ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / GEÇERKEN UĞRAYAN YAZARLAR
Okunma Sayısı: 2905
Yazar: Feyza Karakoyun
BU ŞEHİRDE ANNESİZ

Geçerken dönüp ardına bakmayan zamanın inatla alıp götürdükleri, üstüne  üstlük sırtıma, beynime en çok da yüreğe yükledikleri. Heybemi topladım ben, kaçıyorum.

"Sen yoluna, ben yoluma." diyerek pervasızca seni benden götürüşü. En çok bu sebebten hâlâ zamanla hesaplaşıyorum.

Varlığın tüm ruhumu sarmışken, yokluğunda kıvranmak; yoksun diye her gün her saat her an mil çeker gibi gözlerime hüznü çekmek ve sessizce sızlanmak.. Zamana ah etmenin vakti çoktan gelmiş anne! Bu ne zıtlıktır ki aklım ayrılığı hakkıyla kavramışken; sebebini mantıklıca savunurken, gönül her zamanki efendiliğini bırakıp asi bir veled olup çıkıyor, benim sana bir zamanlar baş kaldırmalarım gibi. Fakat aramızda ince bir fark var: Ben vazgeçtim. Seni sevmelere doyamadıkça, kokun her sokak başında burnumu sızlattıkça çocukluktan vazgeçtim. Sensiz gölgelerde senin dualarınla büyüdüm anne. Ama gönül uslanmıyor. Onun sevdası yolları aşmak. Onun benden çok sana, sıcaklığına, bağrında huzurlu bir uykuya ihtiyacı var.

Bu şehir koca bir yalnızılık anne. Şehir şehirliğini bilmiş de, kalabalık kimsesiz kalmış sanki içinde. Oysa ki bu kalabalığın da senin gibi bir sevgiliye, senin gibi sıcak bir kucağa ihtiyacı öyle çok ki... Her birinin köşedeki bakkalın, simitçi gencin, mahallede gördüğüm tüm çocukların, şu otobüsteki her bir kişinin koluna dokunsam, sanki çeşmeler boşalacak. Yani iş bakmakla kalmayacak sanki o an hepsi bentlerini yıkacak, açılacak; dertleşecek ve biz saatleri tüketeceğiz. Dert deryasına dalmışken, yaşlı gözlerinden başlayıp küçük dünyalarına inmişken, kısaca üç boyutta görüp hissederken, yine sen aklıma geliyorsun. Ve kalbimi örtüyorum, hem de yalnızlıktan sıcak örtü bulamayarak. Tıpkı senin geceleri üstümü örttüğün gibi yüreğim üşümesin, ellerinin sıcaklığını kaybetmesin diye.

Düşünüyorum da gurbeti süslemenin allayıp pullamanın ne anlamı var? Gurbet sensizlik, gurbet kendi garipliğinde kavrulup duruyor. Bilmem ne diye beni kendine yoldaş sanıyor. Hayır hayır benim yoldaşım, sırdaşım, arkadaşım sensin. Küçük kızın hâlâ yanında farz et. Farz et ki, ben tüm mesafeyi bin adım geriye çekeyim. Farz et ki, bu şehirde yalnızlık son bulsun. Velhasıl, cümleler iç içe geçerek tek bir kelimeye dönüşse kelimeler hecelere, heceler harflere harfler seslere, sonra sesler tek bir işarete gizlense ve bir bakışta hepsi vücuda gelse ya da bir bakış destanlar yazsa sevgime. Bir başı olacak, bir de sonu; ötesi olamayacak anne... Son kez; varlığına dokunmak, kalemimin ucunda sana dokunmak ve üstüne hasreti eritip eritip dökmek...

Bir kağıtta beliren sıcacık gözlerin...

Kalemimi avutan şefkatli ellerin...

Yazar: Feyza Karakoyun
27-04-10
E mail: feyza_012@hotmail.com
 
 
Yorumlar: 1
Hacer
Teşekkürler
Tarih : 31-03-11

Çok güzel bir anlatım olmuş."Cennet annelerin ayakları altındadır" deniliyor bir hadis-i şerifte. En değerli varlığımızdır annemiz. Kıymetini bilip rızasını almalıyız fırsat eldeyken...

 
BU ŞEHİRDE ANNESİZ
Online Kişi: 9
Bu Gün: 223 || Bu Ay: 9.885 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.468 || Toplam Tıklanma: 52.177.649