ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 2458
Yazar: Serdar Demirel
DİN ADINA İTAAT, ŞİRK DE OLABİLİR

DİN ADINA İTAAT, ŞİRK DE OLABİLİRİslâm adına piyasaya sürülmüş, taraftar bulmuş, din diye müdafaa edilen ve fakat Kur’an ve Sünnet’ten, İslâmî ilmî gelenekten onay alması mümkün olmayan din tasavvurları ve dinî pratikler hakikatin yerini alma mücadelesi vermektedir. Taraftarlarının zihin dünyasında bunu başardıklarına da hepimiz şahidiz.

Bu hem akidede, hem ibâdet ve ahkâmda, hem de sünnet ve ahlâk konularında yaşanmaktadır. Kur’an ve Sünnet’in kimi tevile açık nasslarından ve bu nassların tutarlı bir usûl çerçevesinde ele alınıp farklı içtihatlara ulaşılmasından (yani amelî ve itikâdî ehl-i sünnet mezheplerden... "Doğruluş") bahsetmediğimiz izahtan varestedir.

Meramı anlatma sadedinde gündemimizi işgal eden ve daha uzun yıllar da işgal edeceğe benzeyen yakıcı olaylar üzerinden yürüyelim..

15 Temmuz gecesi darbe girişiminde bulunan askerlerden yansıyan bazı görüntüler vardı. Sünnet’e uymak kastıyla su içerken oturan, suyu üç yudumda içen askerlerin varlığı. Sünnet konusunda bu kadar hassas olan insanların Kur’an ve Sünnet nasslarının kat’î bir şekilde haram kıldığı masum insan canına kıyma, Müslümanların canını ve malını helal sayma çılgınlığı nasıl izah edilebilir? Bu kadar kesin ve açık hükme rağmen İslâm’ı hayatında ciddiye alan birisi kardeşlerini nasıl öldürebildi?

Allah, hanımlara tesettürü emrediyor. Ancak lider, gördüğü maslahat gereği örtünmesi gereken hanımlara açıl diyor. Allah, erkek ve kadına içki haramdır hükmünü vazediyor. Lider yine gördüğü maslahat gereği haram içki içebilirsiniz diyor. Allah, faiz verenleri, alanları ve aracı olanları elim verici bir azapla müjdeliyor, lider hedeflerine ulaşmak maksadıyla bütün bunları tecviz edebiliyor. Allah çalma, kul hakkını ihlal etme, aldatma diye emrediyor. Lâkin lider kendi planları için bütün bunları meşrulaştırabiliyor. Uluslararası istihbarat örgütleriyle Ümmet aleyhine iş tutabiliyor.. Ve müntesipler bütün bunlara Allah’a ve Resûlüne itaat etmek adına itaat edebiliyor. İslâm’ın temel prensibi olan; ‘Allah’a isyanda mahluka itaat yoktur’ kaidesini de hiçe sayarak..

Oysa Kur’an’ı Kerim’de açık bir uyarı vardır: “Onlar, Allah’tan başka bilginlerini ve din adamlarını da kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih’i de. Oysa onlar bir olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah’dan başka hiçbir ilâh yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir.” (Tevbe: 9/31)

Âyetin daha geniş manasını tefsirlerden mutlaka okuyunuz. Burada çok özetle Merhum Elmalılı Hamdi Yazır’ın âyetin tefsiri sadedinde yazdıklarından birkaç alıntı yapacağız:

“Herhangi birini rab edinmiş olmak için behemahal ona “rab” adını vermiş olmak şart değildir. Allah’ın emrine uygun olup olmadığını hesaba katmayarak, onun emrine uymak ve özellikle de dinin hükümlerine ait olan hususlarda onu kural koymaya yetkili sanıp ne söylerse, ne emrederse doğru farzetmek, ona uyduğu zaman Allah’ın emrine ters düşeceğini düşünmeden hareket etmek, onun emirlerini taparcasına yerine getirmek onu rab edinmek ve ona tapmak demektir.

.. Gerçekle uyum sağlamayan, hak temeli üzerinde yürümeyen Allah’ın hukukuna aykırı olan, Allah’ın koyduğu kanun ve kurallara karşı gelmek isteyen kuruntular ne kadar süslenirse süslensin ilim değildir.

Hakka bağlı olduğu müddetçe ilme ve âlime uymamak ilim ve ulema düşmanlığıdır. Ancak Allah’ın emirlerini gözardı ederek âlimlerde velev cüz’î bir hüküm vazetme yetkisi bulunduğunu, hatta bir zerrenin bile hükmünün yerini değiştirmeye yetkili olduklarını kabul ve teslim eylemek Allah'tan başkasına bir rablık hissesi vermektir, onları “min dunillah” (Allah’ın gerisinde) rab edinmektir. Şeytanlara, Tağutlara, Nemrudlara, Firavunlara, putlara ve insana tapmak nasıl bir şirk ve küfür ise âlimlere de haddinden fazla kıymet vermek öyledir.

Mesela; doğruyu yanlışı, hakkı batılı ayırmaksızın hak ilminin gereği olmayan fikirlerini, sözlerini, hakkın emrine dayanmayan, ondan kaynaklanmayan şahsi görüşlerini, istek ve arzuya dayanan keyfi fetvalarını ve iradelerini üstün tutmak, sanki onlarda Allah’ın haram kıldığını helâl, helâl kıldığını da haram kılma yetkisi varmış gibi, hakkı değiştirebilecek bir hakları varmış gibi, kasıtlı sapıklıklar şöyle dursun, Allah’ın emrine aykırı olduğu açık olan hatalarına bile itaatı caiz görmek, hasılı Allah bu konuda ne buyuruyor, diye düşünmeden, Allah’ın emrine uymak gerektiğini hesaba katmadan, onlara itaat dahi öyle bir şirk ve küfürdür. Allah’ı bırakıp başkalarına tapmak demektir.”

Konuya gelecek yazımızda devam edeceğiz.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Serdar Demirel
02-10-16
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
DİN ADINA İTAAT, ŞİRK DE OLABİLİR
Online Kişi: 31
Bu Gün: 104 || Bu Ay: 1.052 || Toplam Ziyaretçi: 2.227.136 || Toplam Tıklanma: 52.223.857