için savaş verdiğiniz Ergenokon çetesinin 'Sözcü'lüğünü, 'Gözcü'lüğünü, 'Hürriyet'ini savunan 'Radikal'lerle, küresel kapitalist sistemin çıkarlarının koruyuculuğunu üstlenen baronlarının bayraktarlığını yapan TÜSİAD'larla, sosyalist (!) Gezi'cilerin sponsorluğunu yapan kapitalist Koç'larla, bilumum karartma operasyonlarının 'Öncü'lüğünü yapan 'Aydınlık'çılarla aynı kare içinde yer almaktan utanıyor, sıkılıyor ve iğreniyor olmaz mıydınız?

HİZMETİ, FİTNE-FESAT ŞEBEKESİNE DÖNÜŞTÜRMEZDİNİZ!

Eğer derdiniz, her hâl ve şartta, Allah rızasını gözetmek olsaydı, masum ve mazlum halkların, kimsesiz Müslüman ümmetin ve bu sahipsiz milletin önünü açan, umudu olan şahsiyetleri, önünüzde takoz olarak görme; araçları amaçların önüne geçirerek her yolu mübah gören fitne-fesat şebekesine dönüşme ve takoz olarak gördüğünüz herkesi yoketme fütursuzluğu gösterir miydiniz?

Eğer derdiniz, her hâl ve şartta, Allah rızasını gözetmek olsaydı, size sürekli olarak istişare emrini, sulh emrini, kardeşlik emrini hatırlatan; sizi her zaman, hakikatin hakikatine, ümmet şuuruna, kardeşlik şiirine çağıran ve fitne-fesat tuzağına düşmeme konusunda uyaran benim gibi yüreği yangın yerine dönen Müslüman yazarları ve Müslümanca duyarlıkla yaptığı ikazları ciddiye alırdınız; bu insanları 'yalancılık'la, 'kalemini satmakla' yaftalamaktan haya edersiniz!

Eğer derdiniz, her hâl ve şartta, Allah rızasını gözetmek olsaydı, Müslümanları kardeş belleyip kardeşlerinizle birlikte hareket etmek yerine, Müslümanları 'kalleşçe' arkadan vurma, Müslümanların umutlarını söndürme şuursuzluğu ve fütursuzluğu sergilemekten şeytandan kaçar gibi kaçmaz mıydınız?

KİM Kİ, ALLAH RIZASI İÇİN DEĞİL DE...

Kim ki, Allah rızasına göre değil, şer güçlerin çıkarlarına göre hareket ederse...

Kim ki, Allah rızası için mücahede etmek yerine, dünyevî iktidar kavgası vermekten çekinmezse...

Kim ki, Allah rızası için Müslümanların sorunlarıyla ilgilenmek, hemdert olmak yerine, şer güçlerin güçlerine güç katacak fitne-fesat oyunlarına âlet olma gafletinde ısrar ederse...

Bilin ki, işte o zaman, Allah'ın gazabı yakın demektir!

ALLAH'IN GAZABINI DEĞİL, MERHEMATİNİ CELBEDEBİLMEK İÇİN...

Son olarak, derdi, Allah rızası olanlara, kalp gözü kararmamış olanlara şunu hatırlatmak boynumuzun borcu:

Allah (cc), millî irade hırsızları başta olmak üzere bütün hırsızların da hesabını görecek, gözünüzü hırs bürümüşlerin de; bütün hırsızların da cezasını verecek, şer güçlerin şebekliğini yapan bütün arsızların ve hayasızların da!

Allah (cc), hepimizi, gafletinde ısrar eden, gafletini görüp de tevbe etmek yerine, şer güçlerin önünde boyun eğen şebeke'nin şerrinden korusun!

Cemâl ve Kerem Sahibi Allah, bu kimsesiz ümmete ve sahipsiz millete rahmetiyle, keremiyle, cömertliğiyle muamele etsin, şer güçlerin oyunlarını başlarına yıksın!

Şer güçlerin oyuncağı olan Müslümanlara acısın, kalp gözlerini açsın, şer güçlerin oyuncağı olmaktan kurtarsın!

Bizi, sadece ve sadece Allah rızası için nefes alıp veren, tek başına da kalsak davasından dönmeyen, hakikat bayrağını yere düşürmeyen, hakikat yolculuğunun, zorlu, çileli ve 'yenildikçe' büyüyen bir 'zafer' (=sonsuz ebedî hayat) vadettiğini idrak eden asalet ve şahsiyet sahibi kulları arasına katsın!

Ve hepimizi, hakikat -yani Allah rızası- ucuz değil bedel ister, diyen, hakikati -Allah rızasını- haketmek için bedel ödemekten, fikir, oluş ve varoluş çilesi çekmekten çekinmeyen hakikatin hakikatli çocukları kılsın! Amin!

SÖZÜN ÖZÜ: AHLÂK BİTERSE, DİN DE BİTER, İNSAN DA!

Sözün özü: Allah rızasını gözetmeyen insan, ahlâksızlaşmaya, Allah'la aldatmaya başlayan bir şeytana dönüşür zamanla.

Oysa tek sığınağımız, ahlâk.

Ahlâk'ın bittiği yerde hayat da biter, hakikat de.

Ahlâk'ın bittiği yerde asalet de biter, ölçü de.

Ahlâk'ın bittiği yerde vicdan da biter, insaf da.

Ahlâk'ın bittiği yerde söz de biter, öz de.

Ahlâk'ın bittiği yerde, kardeşlik de biter, din de!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Yusuf Kaplan
07-03-14
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
DERDİNİZ ALLAH RIZÂSI OLSAYDI...
Online Kişi: 18
Bu Gün: 179 || Bu Ay: 1.562 || Toplam Ziyaretçi: 2.228.331 || Toplam Tıklanma: 52.237.968