ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 455
Yazar: D. Mehmet Doğan
Cumhurbaşkanımız dil mevzuunda güzel konuştu da muhatabı kim?

Cumhurbaşkanımız dil mevzuunda güzel konuştu da muhatabı kim?Kültür meselesi: Dil meselesi!

Cumhurbaşkanımızın ödül törenindeki türkçe hassasiyetini dile getiren konuşmasının muhatabı kim olabilir diye düşünmeden edemedim.

"Şayet millet olarak bizim bir kültür davamız varsa işe öncelikle türkçeden başlamamız gerekiyor."

Evet, türkçeden başlayacağız da bu vatandaşların tek tek başarabileceği bir şey değil. Devletin ilgili kurumları Cumhurbaşkanı’nın konuşmasını talimat addedip ne gerekiyorsa onu yapmalı. Daha önce de Cumhurbaşkanımız dil üzerinden bir hayli mesaj verdi. Ne oldu peki? “Bu bir nutuktur söylenir geçer”, deyip kimse istifini bozmadı.

Devlet teşkilatı dikkate alınırsa, konunun muhatabı Türk Dil Kurumu. Bu vesile ile Türk Dil Kurumu başkanının ismini de öğrendim. 2018’den beri başkanmış. Üçüncü senesi. Eskiden Dil Kurumu başkanları iyi kötü bilinen isimlerdi. Şimdi meçhul meşhurlar başkan oluyor. Tek sermayeleri akademik ünvanları!

Adını öğrenmeden mevcut TDK başkanının “Türkçe altın çağını yaşıyor” mealinde bir beyanatını duymuştum. Daha yakın zamanda Türkçenin yabancı dillerin istilasına maruz kaldığını söylemiş. “Altın çağ”dan yabancı dillerin istilasına gelmek az şey değil de, çözümü kimden bekleyelim?

Bu istilanın şu salgın döneminde en şiddetli hali ile karşı karşıyayız. “Pandemi”den “izolasyon”a, “entube”den “filyasyon’a çok sayıda kelime dilimizi tabipler eliyle sokuldu. Başkanın veya Kurum olarak TDK’nın bir itiraz sesi yükselttiğini duyan, gören, bilen var mı?

Dilimiz yabancı dillerin istilasına uğruyor? Ne yapalım?

Fakat Cumhurbaşkanı daha ötesini söylüyor: Dil tahribatından bahsediyor, “dilimiz çoraklaştırıldı” diyor.

Cumhurbaşkanı icranın tepesindeki şahıs olarak bu görüşleri öne sürüyor da muhatapları ne yapıyor? Cumhurbaşkanı daha önce de defalarca “kültürde ve eğitimde istediğimiz noktaya gelemedik, başarılı olamadık” dememiş miydi?

Bu sözleri kim üstüne almalı?

Kültür Bakanı ve Milli Eğitim Bakanı değil mi?

Kültür bakanı bu sözler üzerine harıl harıl çözüm yolları mı aradı acaba? Yahut da üzüntüden birkaç gün içinde ciddi bir kilo kaybına mı uğradı? Veya Milli Eğitim Bakanı zafiyet mi geçirdi?

Yok daha ötesi: İstifa mı ettiler?

Tabii bugünkü bakanların sorumluluğu yanında 2012’den beri gelip geçen bakanların sorumluluğunu da unutmamalı. Makamda iken bütün bakanlar müthiş işler yaptıklarını söylediler. Milli Eğitim bakanlarının hepsi eğitimde reform yaptığını ilan etti. Türkiye sözde eğitim reformları ülkesi.

Türkiye’de dil meselesi ile ilgili ilk muhatap Türk Dil Kurumu. Ya bu Kurum bir işe yaramadığı için külliyen kapatılmalı, ya da adının gerektirdiği şekilde icraat yapan bir teşkilat haline getirilmeli.

Şikâyet konusu nedir?

Birinci madde: Türkçe yabancı dillerin istilasına maruz kaldı. 1930’larda, dil devrimi yıllarında işe türkçeyi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak için yola çıkılmadı mı?

Çıkıldı da ne oldu?

Türkçe bin yıllık kelimelerinden “arıtıld”ı. Türkçeleşmiş türkçedir şiarına göre, çoğu dilimizin malı olmuş kelimelerdi bunların. Tam bir dil katliamı yaşandı. Bir sürü yerli yersiz kelimeler uyduruldu. Böylece köklü kelimelerimiz unutturuldu, fakat bu uydurma kelimeler ekseriya onların yerini dolduramadı. O zaman işte yabancı dillerden kelime girişi hız kazandı.

Bugün asıl mesele Türkiye’de ünvanlı dilcilerin türkçe şuurundan yoksun oluşudur. Bu yoksunluk öyle bir noktaya geldi ki, fransızca profesörleri tarafından hazırlanan Dilbilim Terimleri baştacı edildi. İşte bazı dilbilgisi-dilbilim terimleri:

Açımlama, adeylem, adıl, ana tümce, anıştırma, anlamlama, anlamsal, anlık, artıkbilgi, ayrılım, belirteç, beti, betik, betikbilim, betimsel, biçem, biçembilim, bürün, bütünce, değişmece, değişmeceli, ilgeç, sözce, seslem, tümce, yazaç.

Bu kelimeleri bilen, anlayan beri gelsin! Burda hepsini tek tek açıklamayacağım sadece nedense “seslem”in hece, “yazaç”ın harf olduğunu belirteceğim. “Hece”nin, “harf”in ne kusuru var da fransızcacıların uydurduğu kelimelere mahkûm oluyoruz? Fakat dil hocaları talebelerine bu kelimelerle tezler yazdırıyorlar, böyle sentetik bir dille tez yazmak her babayiğidin harcı değil. Bu yüzden dilbilim tezleri yazan, bu işten ekmek çıkaran tez büroları kuruldu.

Bugün Türkçenin en büyük ve büyüyen meselesi yabancı dil istilasını bile geride bırakan türkçelik iddiasındaki sentetik bir dilin istilasıdır. Arıdil istilasının önüne geçilmeden türkeçenin iflah olması mümkün değildir.

Dil Kurumu Başkanı, en önce “Dil Bayramı”nı iptal etmelidir. Çünkü “dil bayramı” dediği gün Türkçenin cenaze töreni icra edilmiştir!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: D. Mehmet Doğan
23-01-21
E mail: tyb.org.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
Cumhurbaşkanımız dil mevzuunda güzel konuştu da muhatabı kim?
Online Kişi: 23
Bu Gün: 399 || Bu Ay: 5.789 || Toplam Ziyaretçi: 2.214.451 || Toplam Tıklanma: 52.111.788