ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / HUKUK HİKÂYELERİ
Okunma Sayısı: 2163
Yazar: Abdülkadir Selvi
HUKUK TARİHİNDE İLK

Yargı darbesinin paralel kanıtı

Edirne'de Kazasker'di, Şeyh Bedreddin, Yani kadı. Yani bugünkü adıyla hakim.

Osmanlı'da isyana kalkıştı.

Çok isyan görmüştü Osmanlı, ancak bu kez isyan eden, bir Kazasker'di.

Huzura çıkarıldı. Yargılandı. Devamını Nazım Hikmet'ten aktarmak istiyorum:

'Dönüldü Bedreddine
Denildi : 'Sen de konuş'
Denildi : 'Ver hesabını ilhadının'
Bedreddin
baktı kemerlerden dışarı.
Dışarda güneş var.
Yeşermiş avluda bir ağacın dalları,
ve bir akar suyla oyulmaktadır taslar.
Bedreddin gülümsedi.
Aydınlandı içi gözlerinin,
dedi:
- Madem ki bu kerre mağlubuz
netsek, neylesek zaid.
Gayri uzatman sözü.
Mademki fetva bize aid
verin ki basak bağrına mührümüzü..'

Birçok isyan oldu Osmanlı'da birçok, 'Şaki' isyan ettiği için darağacını boyladı ama Şeyh Bedrettin, hem ilkti hem de son oldu.

Kendi fetvasıyla idam edilen...

Osmanlı'da ilk kadı, yani bugünkü anlamıyla hakim Osman Gazi devrinde Karacahisar'a atanan Dursun Fakih oldu. Şeri mahkemelerin kurulduğu günden bu yana Cumhuriyet Mahkemelerinde birçok hakim ve savcı görev yaptı.

27 Mayıs'ta kışlasına dönmek isteyen askere, durun gidemezsiniz diyen anlı şanlı hukuk profesörlerimiz de oldu, 'Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor' diyen Yassıada Mahkemeleri de darbe dönemlerinin çatır çatır kalem kırıp genç fidanları darağacına çeken Sıkıyönetim Mahkemeleri de.

'Sanığın idamına kararın daha sonra yazılmasına' diyen İstiklal Mahkemelerinin ruhu, Yassıada Mahkemelerinin ideolojisi, Sıkıyönetim Mahkemelerinin uygulamaları kara bir leke olarak geçti hukuk tarihimize. Bir zihniyet zinciri oldu hep yargıda. İstiklal Mahkemelerini takip eden Devlet Güvenlik Mahkemeleri onların 'Post modern' devamı olan Özel Yetkili Mahkemeler.

Ama hiçbiri lağvedildiği halde, 'Ben görevimin başındayım' diyemedi. Hiçbiri böylesine açık ve cüretli bir şekilde meydan okuyamadı.

O nedenle dün yaşananlar bir ilkti.

Özel Yetkili Mahkemeleri'nin kaldırıldığı 6526 sayılı, 'Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun' Cumhurbaşkanı tarafından onaylandıktan sonra 6 Mart 2014 günü Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Böylece Özel Yetkili Mahkemeler o tarihten itibaren lağvedilmiş oldu.

Ama gelin görün ki, 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Özel Yetkili Mahkemelerin TBMM tarafından kaldırılmasının Anayasaya aykırı olduğunu açıkladı. Bununla da yetirmedi. Yasayla lağvedildiği yani hukuk tekniği açısından mülga olduğu için tahliyeler konusunda kendisine herhangi bir başvuru olmamasına rağmen, tahliye taleplerini reddetti.

Bunu ara rejimlerin keskin kılıcı DGM'ler dahi yapmadı. DGM'ler kapatıldıktan sonra kendilerine yapılan müracaatları, 'Yetkisiz' duruma düştükleri gerekçesiyle geri çevirmişti. O gün DGM'lerin, 'yargı etiği' açısından sergilediği tavrı bugün Özel Yetkili Mahkemeler gösteremedi.

Anayasa'nın 142.Maddesi, 'Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir' diyor. Bu kadar açık bir hükmü, ben biliyorum da ÖYM'lerde görev yapan hakimler bilmiyor mu?

Çok iyi biliyorlar.

Zaten topu attıkları HSYK, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yetki gaspı yaptığını açıkladı.

Ben işin orasında değilim. Tapu kadastro için dahi kanunla mahkemeler kuran Meclis'in, ÖYM'leri kaldırmaya da yetkisinin olduğunu bu hakimler bilmiyor mu? Bal gibi biliyorlar. Ama dert başka.

Görevden alındıktan sonra adliye önünde bildiri dağıtarak hukuk tarihine geçen Muammer Akkaş'tan, HSYK muhtırası yayınlayan Ahmet Hamsici'ye kadar bunlar bir zihniyetin yansımaları.

Yasa ile kaldırıldığı halde, meydan okuyan Özel Yetkili Mahkemelerin bu açıklaması, 17 Aralık'ın bir yolsuzluk ve rüşvet operasyonu olmadığını tam tersine sivil hükümete karşı bir yargı darbesi olduğunun en büyük kanıtı.

Hadi yargıdaki paralel yapıyı göster diyenlere karşı yapılan sayımda, 'Ben buradayım' diye ayağa kalkmalarından başka bir şey değil.

Bu bir suçüstü durumu.

Bir an durun ve Recep Tayyip Erdoğan'ın bu hakimlerin eline düştüğünü düşünün. Ne yaparlardı acaba?

Şimdi yeminli düşmanlarım olan paralel yapının twitçileri hemen Abdulkadir Selvi, hakimlere Şeyh Bedreddin'in sonunu hatırlattı diye yazmasınlar.

Ergenekon sanıklarının da adaletle yargılanmasını savunan biri olarak Şeyh Bedreddin ve Nazım Hikmet'i işin içine kattım ki, entellik olsun diye. Bu ülkede Nazım'ı, Şeyh Bedreddin Destanı'nı bildin mi, insanı 'aydın' sınıfına yazıyorlar...

Bizim entellik de o hesap...

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Abdülkadir Selvi
12-03-14
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
HUKUK TARİHİNDE İLK
Online Kişi: 30
Bu Gün: 362 || Bu Ay: 7.716 || Toplam Ziyaretçi: 2.218.332 || Toplam Tıklanma: 52.147.653