ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 1581
Yazar: Mustafa Çelik
CÂHİLİYE DÜZENİNİN HÜKÜMLERİ KALKMASIN DİYE DİRENENLER

CÂHİLİYE DÜZENİNİN HÜKÜMLERİ KALKMASIN DİYE DİRENENLERMüslümanların saadet-i dareynlerini/dünya-âhiret saadetlerini gölgeleyen şey, Müslümanların lâ dini kanunlardan medet ummalarıdır. Müslümanlar olarak şunu çok iyi bilmeliyiz ki; cahiliyenin kanunlarını külliyen ayaklarının altına alan bir Peygamberin ümmetiyiz. İslâm ümmetinden cahiliye kanunlarına/yasalarına merhamet beklenemez. Rabbimiz uyarıyor:

“Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin inanan bir toplum için, hükmü Allah’tan daha güzel olan kimdir?”  (Maide Sûresi/ 50)

İmanı olan bir insan Allah’ın hükmünü ve hâkimiyetini dışlayan ve hiçe sayan cahili/beşeri kanunlar ortadan kaldırılıyor, tarihin çöplüğüne atılıyor diye acımaz. Aksine bu hususta üstüne düşeni yapmakta geri kalmaz. İlahi kanunların yerine ve önüne geçirilmiş olan beşeri kanunlar; onları koyanların elleriyle değil, onları red ve inkâr edenlerin elleriyle ortadan kaldırılır.

Müslüman oldukları halde cahiliye hükümleri kalkmasın, yürürlükte kalsın diye direnerek çaba ve gayret gösterenler, esirlikleriyle iftihar edenlerdir. Bunların durumu; babalarını öldürüp annelerine tecavüz edene baba demekle iftihar edenlerin durumundan farksızdır.

Cahiliye hükümleri kalkmasın diye direnenler, Allah’tan başkasına kulluk edenlerdir. Allah’a kulluk etmek, cahiliye hükümlerine karşı mücadele etmeyi zorunlu kılıyor.

Saadetin çatık kaşlı hale geldiği yerde acıların içinde mesut olmaktan başka çare yoktur. Acılar, saadet yolunda vuslatın dikenli yollarıdır. Dünyalık makam ve mertebeler için zalimlerin önünde boyun eğmeyenler, şunun bunun değil, bir tek Allah’ın kullarıdır.

Öyle bir zamana düşmüşüz ki; “düşüncelerimize istikamet veren ayak takımı diplomalı aydınların emr-i yevmiyeleriyle akl-ı selimin suratına tükürmekle yarış ediyoruz.” Dişi ağrıyanın ayağı dağlanıyor. Bir acı ötekisini unutturuyor. Kendi yalanlarına esir olanların acılarını paylaşıyoruz. Doğru yerde yaşamak yerine yanlış yerde yaşıyoruz.

Genelde İslâm coğrafyasında, özelde ise ülkemizde cari olan mevcut cahiliye düzeni bozulmasın diye her yeni sese ve soluğa hayır demeyi marifet sananlar, cahiliyenin sermayesinden sayılırlar.

Ülkemizde camileri ahıra çevirenlerin âhiretleri olmadığı gibi, ahirleri de olmaz. Onlar fikren ebter, itikaden de Ebu Cehil’den beterdirler.

İslâm topraklarında namussuzluğun kanun olarak kalması için ayağa kalkanlar, ömür boyu karanlıkta kalanlardır. Karanlıkta kalmaya kararlı olanlara şunu hatırlatırız: “Eski Yunan’dan beri kanun; büyük sineklerin yırtıp geçtiği, küçük sineklerin takılıp kaldığı bir örümcek ağı.” Müslümanları beşeri kanunları ortadan kaldırma konusunda birleştiren, bütünleştiren tek şey kalplerindeki iman bağı!

Tanzimat’ın tapınaklarında büyüyen ülkemizin mürtecileri, kendi fantezilerini bize hukuk diye dayattılar. Hukuku el- Hak olan Allah’ın gönderdiği vahiyde aramak yerine kendi heva ve heveslerinde aradılar. Kendilerinden olmayan, kendileri gibi düşünmeyen herkesi yaraladılar.

İnsanların bir ecelleri olduğu gibi, insan kaynaklı rejimlerin, kanunların, yasaların da bir ecelleri vardır. Varlıklarını süngü, açlık ve fuhuş üzerine bina etmiş rejimlerin yıkılması, yerle bir edilmesi mukadderdir. Bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa öbür gün mutlaka olacaktır. Batılın zail olması, Hakk’ın hâkim olması, sünettullahtır. Sünnetullah’ta değişiklik olmaz.

Cahiliye İslâm’la son bulmuştur. İslâm, Allah’ın hükmüne ve hâkimiyetine tartışmasız, kalbi bir darlık ve zorluk duymadan teslim olmaktır. Allah’a, Allah’ın gönderdiği hükümlere teslim olmamak, cahiliye hayatında karar kılmaktır.

Müslümanlık iddiasında bulunmakla birlikte cahiliye düzeninin hükümleri yürürlükte kalsın, devam etsin diye irade beyanında bulunanlar, beyinlerinde dinlerini, kalplerinde imanlarını, akıllarında kitaplarını silenlerdir. Bir ülkede kanunlar, namussuzların sığındıkları kalelere dönüşmüşlerse; o ülkede o kanunların kalkmaması, yürürlükte kalması için ayağa kalkanların namus iddiaları kale alınamaz.

Beşeri kanunları İslâm’la kaldırmak, insanlığa ölümsüz bir sadaka armağan etmektir. İslâm’ı tam olarak yaşamalarına engel teşkil eden cahiliye hükümlerini imkânları olduğu halde, fırsatlar ellerine geçtiği halde ortadan kaldırmak için herhangi bir teşebbüste bulunmayanlar, kendilerine dünya ve ahirette yazık ederler. Çünkü bu durum, “küfre rıza küfürdür” hükmüne muhatap olmaktan hali değildir.

Müslüman olarak bu dünyada dinimizle idare olunma hakkımızı elimizden alan kanunu, yasayı kim koymuş olursa olsun, insanlığımıza ve Müslümanlığımıza kastetmiştir. Şunu bilelim ki; diniyle idare olunma imkânını kaybetmiş bir ümmet, yaşama hakkını da kaybetmiş demektir. Cahiliye hükümleri kalkmasın, hep yürürlükte kalsın diye direnenlerle, Allah’ın hükümleri hayata hâkim olsun diye direnenlerin mücadelesi, kıyamete kadar devam edecektir.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Çelik
18-05-17
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
CÂHİLİYE DÜZENİNİN HÜKÜMLERİ KALKMASIN DİYE DİRENENLER
Online Kişi: 13
Bu Gün: 98 || Bu Ay: 8.634 || Toplam Ziyaretçi: 2.219.763 || Toplam Tıklanma: 52.156.188