ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 2306
Yazar: Bekir Fuat
TOPRAĞINI ARAYAN ADAM

Kültür Gündemi’nden Kazım Berkay Özkardaş “Türkiye sevgisi imandandır” adını verdiğiniz kitabınızda Bir gün insanlar “modern” uykularından uyanmak istediklerinde dönüp bakmak zorunda kalacakları ve yeniden parlatmak isteyecekleri ilk şey, sahip oldukları topraklarının tarihi anlamı olacaktır” diyorsunuz, dedikten sonra “Ben burada “uyanmak istediklerinde” ifadesine takıldım. Ya istemezlerse, bu adamları toprağın tarihi anlamını anlayanlar uyandıramaz mı? Nasıl uyandırılır bu adamlar? Ve diyelim ki uyanamadılar, halk tabiriyle söyleyelim, toprak onları kabul eder mi” diye soruyor.

            O muhabbetten aklımda kalanlar…

            Uyanmak uyanmamak meselesi tamamen nasiptir. İnsanın dünyada başına gelebilecek her şey nasiptir esasen. Nasip olmayan tek şey, belki ahlak. Ahlak, nasip edilenden ziyade, tercih edilen bir şeydir. Ama şunu da belirteyim, yolun ilerleyen aşamalarında bir yerde, tercihlerimizle, nasibimizin aynı şeyler olduğunu da görebiliriz, kim bilir...

Şimdi atlayıp uçağa Viyana’ya gidiyoruz. Viyana’da yaşayan şair bir arkadaşım var. Yirmi yıldır orada, solcu. Trabzon’dan gitti gâvurların arasına. Sevmedi Türkiye’yi, sevemedi. Türkiye de bizim şairi. Tam içselleştiremediler birbirlerini. Almanca şiir kitapları var bizimkinin. Bir gün bir Enstitü’den arayıp ödüllü bir şiir gecesine davet ediyorlar. Ve muhabbet başlıyor. “Ne tür şiirler yazıyorsun?” diye soruyorlar. “Kadın, aşk, aile, gökyüzü” gibi bir cevap veriyor bizim eleman. “Türkiye’deki etnik sorunlar üzerine çalışmak istemez misiniz?” diye soruyorlar akabinde. “Yok, onlar benim ilgimi çekmiyor” diyor Trabzonlu şair dostum. Pat diye kapanıyor telefon. İlk şoku bu mesela arkadaşın. Türkiye aleyhine bir çalışmanın içinde yer alırsan ödül veriliyor, para veriliyor çünkü. “Bu olay vesilesiyle Müslümanlığımı, Türklüğümü hatırladım; milliyetçi oldum, geldim” diyor. Ona, sahip olduğu toprağa yönelmek nasip oldu. Gâvur gibi bakamadı Trabzon toprağına.

            Uyanmaya dönelim, insanın başkalarını uyandırabilmesi için önce kendisinin uyanması lazım. Kişioğlu annesiyle, Allah’la, coğrafyayla dost değilse zaten uyanmamış demektir. Hakiki manada uyanmış olan adam, hakikatin kıymetini bilen adamdır. Kendi toprağının anlamını, yaratıldığı, yani gönderildiği yeri bilir. Bu bir kişi bile olsa, Allah’ın baktığı yerden baktığı için, -tabir caizse- Allah’ın durduğu yerde durduğu için, dünyayı da değiştirir, uyanışa da vesile olur. Taze imanın verdiği bir aşk var zaten. Hakikatle teması o kadar canlı ki adamın, umutsuz olması mümkün değil. Yüreklerinde umuttan başka bir şey taşımayanlar, her şey aleyhlerinde görünse bile, en umutsuz anlarında dahi umutludurlar. İnanan insanın önünde hiçbir şey duramaz.

            İman, kalbe düşen hassasiyet. Başka türlü ifadesi zor. İman öyle bir şey ki, aynı zamanda insanın şuuraltını düzenleyebilen bir kuvvet. Yani yeterince inanmış bir adamın şuuraltı, inandığının aksi istikamete insanı yönlendiremez. Bu, tabii fevkalade ince bir mevzu. Hakikat dışında bir şey düşünemez o adam. Bir de kalbimiz var… İnsan insana kalbini açar. İşte kalbine sahip çıkan o iki adam, samimilerse zaten yolun bir yerinde buluşurlar. Allah ihtimalleri ortadan kaldırdığı için inanan insan da “bunlara ulaşabilir miyim” endişesi içinde yer almaz.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Bekir Fuat
22-06-15
E mail: milatgazetesi.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TOPRAĞINI ARAYAN ADAM
Online Kişi: 30
Bu Gün: 227 || Bu Ay: 1.175 || Toplam Ziyaretçi: 2.227.376 || Toplam Tıklanma: 52.227.070