ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 4406
Yazar: Ahmet Ar
NECİP FÂZIL BU ÎLÂNI YAZANA NE YAPARDI?

NECİP FAZIL BU İLANI YAZANA NE YAPARDI?Necip Fâzıl'ın doğumunun 110. yıldönümü için sempozyum düzenlenmiş. İyi güzel... Emeği geçenlerden Allah râzı olsun. Fakat Necip Fâzıl'ın izinden gittiğini söyleyen ve zannedenlerin birçoğunda üstâdın Türkçe hassâsiyeti yok maalesef! Üstâd, uydurma kelimelere net ve sert bir şekilde karşıydı. Bu hakîkati "Hâlimiz" şiirinde şöylece ifâde etmişti:

Ruhsal, parasal, soyut, boyut, yaşam, eğilim...
Ya bunlar Türkçe değil, yahut ben Türk değilim!

Oysa hâlis Türk benim, bunlar işgalcilerim;
Allah Türke acısın, yalnız bunu dilerim.

Bu kadar... Açık, net...

Şimdi yukarıdaki îlâna bakınız. "Doğumunun 110. Yılı Anısına"...

Necip Fâzıl'ı öldürseniz "anı" (aslı ve doğrusu "hâtıra") kelimesini kullanmazdı. Şimdi sözümona tâkipçileri üstâdın dil anlayışı ile taban tabana zıt bir îlâna imzâ atmışlar. Üstâd bu îlânı görseydi sâhiplerini sopayla kovalardı.

"Bir kelime için bu kadar vâveylâ koparmaya ne lüzum var?" diyenler çıkabilir. Hakîkat öyle mi? Elbette her gün binlerce yazı içinde binlerce uydurma kelime seyrana çıkıyor; (bunlarla da mücâdele edilmelidir, ayrı mesele) ama binlerce yazı içindeki uydurma kelime ile bir afiş-îlândaki bir tutulamaz. Îlanda topu topu kaç kelime var ki zaten? Her kelimenin kuyumcu titizliği ile seçilmesi gerektir. Böyle olduğu için îlan ve afişlerdeki kelimelerin sıklet, kıymet ve mânâsı günlük yazılardaki ile kıyaslanamaz. Bu yüzden "Bir kelimeden ne olur?" diyemeyiz.

Müslümanlar -bâhusus okumuş yazmışlarımız- dînimizde yapılan tahrîbâtla dilimizde yapılan tahrîfât arasındaki kopmaz irtibâtı idrâk etmedikçe büyük mücâdelemizin kayda değer bir mesâfe alabildiğine inanmayacağız.

Şu yakıcı hakîkati bilelim: Dînimize yapılanla dilimize yapılan arasında kıl kadar mesâfe yoktur.

İlâve olarak: Dil, sadece bir "iletişim" vâsıtası değil, içinde binlerce yıllık kültürü ve îmânı taşıyan bir hâfıza kartıdır.

Maalesef bu hakîkati milletimizin varlığına kastedenler milletimizin öz evlâdı olması gerekenlerden iyi bilmektedirler. Bu yüzden onlar dille bu kadar uğraştılar. Yine bu yüzden Müslüman enteller kelime hazînemize sımsıkı sarılmadılar.

Oysa Cemil Meriç nasıl haykırıyordu:

“Türk düşüncesinin en büyük düşmanı dildeki istikrarsızlıktır. Dilde ırkçılık yapmağa kalkışmak çılgınlıktır. Kelimeler bir milletin, bir medeniyet câmiasının ortak malıdırlar. Dilini kaybeden millet, yaşamak hakkını çoktan kaybetmiştir. Dil olmayınca millet olmaz, düşünce olmaz. Her mukaddesi yıkan Fransız ihtilâli tek mukaddese dokunmamış: Kamus. Kamus (dil), bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla. Kamus bir milletin namusudur. Kamusa uzanan el namusa uzanmıştır.

Yazar: Ahmet Ar
26-05-14
E mail: ahmet_ar@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 3
Cihat ERDEM
Doğrusu
Tarih : 04-06-14

"anı" kelimesini tahlil edelim: a- fiili Eski Türkçe'de düşünmek demektir. an- fiili düşünceyi söze dökmek, söylemek demek. Anı, zımnen geçmişte yapılmış manası taşır ve anılmış, söylenilmiş anlamına gelir. Delil mi istiyorsunuz? çat-ı, yap-ı, öl-ü, dol-u... Gelecekte yapılacak bir fiil için mazi kullanmak biraz garip değil mi? Kıymetli yazısından ve haklı hassasiyetinden dolayı yazarımızı tebrik ediyorum.

 
Abdurrahman YILDIRIM
DİL
Tarih : 26-05-14

'Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve olgunIaşmadan çürür.'veya 'Ey müslüman, sana düşen nimet sadece çile.. Uyumamak ve düşünmeye memur olmak.. Bu çiIe kapısından erişilecek dünyayı bilseydin, yatağını ve yorganını satardın! 'derdi

 
uğurlu
Kamus ve Namus
Tarih : 26-05-14

Hâlimiz, ahvâlimiz ve lisanımız... Dilimize, gönlümüze ve istikametimize musallat edilen haşereler 'uydurukça'... Uzaklaşma bizden; ey dikkat, rikkat ve hassasiyet. Gönlümüzün, zihnimizin kadîm değerlerimizin muhafaza edilmesi için ikaz ve işaret edenlere müteşekkiriz...

 
NECİP FÂZIL BU ÎLÂNI YAZANA NE YAPARDI?
Online Kişi: 21
Bu Gün: 120 || Bu Ay: 10.367 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.701 || Toplam Tıklanma: 52.195.152