ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 2507
Yazar: Faruk Beşer
GENÇLERE CİNSELLİK İMTİHANI TÜYOLARI

İnsanoğlunun bulunduğu her konum onun bir sınavıdır. Eskiden sınavlar kolaydı, şimdi zorlaştı diyebileceğimiz bir delilimiz yok. Eskiden zor olan yönler farklıydı şimdi farklı diyebiliriz. Bugün de özellikle gençler için cinsellik sınavı daha zorlaştı ve farklı bir boyut aldı. Çünkü kapitalizmin sınırsız özgürlük anlayışı kadını bir kişi olarak değil, dişi olarak pazara sürdü.

ABD'de bir süre beraber olduğumuz zenci bir Müslüman bana demişti ki, biz burada ortalama 18 saniyede bir cinsel uyarıcı ile karşılaşıyoruz. Bu rakam Türkiye'de biraz daha hafifleyebilir ama yine de her an, her yerde bu uyarıcılarla karşılaşılıyor. O halde bugün özellikle de gençler için puanı en yüksek sınav sorularından biri cinselliktir. Peki, gençler bu sınavı nasıl kazanabilir? Kur'an-ı Kerim'in ve Hz. Peygamber'in bize öğrettiklerine bakarak cevap için ben şöyle bir liste çıkarmaya çalıştım:

Sünnetin Kur'an-ı Kerim'in açıklaması olduğunu düşündüğümüzde Hz. Peygamber'in şu şerefli sözü işin en temel noktasına işaret eder: “Gençler, evlilik külfetine katlanabilenleriniz evlensin, katlanamayanların oruç tutması gerekir. Çünkü orucun arzuları gemleyen bir acısı vardır” (Buhari).

Fakültede odama gelip, hocam nişanlıyız, aldığımız burslarla geçinebileceğimizi sanıyoruz, ama evlenmedeki ilk masraflar için paramız yok, bize yardımcı olur musun diyen ve yüzünde iffet parlayan bir genci, dost bir belediye başkanına gönderdim, böyle bir fonlarının bulunmadığı gerekçesiyle yardımcı olamamış. Keşke bu konu için de fon ayırabilseler ve dürüstlüklerinden emin oldukları gençlerin evlenmelerine katkıda bulunsalar. Buracıkta erken evliliklerde aşkın ve sevginin daha kalıcı olacağını, sakat çocuk riskinin azalacağını, doğan çocukların da daha gürbüz ve zeki olacaklarını söylemiş olalım.

Allah diyor ki, “Mümin erkeklere söyle, gözlerini kıssınlar ve ırzlarını/ cinselliklerini korusunlar” (24/30). Ayette doğrudan doğruya cinselliğin organı zikredilir. Demek ki, onu koruyabilmenin birinci şartı, gözün kısılmasıdır. Sanki gözünüzü kısarsanız oranızı koruyabilirsiniz, denmiş gibidir. Gözü kısmak bakışların haram olanlarını yapmamaktır. Ardından aynı emir kadınlara da yöneltilir. Bunun bir anlamı da, bu sınavda kulun iradesini kullanmasıyla ilk inisiyatifin kendisinden gelmesidir. Önce onun buna karar vermesi gerekir ki, Allah'ın yardımını bulabilsin.

Ama evlenme imkânı bulamasa bile gencin gözüne sahip olma yanında iffetli olmaya gayret etme gibi bir görevi daha vardır. Allah buyurur ki, “Evlenme imkânı bulamayanlar, onları Allah kendi lütfundan müstağni kılıncaya kadar iffetli olsunlar” (24/33). Yukarıdaki ayetlerden hemen sonra gelen bu ayet aynı zamanda, iffetli olurlarsa Allah da onların ihtiyaçlarını gidermelerine kendi lütfundan katkıda bulunur anlamına gelir. Bu konuda Süyutî'nin sahih bulduğu şu hadisi şerif de çok anlamlıdır: “Siz iffetli olun ki, hanımlarınız da iffetli olsun, siz ebeveyninize iyi davranın ki, çocuklarınız da size iyi davransın”.

Bir başka çare, sabrı iliklerine kadar yaşamaktır. Sabrın üçe ayrıldığını söylemiştik: İtaati gerçekleştirmede tahammül, isyana düşmemede direnç ve belalara dayanma. Kur'an-ı Kerim'de sabırla ilgili o kadar çok emir ve tavsiye vardır ki, sanırım çoğumuz bu emirlere uymuş olmak için sabır yaşamayız, sadece elimizden bir şey gelmediğinde 'sabır' demeyi sabır sanırız. Oysa “Allah sabredenlerle beraberdir, Allah sabredenleri sever”.

Yine Kur'an-ı Kerim'den edindiğimiz bir reçete de şudur:

“Sana şeytandan küçük bir dürtü gelse hemen Allah'a sığın. Çünkü O Semi'dir/her şeyi duyar, Alîm'dir/her şeyi bilir. Takvalı olanlara, şeytandan bir tayf dokunsa düşünürler ve bir bakarsın gerçeği görmüşler bile” (7/200-201).

Şeytandan gelen dürtü, onun kalbe verdiği vesvesedir. Şeytandan Allah'a sığınmanın en kestirme ifadesi, 'melun şeytandan Allah'a sığınırım' anlamında “e'ûzü billahi mine'ş-şeytanirracîm” demektir. İnsanın aklına kötü duygular geldiği her zaman böyle demelidir. Hz. Peygamber buyurur ki, “insana meleğin bir lemmesi, şeytanın da bir lemmesi vardır. Meleğin lemmesi hayrı hissettirme, şerden sakındırma şeklindedir. Şeytanın lemmesi ise şerri fısıldama, hayırdan uzaklaştırma şeklindedir” (Tirmizî). “Lemme”, hafif dokunma, uyarma, fısıldama, küçük bir dürtü demektir. Yanılıp bir günah yapınca onda ısrar etmeme de meleğin lemmesi'dir.

Tayf da; cinnet, vesvese, hayal, hissediş, görüngü demektir. Lemme gibi o da üçük bir uyarmayı anlatır. Ayet belki cin gibi bir hayalet görmeye de işaret ediyor olabilir.

Devam edeceğiz.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Faruk Beşer
11-06-15
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
GENÇLERE CİNSELLİK İMTİHANI TÜYOLARI
Online Kişi: 21
Bu Gün: 199 || Bu Ay: 1.582 || Toplam Ziyaretçi: 2.228.384 || Toplam Tıklanma: 52.238.388