ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : SANAT / ŞEHİR ve MÎMÂRÎ
Okunma Sayısı: 575
Yazar: Hüseyin Acarlar
MÜSLÜMAN ŞEHİR VE EV ÜZERİNE DÜŞÜNCELER-2

MÜSLÜMAN ŞEHİR VE EV ÜZERİNE DÜŞÜNCELER-2Tanrıların Konutundan Meskene Kaçış

Bu yazı “Şehir meselesi”, “Allah’ın Evinden Şehre Nazar” başlıklı iki yazının devamı niteliğindedir.

Önceki iki yazıyı okuyan dikkatli okuyucular, metodolojik olarak şehir meselesine tevhidi nazar çerçevesinde; mikrodan makroya, zerreden kuvveye yani merkezden çevreye doğru kavramsal çerçeve ile ilerlediğimi fark etmişlerdir. Şehri anlamak bu çerçevede medeniyet kavramını yorumlamak için ilk ev Kâbe’den hareket etmek durumundaydık. Ev yani mesken kavramını bu yazıda ele alıp şehir ve medeniyete doğru yol almaya çalışacağız.

Arapça sükna (veya seken) kökünden zaman ve mekân ismi olan mesken hareketin zıddıdır ve “hareketin sona erdiği durum” demektir.

Modernite, insanımızın dilindeki mesken kelimesi gibi derinlikli bir kavramı alıp, yerine konmaktan “konut” kelimesini yerleştirdi. Oysa isimlerin değişikliği içerik değişikliğine işaret eder.

Ev ya da mesken kavramı için oldukça sarih yol gösterici ayetler, yol haritamızı da belirleyecektir. Ayetlerin kılavuzluğunda hikmetin ve hakikatin izini sürelim.

“Lekad kâne lisebe-in fî meskenihim âye(tun)(s) cennetâni ‘an yemînin veşimâl(in)(s) kulû min rizki rabbikum veşkurû leh(u)(c) beldetun tayyibetun verabbun ġafûr(un)

Andolsun ki Sebe kavmi için oturdukları meskenlerde (evlerde) bir ibret vardı: Sağ ve soldan iki bahçe! (onlara): "Rabbinizin rızkından yiyin de O'na şükredin, ne güzel bir belde ve çok bağışlayıcı bir Rab!" (Sebe;15)”

Ayette övülen evin şeklinin rezidans ya da gökdelen olmadığı anlaşılıyor. Dünyada övülen mesken şeklinin bahçeli olduğu, çok katlı betonarme yapı olmadığı aşikârken acaba cennetteki vaat edilen meskenler nasıldır? Devam edelim.

“Ve’ada(A)llâhu-lmu/minîne velmu/minâti cennâtin tecrî min tahtihâ-l-enhâru ḣâlidîne fîhâ vemesâkine tayyibeten fî cennâti ‘adn(in)(c) veridvânun mina(A)llâhi ekber(u)(c) żâlike huve-lfevzu-l’azîm(u)

Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardır. Hem de Adn cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte asıl büyük kurtuluş da budur.(Tevbe;72)”

Ayette kutu kutu binalar içinde kadavra yığını gibi istif edilen insanların sıığındığı Kuleler vaad edilmiyor. Altından ırmaklar akan cennette vaad edilen meskenlerin form ve içeriği başka ayetlerden de anlaşılacağı üzere müfessirlerin çoğunun haklı meallendirmesiyle köşk şeklindedir.

Neden bu statik ve mimari öneriliyor? Firavun ve Nemrut tipolojilerinden hatırlayalım. “göğe merdiven dayama” “ “piramitler “yaptırma, bununla ulûhiyet iddiası Nemrudidir ve firavunvari bir psikolojinin ürünüdür.

