ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / PORTRELER
Okunma Sayısı: 2205
Yazar: Mehmet Koçak
O, BİZDEN GÖRÜNDÜ AMA BİZDEN DEĞİLDİ

O, BİZDEN GÖRÜNDÜ AMA BİZDEN DEĞİLDİSiyasi hayatımızın 60 yılında hep o vardı. Süleyman Demirel görünürde, “Muhafazakar demokrat”, gerçekte ise devletçi bir çizgide kendine has üslubuyla akıllarda kalan sözleriyle hep hatırlanacak...

Korkak ve risk almaktan çekinen siyasetçi kimliğinden faydalanan vesayetçi güçler, zaman zaman darbeler ve muhtıralarla onu kendi çıkarları doğrultusunda hizaya çekmişlerdi.

S.Demirel, siyasi hayatının her safhasında ülkemizde Egemen güçlerin taşeronu olan hukuk dışı güçlerin emrinde olmuştu. Binaenaleyh, köhne düzenin payandalarından biri olan Kemalist vesayetçi güçler, zor dönemeçleri onunla aşmıştı.

Asil bir Anadolu köylüsü olmanın ötesinde Muhafazakar bir ailenin çocuğuydu. Böyle bir aileden gelmiş olması hasebiyle, o dönem CHP’ye karşı muhafazakar kesim “Anadolu’nun Müslüman çocuğu” diyerek Demirel’i sahiplendi. O da demokrasi düşmanı olan akımların mağduru rolüyle, siyasi desteğin devamını sağlamıştı. Bu destek 16 Mayıs 1993’te 9. Cumhurbaşkanı seçilene kadar devam etmişti.

Süleyman Demirel, bizim neslin gözünü açar açmaz karşılaştığı ilk siyasi figürdü. Çocukluk ve gençlik yıllarımda benim de dikkatimi çeken bir siyasetçi oldu ve onu yakından takip ettim.

Davos ve Almanya ziyaretleri ile Türkiye’de katıldığım bazı toplantılarda onu takip etme ve bir gazeteci olarak onu daha yakinen tanıma fırsatım oldu.

Cumhurbaşkanlığı öncesinde ve sonrasında değişen siyasi tavırlarına da milletçe hep beraber şahit olduk. Doğrusu gerçek Süleyman Demirel profili, Cumhurbaşkanı olduktan sonra ortaya çıkmaya başlar. Çünkü artık inançlı kesimlerin desteğine ihtiyacı yoktu ve kendini gizleme ihtiyacı duymuyordu.

Aslında o, daha önce de bizden biri olmadığını farklı mahfillerde dile getiriyordu.

Öğrencilik yıllarında Amerikalılarla tanışıklığı ona sağlanan burs ve destekle bu ilişkiler yol alır. Sonrasında siyasi kariyer kazanması sağlanır ve destek devam eder.

1954’de zamanın ABD Başkanı Dwight Eisenhower’in adını taşıyan ‘Eisenhower Vakfı’ kurulur. Vakıf tüm dünyada ABD Büyükelçilikleri kanalıyla seçilen siyasal ve toplumsal alanlarda etkin olmaya aday başarılı gençlere burs vermesiyle tanınıyor. Burs verilecek adaylar ABD’ye davet ediliyor ve gerekli tüm harcamalarının yanı sıra ‘Çok Uluslu Program’ bursu adıyla burslar verir.

Eisenhower bursuna layık görülenler arasında olan Süleyman Demirel daha sonra Eisenhower Vakfı yönetim kurulunda da bulundu. Yazar Banu Avar hanımefendi kendisiyle bir röportajında, “ABD’nin diğer ülke öncülerini devşirme operasyonu olarak görülmeli mi? Size bu burs neden verildi?” diye sorduğunda gülmüştü...’

Demirel’e ABD’ye bağlılık payesi olarak politikaya hazırlanmadan önce ABD’li Morrison firmasının Türkiye temsilciliği verildi. Bu nedenle kendisine “Morrison Süleyman” lakap olarak yakıştırılmıştı.

1992’de, S. Demirel’in Londra’daki İngiliz kodamanlarına ‘T.C. Başbakanı’ olarak hitab ederken söylediği, “Ben sizin Ortadoğu’daki basit bir jandarmanız değilim.. Belki, Batı’nın yüksek değerlerinin taa Orta Asya’ya kadar taşıyıcısıyım. Ben bir misyonun adamıyım..” şeklindeki sözleri bizden biri olmadığının bir örneğidir.

Geçmişte ısrarla savunduğu demokrasi ve milli irade ile inanç özgürlüğü görüşlerini ise “Dün dündür, bugün bugündür” diyerek inkar edip, resmi ideolojinin yılmaz savunucusu kesildi.

Son olarak; Süleyman Demirel’in ölümünün ardından gündeme getirilen konulardan biri de onun 28 Şubat sürecindeki tutumu oldu.

Demokrasiyi hedef alan ve milli iradeyi hiçe sayan 28 Şubat “Postmodern” darbesi hukuk dışı bir yapı olan BÇG’nin (Batı Çalışma Grubu) bir eseriydi ve devrin Cumhurbaşkanı Demirel ise bu yapının öncülerindendi.

Merve Kavakçı dönemin Başbakanı Ecevit öncülüğünde bir grup demokrasi düşmanı tarafından mecliste yemin etmesi engellenmişti. Demirel de, Merve Kavakçı’ya sahip çıkmak yerine, ağır hakaretlerde bulunmuştu.

2002’de kendisini ziyaret eden Demokrat Kadınlar Derneği üyelerine, “Başörtüsü yasağının mantığı yok. Kur’an da ayetlerle sabittir. Hakkınızı aramaya devam edin, yanınızdayım” diyen Demirel; 2006 yılında Erciyes Üniversitesi’nde gerçekleşen ve Habertürk televizyon kanalında canlı olarak yayınlanan “Genç Bakış” programında, “Türbanlılar üniversiteye giremez. Türban özgürlük falan değildir, gericiliktir”. İlla başı bağlı okuyacaksan, Arabistan’da öyle yerler vardır, oraya git” şeklindeki sözleri şok etkisi olmuştu.

Evet “Dün dündür, bugün bugündür” diyerek, zaman ve şartlara göre dönebilen, değişebilen ve geçmişini inkar edebilen Demirel’i rahmetle andığımız üstat Necip Fazıl 1971 yılında yazdığı “Süleymanname” adlı şiirinde onu şöyle tanımlamıştı.
 
Sen gül diyarının yapma gülüsün!
Aynı yapmacıkla Çoban Sülü’sün!
Yoktur izlediğin bir dava yolu;
Bir bu yan, bir şu yan, büküntülüsün!
Türk’e zıt sermaye merkezlerinden,
Bir zikzaklı yolda hep, güdülüsün!                                 ......

O, bugün yaptıkları ile söylediklerinin hesabını vermeye gidiyor!

Ona, milyonlardan biri olarak “Allah rahmet eylesin” demek isterdim ama “Toprağı bol olsun” demek geliyor içimden!

Bu hal tüm siyasilere örnek olması dileğiyle...

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mehmet Koçak
20-06-15
E mail: yeniakit.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
O, BİZDEN GÖRÜNDÜ AMA BİZDEN DEĞİLDİ
Online Kişi: 14
Bu Gün: 262 || Bu Ay: 2.161 || Toplam Ziyaretçi: 2.230.142 || Toplam Tıklanma: 52.253.949