ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 3971
Yazar: Serdar Demirel
KENDİNE ULAŞAMAYAN MODERN İNSAN

SÜNNÎ İRAN NASIL ŞİÎ YAPILDI?İnsanın varoluş hakikatini idrak edebilmesi için Kur’an’ın “oyun ve eğlence” dediği kendisini sürekli meşgul eden dünyevîliklerden biraz geriye çekilmesi, kendi derûnune, kainata, yani küçük ve büyük kozmosa bakıp tefekkür etmesi gerekir.  

Çağdaş insan bunu yapmakta zorlanıyor. Çünkü geçmiş asırlardaki insanlara göre önemli bir engeli var. Hayatın daha sade ve doğal yaşandığı dönemlerde insanın kendisini, doğayı, insan ve kainat ilişkisini düşünmesine fırsatları oluyordu. Tabiatla iç içe bir hayat insana varoluşa dair çok şeyi hayatın tabi süreci içinde hatırlatır dururdu. Fıtrat tabiat içerisinde cevval olur, tabiatına doğru bir seyir bulurdu.

Ama günümüz insanı öyle mi? Tabiattan izole edilmiş gayri tabi hayatlara mahkum. Yapay bir dünyayla kuşatılmış insanın kendisine ulaşmasının önünde setler yükselmiştir. Ürettiği sayısız ürünler, gerçek dünyayla değiştirdiği sanal dünya ona bu dünya hayatında kendisini sürekli meşgul edecek sahte cennetler vadetmektedir.   

Evet, çağdaş insan sayısız ürüne muhataptır. AVM’lerdeki ürün çeşitliliğini düşünün. Sayısız eğlence alternatifi var modern insanın. Eğlenceye ulaşmak için zengin olması da gerekmiyor. Kadın erkeğe, erkek kadına rahat ulaşabilecek bir mesafede.

Bir televizyon, internetle buluşan bir bilgisayar, bir akıllı telefon ona istemeyeceği kadar meşguliyet dehlizleri sunmaktadır.. Sanal, ekranla hemhal olduğu kadar hakikatin yerini alır insanın dünyasında..

Bugün iki toplum çeşidi vardır; tüketim toplumu, bir de tüketim toplumu olmak için kıvranan  tüketime aç toplum..

Tüketim toplumunun fertleri sınırlı olan biyolojik ihtiyaçlarının değil sınırsız olan psikolojik ihtiyaçlarının peşinde koştuklarından ne gözleri ne de gönülleri tatmine ulaşabilmektedir..

Fakir bir geçmişten gelen Hollywood’un meşhur aktörü Jim Carrey’in şu anlamlı sözü kimin gözünü açar acaba? “Herkesin zengin ve meşhur olmasını, ne hayâl ettilerse elde etmelerini diliyorum, işte o zaman aradıkları cevabın bu olmadığını anlayacaklardır.” (I hope everybody could get rich and famous and will have everything they ever dreamed of, so they will know that its not the answer.)

İnsanın en büyük hakikati ölümdür. Oysa modern insan ölüm kavramını defterinden silmiştir. O kalp krizidir, solunum yetmezliğidir, trafik kazasıdır, uçak düşmesidir, hayatı yitirmektir, velhâsıl her şeydir ama ölüm değildir. “Hayatını yitirdi” derler ya, nerede bulmuştu ki yitirsin!?..

Mezarlıklar dahi gözün görmeyeceği yerlere taşınmış ki ölüm hakikati yaşam sevincini bozmasın diye. Yaşlıları içine tıktıkları ‘huzur evleri’ dahi gözden ırak ücra köşelere saklanmış ki yaşlılığın acziyeti ve sonrası hatırlanmasın diye.. Yeni nesiller minarede “âhirete göç var” diyen salânın bile ne manaya geldiğini bilmiyor...

İnsan ölümü ne zaman hatırlayacak? Ölümcül bir hastalığa düçar olunca mı yoksa çok sevdiği birisini kaybedince mi?..

Çağdaş insan, ölümü hatırlayıp hazırlık yapmak yerine nafile bir çabayla yaşlılığı geciktirmeyi denemeyi ve dolayısıyla ölümü unutmayı tercih ediyor.  

Oysa İslâm davetinin özü hatırlatmaya dayanır. Peygamberler ve kitaplar bunun için gönderilmiştir. İnsana nereden gelip nereye gittiğini, bu dünyadaki konumunu, nasıl bir varlık olduğunu, huzur ve mutluluğun kaynağının ne olduğu göstermek üzere..

Kendisini yaratan Allah (c.c), zat-ı celâlinin nasıl bir varlık olduğunu ve yarattıklarıyla alakasını hatırlatmak üzere. Kısacası insanın varoluş gayesini.. İnsanları imana zorlamak için değil elbette, içten gelen bir kanaatle teslim olmasını ve kurtuluşa ermesini kolaylaştırmak üzere..

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Serdar Demirel
18-09-15
E mail: yeniakit.com.tr
 
 
Yorumlar: 1
Ahmet Gürkan ALAN
Doğru bir yazı derin bir mevzu
Tarih : 19-09-15

Yazılanları okudum ve benim şu anda içinde bulunduğum hayata uyarladım tam birebir olmasada aynı kalıpdan cıktığı belli. Ne kendimize zaman ayırır olduk ne çocuğumuza. Valla ne yalan söyleyim kendi geleceğimden endişe etmekden başka kimseyi düşünemez oldum. Bide kendi kendime "ulan hadi yaş 45 e geldi . Bişekilde çalışıp para kazanıyorsun. Ya 55 oldukdan sonra ne olacak , sana kim bakacak, gecimin nasıl olacak. Zaten 65 yaşında emekli olacaksın. Evin yok mecbur kira vereceksin, bi yerden gelirin yok mecbur kendi kendine çalışan ve kazanan bişey üreteceksin. Yoksa işin zor" deyip sürekli çalışıyor sürekli proje üretmeye çalışıyoruz. Hadi bi evivimiz olsun hadi bi arabamız olsun şuyum olasun buyum olsun derken arkadan gelen anne ve babanın ilgi , alaka , ahlakıyla yoğrulma ihtiyacı duyan çocuğun ham maddesi bozuk oluyor. E kendine zman ayırsan çocuklarınla vakit gecirsen biraz daha az çalışsan bu seferde yukardaki tedirginlik başlıyor. Bir hocam var benim bi lafını çok beğenmiştim, "İçimde bir yılan var yılan girdi artık kurcalayıp duruyor." Sıkıntı büyük . Kısır döngüye girdik .... Sonumuz hayrola.....

 
KENDİNE ULAŞAMAYAN MODERN İNSAN
Online Kişi: 25
Bu Gün: 205 || Bu Ay: 2.764 || Toplam Ziyaretçi: 2.231.372 || Toplam Tıklanma: 52.262.683