“Sekene” ifadesinin bir diğer kullanım hali Nahl suresinde;

“Va(A)llâhu ce’ale lekum min buyûtikum sekenen…

Allah size evlerinizden bir huzur ve dinlenme yeri yaptı. …(Nahl ;80)” şeklindedir.
Evlerin huzur ve dinlenme alanı olduğunu, dinlenme ve turistik tesislerin ise dinlenme değil keyf yeri olduğu sonucuna buradan ulaşabiliyoruz.

Birbirinden kopuk olmayan bir diğer kullanım daha var sekene ifadesinin;

“Vemin âyâtihi en ḣaleka lekum min enfusikum ezvâcen liteskunû ileyhâ vece’ale beynekum meveddeten verahme(ten)(c) inne fî żâlike leâyâtin likavmin yetefekkerûn(e)

Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.(Rum;21)”

Buradan şunu yorumlayabiliriz;

Eşler birbirinin evi yani meskenidir. Ev sükûnetse eşte sükûnettir. Evin içinin şekli şemalı sükûnetin tezahürüdür. Soru şu: şatafat mı sükûnettir sadelik mi sükûnettir? Ya da sükûneti bozan şey nedir?

Evin sükûneti giderse, merkez çekirdekteki bu bozulma çevre bozulmasına doğru yol alarak toplumsal sükuneti götürür. Sükûnet gitmişse yerini çatışma dolduruyor demektir.

İlk ev (Kâbe) tavaf edilecek şekilde ibadetin de merkezinde ise evlerin ibadet merkezli olması mı huzuru, sükûneti getirir yoksa başka bir şey mi? Ya da ev ahalisi sükûneti nasıl sağlayacak?

Ev ahalisi için parametre kavram, “ehl-i beyt” kavramıdır. Kuran-ı Kerim bu kavramı kullanır ki şu ayetler bize bir öneri sunar;

“Vekarne fî buyûtikunne velâ teberracne teberruce-lcâhiliyyeti-l-ûlâ(s) ve akimne-ssalâte ve âtîne-zzekâte ve ati’na(A)llâhe ve rasûleh(u)(c) innemâ yurîdu(A)llâhu liyużhibe ‘ankumu-rricse ehle-lbeyti veyutahhirakum tathîrâ(n)

Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde olduğu gibi süslenip çıkmayın. Namazı kılın, zekâtı verin. Allah ve Resulü'ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, pampak yapmak istiyor(ahzap 33)”

“Veżkurne mâ yutlâ fî buyûtikunne min âyâti(A)llâhi velhikme(ti)(c) inna(A)llâhe kâne latîfen ḣabîrâ(n)

Oturun da evlerinizde okunan Allah'ın ayetlerini ve hikmeti anın. Şüphe yok ki Allah lütuf sahibidir ve her şeyden haberdardır.(Ahzab;34)”

Ehli beytin (ev ehli) mefhum-u muhalifi iş ehli ya da evsizlik öneren hayat şeklidir…

Modern dünya, iş adamı ya da iş kadını mefhumunu yüceltti. Evcil erkek ya da ev hanımı ifadesini ise küçülttü. Bugün modernitenin evsizlik büyüsüne kapılan kadın, evini başına yıktı. Kariyer ve bireycilik birlikte yaşama hukukunun ahlakını çiğneyerek egoizme tavan yaptırdı. Kadim bilgi bize öğretti ki İlmi kaybeden izzeti de kaybeder.

Mahrem alan olarak tarif edilen, bir çeşit dokunulmazlığı olan evi düşünürken Kâbe ve etrafına “Mescid-i Haram” denilmesinin tesadüfi olmadığını bilmek durumundayız.

Ayetler ışığında tefekkür, nerede yanlış yapıldığını izhar edecektir.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Hüseyin Acarlar
08-07-20
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
MÜSLÜMAN ŞEHİR VE EV ÜZERİNE DÜŞÜNCELER-2
Online Kişi: 27
Bu Gün: 203 || Bu Ay: 9.426 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.101 || Toplam Tıklanma: 51.941.932