ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 2459
Yazar: C.Yakup Şimşek
TDK’NİN NESİNE GÜVENİLİR?

TDK’nin İnternet sitesinde SÖZBUL (Türk Dil Kurumu Sözcük  - Bulmaca Bilgilendirme Uygulaması) adında yeni bir hizmeti var. TDK bu faaliyetini tanıtırken şöyle diyor:
SÖZBUL'a üye olarak Türkçe söz dağarcığınızı geliştirebilirsiniz.
SÖZBUL'a üye olacak herkese her gün
*Türkçe Sözlük'ten günün sözü,
*Yabancı sözlere TDK'nin önerdiği Türkçe karşılık,
*Bir yazım kuralı,
*Günün atasözü/deyimi,
*Günün bulmacası
SÖZBUL e-postası ile gönderilecektir.
SÖZBUL'a üyelik ücretsizdir
.”
Benim e-postama da her gün bir SÖZBUL mesajı geliyor. Gönderen sağ olsun.
Bakıyorum da TDK hep aynı… Sözlüklerdeki TDK neyse SÖZBUL’daki de o… Gerçi farklı olmasını beklemek yersiz. Niye mi? Çünkü SÖZBUL’un kullandığı malzeme – elbette – TDK dükkânından seçiliyor. Öyle olunca da TDK Markette gördüğünüz bütün defolu mallar bu sefer elektronik posta yoluyla adresinize gelip karşınızda arz-ı endam edebiliyor…
TDK Market
te hangi defolar vardı, bir hatırlayalım: imla hatalarından noktalama yanlışlarına, cümle düşüklüklerinden açıklama noksanlarına, bilgi hatalarından yanlış örneklere varıncaya kadar, otuz iki kısım tekmili birden her çeşit Türkçe ayıbı...

Güncel Türkçe Sözlük
’te Bir “Klinik” Vaka

Geçenlerde e-postama gelen SÖZBUL mesajında TDK’nin “klinik” bir hatası gözüme çarptı. Mesajın “Türkçe Sözlük'ten günün sözü” köşesinde “klinik araştırma” sözü açıklanıyordu:
isim tıp Bir ilacın klinik etkilerini tanımlama veya doğrulama amacıyla yapılan, temel hedefi ilacın güvenirliliğini sorgulamak olan işlem.”
Burada “güvenirlilik” şeklinde yazılan bir kelime vardı. Peki, Türkçede “güvenirlilik” diye bir söz var mıydı? Olmaması lazımdı. Çünkü Türkçede fiil tabanlarına bazen “-lik” eki gelirdi ama “-li” eki herhâlde gelmezdi. Fakat belli olmazdı, bir bakardınız ki TDK “-li” ekini fiile de getirirdi. (Mesela “-sal / -sel” ekini hem isme getiriyordu hem de fiile…)
Bu ihtimali düşünerek Büyük Türkçe Sözlük’e müracaat ettim. Baktım, aradım; “güvenirlilik” diye bir söz yoktu. Evet, Büyük Türkçe Sözlük’te “güven, güvence, güvenç, güvenilir, güvenilirlik, güvenirlik, güvenli, güvenlik, güvenlilik, güvenmelik, güvensiz, güvensizlik” filan vardı fakat “güvenirlilik” yoktu. Velhasıl Büyük Türkçe Sözlük “kendisinde bulunmayan, Türkçede olmayan” bir kelimeyle açıklama yapıyordu. Anlaşılan şu ki Güncel Türkçe Sözlük’ü yazanlar “güvenirlik” yahut “güvenilirlik” yerine “güvenirlilik” diye yazmışlardı.
Çok büyük bir hata mı bu? TDK için “çok büyük” hata sayılmaz bence. Zira Büyük Türkçe Sözlük’te ne hatalar var, bir görseniz!.. Mesela “muzafunileyh” kelimesini “mumfünüeyh” şeklinde yazmışlardı. Böyle örneklerin yanında “güvenirlilik”in lafı mı olur?..

