ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / TEFEKKÜR
Okunma Sayısı: 2045
Yazar: İsmail Kılıçaslan
DÜNYA DEĞİŞİYOR MU HACIM?

DÜNYA DEĞİŞİYOR MU HACIM?Cumartesi gün yayınlanan 'Servet abi paralelci mi?' yazımdan bir gün sonra, Çengelköy eşrafının aranan siması İbrahim Paşalı 'Yüksek binalar, alçak insanlar' başlıklı nefis bir yazı yayınladı Yeni Şafak'ta.

Cumartesi yazımda Bursa'da 'restoran yapmak için restore edilen tarihi eserler'den dem vurmuş ve Bursa'da restore edilen binaların pek çoğunun mimarlık fakültelerinin birinci sınıfında okuyan öğrenciler tarafından bile yapılmayacak kadar kötü olduğunu belirtmiştim.

Her zamanki 'oyunu geriden okumaya meyyal' zihniyle Paşalı, meseleyi bambaşka bir yerinden ele almış ve şöyle demiş: 'Restorasyon katliamlarını konuşmakla yetinmeyelim, asıl soruyu da ziyaret edelim. Restorasyon yapabilecek uzmanlarımızın olmaması tesadüf mü? Mesele ıskalandı. Bu ülkede reform konusu üstünde düşünüldüğü kadar, restorasyon kavramı itibar görmedi, aslına sadık kalarak yenilemenin hakkı verilmedi. Niçin gerçeği söyleyemiyoruz: İstanbul'u reformlar mahvetti! Reformistlerin sağcı veya solcu olması gerçeği değiştirmiyor. Eleştirmeye doyamadığınız gökdelenlerin her biri, bir re-form. Hiçbirinin formu diğerine benzemiyor. Ne evveli var, ne ahiri. Nesebi gayri sahihin mimarideki örneği...'

Hadi bu satırları son günlerin popüler 'gençlik' tartışması üzerinden okuyalım. Aslında 'nasıl bir gençlik' tartışması, benim gibi 'aslına sadık kalınarak restore edilmesi gereken gençlik'çiler ile 're-formcu gençlik'çiler arasında ilerliyor.

Ne demek bu?

Re-formcuların bayıldığı bir cümle var: 'Dünya değişiyor.' Bu, öylesine kilit bir cümle ki, kurulduğunda karşı taraftaki insanı aciz bırakması umut ediliyor. Bugünün gençlerinin yaptığı her saçmalığı, yedikleri her herzeyi 'dünya değişiyor' cümlesiyle izah ediyor ve sizin sesinizi böylelikle kısabileceğinizi düşünüyorlar.

Formun özden farklı bir şey olduğunu düşünmek büyük bir hata olmasa ben de kullanışlı bulacağım 'dünya değişiyor' cümlesini. 'Dünya değişiyor' cümlesi bizi araçsallığın o bedbaht atmosferine itmese itiraz etmeyeceğim.

'Dünya değişiyor' ya. O halde hadi sosyal medya üzerinden konuşalım bunu. Safdil re-formcular -aslında son derece klasik şekilde- 'sosyal medyanın sadece bir form olduğunu, asıl olanın onu nasıl kullanacağımız meselesinde düğümlendiğini' iddia edeceklerdir. Sosyal medyanın kendi ahlaki düzlemini yarattığını, bu yanıyla formatif bir şey olmadığını, önerdiği formun bizatihi 'asıl' haline geldiğini kabule yanaşmayacaklardır. Tıpkı rayban güneş gözlüğü, lacivert takım elbise ve siyah rugan ayakkabıların da sadece birer 'form' olduğunu iddia ettikleri gibi.

Niçin böyledir bu? Çünkü 'dünya değişiyor.'

Hayır abicim. Dünya değişmiyor. İnsanın temel acıları, temel sevinçleri, temel güvenlik talepleri değişmiyor. Tıpkı bir Mümin zihnin ne ile mukayyet ve mükellef olduğu meselesinde 1.400 küsur yıldır en küçük bir değişikliğin olmadığı gibi.

İşte bu yüzden ben ve Paşalı gibiler 'aslına sadık kalınarak restore edilecek' bir düzlemin peşindeyiz. Ve bu düzlemin gerçekleşmesi için 'restorasyon konusunda yetkin uzmanlara' ihtiyacımız olduğunun da farkındayız.

Aslına uygun yenileme. Yani kaynaklara dönüş. Kaynakları bugün, buradan, bulunduğumuz yerden yeniden anlama ve anlamlandırma çabası. Kaynakları formumuza uydurmak değil, formumuzu kaynaklara göre yeniden şekillendirme. Bugün içinde yaşayıp gittiğimiz sarmaldan kurtulmanın bir yolu varsa budur.

Bugün bütün açıklığıyla şunu görüyoruz. Entelektüel olmayı aşağılayan, çok kitap okuyan arkadaşına 'kafa açıyorsun' diyen, önüne gelene 'reis' diye hitap eden, hayatını sadece 'reel politik'ten ibaret okumalarla idare etmeye çalışan 're-formcu' gençlikle alınabilecek mesafe kalmamıştır. 'Reel politiğin canı cehenneme' diyebilecek, topa sağlam basan, atağa dengeli kalkan, 'set oyununu' ezbere oynayabilen; fakat gerektiğinde şık çalımlarla ceza sahasına inip şut da çekebilecek bir gençliğin restore edilmesi bundan sonraki varlığımızın bir çeşit sigortası olacaktır.

Cumartesi yazımda meseleye daha pratik örnekler üzerinden devam edeyim inşallah.

Ne diyordu Sidran: 'Dayı sen öyle diyon amma bizim yeğen twitterda neyim estiriyor maşallah. Bi de burasından bakaydın ya.'

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: İsmail Kılıçaslan
16-09-14
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
DÜNYA DEĞİŞİYOR MU HACIM?
Online Kişi: 19
Bu Gün: 518 || Bu Ay: 6.508 || Toplam Ziyaretçi: 2.215.873 || Toplam Tıklanma: 52.121.928