ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : DÜNYADA NELER OLUYOR / İSLÂM ÂLEMİ
Okunma Sayısı: 2395
Yazar: Mustafa Özcan
İSLÂM'LA İSLÂMCILARI VURMAK

İSLÂM'LA İSLÂMCILARI VURMAKSisi’nin cumhurbaşkanı olması halinde programı hazır. Sakın, ülkeyi kalkındırmayla ilgili bir programı olduğunu sanmayın! O İslami söylemi yenilemekle meşgul olacak. Programı bu! Yol haritasında din mühendisliği birinci planda geliyor. 'Siyasal İslam’ adını verdiği İslami kesimler yerine apolitik kesimleri öne çıkarmayı hedefliyor. Elbette apolotik yani siyaset dışı dini kesimler artık Mısır’da folklorik bir yapı ve bünye kazanmış olan bir kısım sufilerden başkası değil. Bir de Nur Hareketi veya Partisi gibi ulusalcı selefiler var. Sisi’nin programında dini söylemi değiştirmek veya daha doğrusu siyasetten arındırmak var. Ya da daha yalın konuşmak ve yazmak gerekirse Sisi, Napolyon ve Bush’un peşinden gidiyor onların programını izleyecek ve yenileyecek. Bush’un yarım kalan misyonu ve İslami söylemi değiştirme görevi bir şekilde yerli ekipler ve araçlar tarafından yürütülecek. Aslında bunu teorik seviyeden savunan Hasan Hanefi olmuştur. Elbette Hasan Hanefi politikadan arındırmayı savunmuyor. Lakin onun anlayışı sol eğilimli: Nasır ile Humeyni gibilerini aynı zeminde buluşturan bir sol anlayışı temsil ediyor. Fakat o Batılılaşmayı yerli unsurlarla ve araçlarla yapılmasını savunuyor. Bush’un İslami söylemin yenilenmesi projesini Sisi omuzlamış veya yüklenmiş görünüyor. Amerikalı Neocon’lardan Zalmay Halilzad’ın eşi Cherly Benard bunun teorisini yapmış ve bu meyanda bir eser hazırlamıştı. Civil Democratic Islam. Sivil Demokratik İslam. Sufi eğilimlere açık bir İslam. Bu aslında Arap aleminde çoktandır 'sivil devlet/ ed devletü’l medeniyye’ başlığı altında tartışılıyor. İşin garibi bu sivil İslam projesinin bizzat askerler tarafından yürütülmesi.

*

İhvan anlayışının bertaraf edilerek sufi anlayışın ikame edilmesi isteniyor. Esasında Hasan el Benna tasavvuftan uzak birisi değil. Bununla birlikte Muhammed Gazali’nin dediği gibi, tasavvuf mirası bir yığın birikimden ibarettir. Bu birikim altın havzasına benzer. Bu havza içinde toprak olabileceği gibi altın da bulunabilir. Hepsine toprak veya hepsine altın muamelesi yapılamaz. Tasavvuf çok topraklı bir madendir. Özünü kışrından elemek gerekir. Bundan dolayı Hasan el Benna Risalelerinde tasavvufun özüyle ve ana damarıyla ilgilendiklerini söyler. 3 Temmuz darbesinden sonra Mısır’daki dini hareketlerin haritasına baktığımızda iki ekol içinde darbeye taraftar isimlerin öne çıktığını görebiliyoruz. Sufiler ve selefiler. İhvan düşmanlığı üzerinden Yasir Bürhami ile tasavvuf meşrep veya eğilimli Ali Cum’a’nın aynı zeminde buluşabildiklerini ve darbeyi alkışlayabildiklerini görebiliyoruz.

*

Bir Amerikalı akademisyenin belirttiği gibi, Sisi ve onu destekleyen kimi Körfez ülkeleri esasında 11 Eylül rejiminin mirasıyla hareket ediyorlar. Bunu yerel araçlarla sürdürüyorlar. Sisi bu yönde bir kampanyaya hazırlanıyor. Karma bir sufi heyeti kabul etmesi sırasında Sisi darbeyi Allah rızası için yaptıklarını ve ecrini ve sevabını ad Allah’tan beklediklerini söylemiştir! Katliam için ecir ve sevap bekliyor! Elbette ona cesaret veren Ali Cum’a veya Yasir Bürhami gibi kazaskerler var. Arap dünyasında sufi eğilimleriyle öne çıkan iki müftüden birisi Mısır’ın sabık müftüsü Ali Cum’a ikincisi de halihazırdaki Lübnan Müftüsü Reşid Kabbani’dir. Her ikisi de değişken karakterleriyle tanınıyorlar. Reşid Kabbani de apolitik ve siyaset dışı bir eğilimi temsil etmesine rağmen siyasetçilerin oyuncusu olmaktan kurtulamıyor. Siyasetçiler kullanmaya amade böyle din adamı istiyor! Sisi’nin çeşitli heyetleri kabulünde ve televizyon konuşmalarında öne çıkan mesajı şu: Bir asırdır yaygın olan İslami söylem İslamiyete insaniyetini kaybettirdi. İkinci vurgusu da İslam’da dini devletin bulunmadığıdır. Doğrudur: İslam devleti din devleti değildir. Ya da İslami devlet teokratik bir devlet değildir. Papa’nın veya Dalay Lama’nın anlayışındaki veya uygulamasındaki devlet modeli değildir. Kendisine has yapısı vardır.

Sisi İslamcıların nefret söylemine batmış olduklarını düşünüyor. Bu da Bush’tan kalma bir refleks veya miras. Dini söylemin yenilenmesi projesinde Bush ve takımı, ötekine karşı nefret söyleminin kaldırılmasını sadece muhabbet söyleminin bırakılmasını istiyordu. Sisi de Bush’un izinden gidiyor. Dediği şu: Nefreti unutacaksın, muhabbete dalacaksın!* Bush ve Sisi nefret söylemine karşı çıkarken bölgedeki İran mihverin derdi de tekfirciler! Kavramlar ayrı ama meali bir!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

*Mevzubahis olan Müslümanlarsa nefret normaldir, değil mi? (Doğruluş)

Yazar: Mustafa Özcan
17-05-14
E mail: milligazete.com.tr
 
 
Yorumlar: 1
Fasıl
Duruş ve Tavır
Tarih : 18-05-14

Bizler inşallah hakikatin yanında, batılın karşısında olur; istikametimiz kıbleden şaşırmayız. Rabbim encamımızı hayr etsin.

 
İSLÂM'LA İSLÂMCILARI VURMAK
Online Kişi: 15
Bu Gün: 19 || Bu Ay: 1.659 || Toplam Ziyaretçi: 2.228.662 || Toplam Tıklanma: 52.240.050