Şu “Güven” Türkçeye Nerden Geliyor?
“Güvenmek” kelimesi Türkçede asırlardan beri var olan bir fiil. Nitekim
Dede Korkut’ta şöyle bir cümle var:
Oğlumun at seğirtişin, kılıç çalışın, ok atışın göreyim; sevineyim, kıvanayım, güveneyim.”
Atasözleri ve tabirlerimizde de bu fiili görmek mümkün:

“Güvenme (inanma) dostuna, saman doldurur postuna.”
“Güvenme varlığa, düşersin darlığa.”
“Varlığa güvenilmez.”

“Bileğine güvenmek”

"Güvendiği dağlara kar yağmak (Güvendiği dal elinde kalmak)”
“Nefesine güvenen borazancı başı olur.”

Evet, Türkçede “güvenmek” fiili var olmaya vardı. Peki, dilimizde “itimat, cesaret” manalarına gelen bir “güven” ismi var mıydı? Sadece “güven” değildi merak ettiğim: Günümüz Türkçesinde isim ve sıfat olarak kullanılan “güvence, güvenli, güvenlik, güvenlilik, güvensiz, güvensizlik” sözlerinin geçmişi neydi?
TDK’nin Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü’ne göre “güven” diye bir isim vardı ama bu kelimenin “itimat, cesaret” mefhumlarıyla bir bağı yoktu. Aslında üç ayrı “güven” vardı ve bunlar arasında da bir yakınlık görünmüyordu:

Güven (I): Toprağın bitirme kuvveti, biteklik.
Güven (II): Böğelek sineği.
Güven (III): Yabanî vişne.
Türkiye’nin farklı illerinde kullanılan bu “güven”ler benim aradığım “güven” değil… Demek ki halk dilinde de “itimat” manasında “güven” diye bir kelime yoktu.
Kaamûs-ı Türkî
’yi karıştırdım. Şemseddin Sâmi’nin bu meşhur lügatinde “güvenmek” mefhumu dairesinde olan kelimeler ve bunların manaları şunlardı:
güğenilmek
: (fi’l-i mechûl) İ’timâd ve itmi’nân olunmak: Öyle adama güğenilmez; rastgelen adama güğenilir mi?
güğeniş
: (isim) Güğenmek fi’l ve tarzı.
güğenme
: (isim) Güğenmek fi’li. Bakıla: güğenmek.
güğenmek
: (fi’l-i lâzım) [zebanzedi: güvenmek] 1. Dayanmak, i’timâd, istinâd etmek, birine veyâ bir şeye dayanup râhatlanmak, mağrûr olmak, iğtirâr etmek: Ben size güğendim; şemsiyeme güğenerek o yağmurda dışarı çıkdım; elimdeki sopaya güğenerek köpekden kaçmadım. 2. Göz kesmek, göze kesdirmek, becereceğini derk etmek, mağrûr olmak: Siz o kadar güğenmeyiniz.
Dil Encümeni tarafından tertip edilen ve 1928’de İstanbul Devlet Matbaasında basılan İmlâ Lûgati’nde de bu dört kelime (güğenilmek, güğeniş, güğenme, güğenmek) geçiyordu.
Demek ki 1928’e kadarki Türkçede “güğenilmek, güğeniş, güğenme, güğenmek” kelimeleri vardı ama “güven, güvence, güvenli, güvenlik, güvenlilik, güvensiz, güvensizlik” yoktu.
Peki ama bunları dilimize kim soktu?
1935’te TDK tarafından çıkartılan Osmanlıcadan Türkçeye Cep Kılavuzu ile Türkçeden Osmanlıcaya Cep Kılavuzu’nda  bunlardan üçünü görüyoruz: güven, güvenlik, güvensizlik.
TDK’miz “güvenmek” fiilinin kökünü alıp isim kökü yapmış, sonra o köke isim yapma ekleri getirip yeni kelimeler elde etmiş. Bunların neler karşılığında türetildiğini de yazalım:
Güven
= İtimad = Confiance
Güvenlik = Âsayiş, huzur ve âsayiş, emniyet = Sécurité   
Güvensizlik
= Adem-i emniyet, âsayişsizlik

Fiil Kökünü İsim Gibi Kullanmak
TDK’nin Osmanlıcadan Türkçeye Cep Kılavuzu ve Türkçeden Osmanlıcaya Cep Kılavuzu ile Türkçeye soktuğu “güven, güvenlik, güvensizlik” kelimelerinin türü değiştirilmiş; aslında fiil kökü olan kelimeler bir TDK darbesiyle birdenbire isim kökü yapılıvermiştir. “Düşünmek” fiilinin kökü olan “düşün” de bunlardan biri.
Sakın şimdi bana,
- Kelimelerin türü böyle değiştirilebilir mi, diye sormayın. Onu TDK’li büyüklerimiz bilir.
Bana sorarsanız aklıma başka şeyler de gelir:
- Türünü bırakın, kelimelerin kendileri bile değiştirilmedi mi?
(Millet ulus olmadı mı, milliyetçiler ulusalcı olmadı mı? İstiklalden vazgeçip bağımsızlık peşinde koşmuyor muyuz? Hürriyeti tepip “Özgürlük!” diye debelenmiyor muyuz? Medeniyetimizi reddedip uygarlık delisi olmadık mı? Şuurumuzu kaybedip bilinçli olmaya çalışmıyor muyuz?.. Hadi, beni konuşturmayın da bu faslı kapatalım.)

“Güvenç” Varken Neden “Güven
Farz edelim ki TDK itimat, cesaret, mağrur, emin, emniyet, asayiş, huzur, teminat” gibi kelimeleri hafızalardan silip yerlerine “öz Türkçe” kelimeler koymak istedi; peki “güven” yerine niçin “güvenç”i getirmedi? Burasını anlamak mümkün değil. Evet, Türkçemizde asırlardan beri mevcut olan ve hâlâ kullanılan “güvenç” hangi kabahatinden ötürü “güven” kadar olamadı? Kusursuzu varken TDK neden sakat olanı seçti?..
“Güvenç” kusursuz bir kelime... Niye mi?
1. “Güvenç” kelimesi sonradan yapılan bir kelime değil, Türkçede zaten mevcut. 
2. “Güvenmek” kelimesine bağlı manalar taşıyor. [Dayanak, arka, yardım. (bk. Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü) Arzu, emel, sevinç, sürur. (bk. Tarama Sözlüğü)]

3. Yapı bakımından “güven” gibi bozuk ve uyduruk değil… Fiil tabanından sonra fiilden isim yapma eki gelmiş (güven-ç) ve bu meşru yolla isim olmuş. Tıpkı inan-ç, sevin-ç, kazan-ç gibi
4. TDK zihniyetiyle düşünelim: Kelimenin Arapça - Farsça olmak gibi bir özrü yok…

Eski TDK Sözlüklerinin Büyük Türkçe Sözlük’e Naklindeki Hatalar
TDK Büyük Türkçe Sözlük’ünde çok sayıda yanlış nakiller olduğunu daha önceki yazılarımla da belirtmiştim.
Güven” kelimesini TDK sözlüklerinden araştırırken yine böyle hatalar gördüm. Bunları başka bir makalede anlatırım. Fakat iki tanesi hatadan ziyade kasıt gibi:
1. 1974 baskılı Ruhbilim Terimleri Sözlüğü’ndeki “güven” tabiri Büyük Türkçe Sözlük’e şöyle aktarılmış:
“güven
  İng. reassurance Hastanın, sorunlarının çözümünde sağaltımcıyle olumlu sonuçlara varabileceği konusundaki inancı.”
Görüldüğü gibi, kelimenin daha iyi anlaşılması için İngilizcedeki karşılığı (reassurance) da belirtilmiş. Fakat kitabın aslında “İng. reassurance” kaydı yanında bir de şu kayıt var: [es. T. teminat]. İşte bu “teminat” kelimesi Büyük Türkçe Sözlük’e alınmamış, âdeta sansürlenmiş.  

2. Yukarıdaki tavrın bir benzeri de 1981 baskılı Yöntembilim Terimleri Sözlüğü’nden yapılan nakilde kendini gösteriyor. Adı geçen sözlükten Büyük Türkçe Sözlük’e “güven” maddesinin aktarılışı şu şekilde:
“güven 
İng. confidence   Görgül, mantıksal ya da sayımsal işlemlere dayanarak bir gözlemsel bilgi ya da bulgunun öyle olduğu ya da öyle kalacağı duygusu.”
Burada da “güven”in diğer manasına karşılık gelen İngilizce kelime (confidence) verilmiş. Ama kitabın aslında “es. T.” kaydıyla mevcut olan “itimat” kelimesi de – aynı “teminat”a yapıldığı gibi – sansürlenip Büyük Türkçe Sözlük’e kabul edilmemiş.
Eski TDK’nin “es. T.” yani “eski terim” saydığı ama kitabına aldığı iki kelimeyi yeni TDK “es. T.” kaydıyla olsun almamış.

“İtimat” ve “Teminat” Kelimelerine Tavır mı?

Her iki kelimenin de dilimizden atılmaya çalışıldığı anlaşılıyor. Nerden anlaşılıyor?
1. 1935’in Cep Kılavuzlarında hem “itimat” hem de “teminat” için “öz Türkçe” karşılıklar bulunmuş. “İtimat" için “güven, inan” kelimeleri; “teminat” içinse “inanca” kelimesi teklif edilmiştir. Bunlardan “inan” Kaamûs-ı Türkî’de geçen bir kelimedir ama 1928’in İmlâ Lûgati’nde bulunmuyor. “Güven” ise – yukarıda da belirtmiştim – ikisinde de yok.
2. 1935’te “inanca”yı “teminat” karşısına çıkaran TDK, kendi elemanının söz ringinde mağlup olacağına hükmetmiş olmalı ki sonraki yıllarda maçtan atıp yerine “güvence”yi sürdü.
Merak bu ya, bu “güvence”nin meziyeti neydi ki “inanca”nın pabucunu dama atmıştı? Yoksa bu “güvence” Türkiye Türkçesi ağızlarına mı dayanıyordu? Böyle diyerek Derleme Sözlüğü’ne baktım. “Güvence” yoktu ama “güvençe” diye bir kelime vardı. (Bir de bu kelimenin “güvende” şekli varmış.)
Fakat o da ne? Ülkemizin değişik yörelerinde, halk dilinde kullanılan bu “güvençe” ile TDK “güvence”si arasında mana bakımından hiçbir alaka yok. Çünkü bu “güvençe” sözü – ben TDK’nin yalancısıyım – aynen şu manalara geliyormuş:
1. Bir çeşit rakı. 2. Kötü yola düşen kadın
. (Tabii ki “güvende” de aynı…)
Derleme Sözlüğü
’nü açmışken bir de “inanca”ya bakayım dedim. Baktım ki o da halk dilinde var. Hem de “teminat”la ilintili bir şey: “Sözüne güvenilir, inanılır (kimse)” manasında… Gerçi bu da “teminat”la aynı şey değildi ama “güvençe”ye nazaran akraba sayılırdı. O hâlde TDK neden “inanca”yı terk etti de “güvence”yi buldu?
Benimki de lüzumsuz bir merak... TDK binlerce kelimeyi dilden atmadı mıydı; yerlerine yığın yığın “sözcük” katmadı mıydı? Tüh, gene dilim sürçtü: “Tilcik” diyeceğime “sözcük” dedim. “Öpöz Türkçe”si varken “öz Türkçe”siyle yetindim. Hay dilimi arı soksun! Boyumu aşan sualleri sormamalıyım, kimsenin kafasını böyle yormamalıyım.
En iyisi, kolay bir sualle bitireyim:
Bu TDK’nin nesine güvenilir?
A) Kelime açıklamalarına
B) Türettiği kelimelerin yapısına
C) İmlasına
D) Cümlelerinin sağlamlığına
E) Hiçbirine
Not: Hiç kimse cevap vermek zorunda değildir.

 

Yazar: C.Yakup Şimşek
08-08-10
E mail: c.yakup_simsek@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TDK’NİN NESİNE GÜVENİLİR?
Online Kişi: 16
Bu Gün: 203 || Bu Ay: 9.865 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.407 || Toplam Tıklanma: 52.176.619