ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / KADIN VE ÂİLE
Okunma Sayısı: 545
Yazar: Ergün Yıldırım
KADINLAR, HAKLAR VE İSLÂM TOPLUMLARI

KADINLAR, HAKLAR VE İSLÂM TOPLUMLARIModern zaman sorunları, modern zaman ürünüdür. Bugünkü kadın meselesi de çağımızın sosyolojisinden, ekonomisinden ve siyasal dönüşümlerinden doğar. Boşanmalar, şiddet, çocukları ve evi terk gibi meseleler sanayi toplumu ve post-modern toplumun ürünüdür. İslam toplumlarında bunu daha etkili bir şekilde yaşıyoruz. Çünkü bu toplumların sanayileşmesi, köyden kente göçü, ekonomik üretim tarzı ve bunlara bağlı bir biçimde gelişen sosyolojisi çağdaş dönemde çok daha kaotiktir. Toplum bu kaotik ortamda anomiyi bütün derinliği ile yaşar. Özellikle son yıllarda yaşanan mezhepler ve etnik çatışmalar ve büyük göç dalgaları bu sosyolojik kaosu daha da artırmıştır. Aile de kadın da bu kaotik modernleşme içinden doğmaktadır. İslam toplumlarının kaotik modernleşmesinden kadınlar daha derin krizler yaşıyor.

Müslüman toplumdaki kadınlar, bahsettiğimiz kaosun içinde daha fazla şiddetle, terkle, alkolizmin ve madde bağımlılığının ürettiği sorunlarla boğuşuyor. Modernlik ve gelenek değerleri arasındaki çatışmanın üzerinde bu boğuşma sürüyor. Yeni çalışma hayatının ürettiği yetersizlikler, adaletsizlikler ve kaotik kapitalizmden kadınlar da ciddi anlamda etkileniyorlar. İstihdam sorununu derinden hissediyorlar. Artık kızların ve kadınların eğitim sorunu yerine istihdam sorunu geçmiştir. Kampüslerden ve kafelerden geçerek yeni bir kimliğe ulaşan kızlar ve kadınlar evde annelikle sınırlı bir role de sığmıyorlar. Çok sınırlı üretim ve istihdam nedeniyle işsiz yığınlarına dönüşüyorlar.

Kadınlar, modern “daire”nin ev kimliğini kaybetmesiyle daracık mekânlarında mahkuma dönüşme tehditleri altında yaşıyor. Çünkü artık “ev” yerine “daire” var. Ocak yok yerine daracık mutfak var. Modern kadın rollerinde iş kadını, titr kadını, üretici kadın kimlikleri yükseliyor. Bütün bunlar kaotik sanayileşme ve kaotik modernleşme yaşayan Müslüman toplumlarda “yaralı kimlikler” olarak varlık gösteriyor.

Müslüman toplumların kadın sorunu, doğrudan yaşanan pratik hayatla yakından alakalıdır. Bundan dolayı öncelikle toplumsal pratikte yaşanan ekonomi, sanayi, üretim ve kültürel ilişkilerin düzeltilmesi gereklidir. İstihdamın yapılandırılması, ev ile iş arasındaki ilişkinin yeniden düzenlenmelidir. Ancak bunu yapmak yerine doğrudan Batı modernliğinin kadın ideallerini transfer etme yoluna başvuruyoruz.

İşte Müslüman toplumlarda kadın meselesinin en önemli ikinci boyutu budur. Yani mevcut toplumsal pratikteki sorunlar yanında bir de bu sorunları çözmek için ithal kadın fikirlerine başvurulması… Batı düzeni, sanayileşme ve kentleşme pratikleriyle ortaya çıkan kadın sorunlarına yine Batı değerlerinden ilham alarak çeşitli haklar üretmiştir. Kadın hakları, Batı toplumlarında yaşanan köklü ekonomik ve sosyolojik kırılmalarla beraber bir çözüm olarak doğmuştur. Kadınlara eşit çalışma koşullarının ve ücret politikalarının uygulanması, Fransız İhtilali ile beraber “devrimci” kadın ideali ve 68 kuşağı ile doğan “bireyselliğini ve özgürlüğünü yaşa” ile “cinsel devrim” in yükselişi… Oysa Müslüman toplumlarda ne burjuva sınıfı, ne proletarya, ne Fransız İhtilali ne de 68 Kuşağı gibi özgürlükçü akımlar doğdu. Sadece bunları taklit edenler ortaya çıktı. Bu taklitçi kültür en berbat biçimiyle bugün kadın hakları üzerinden yürüyor. Taklitçi feminizm ile solcular “devrimci” ve “emekçi kadın”, Kemalistler “inkılapçı kadın”, İslamcılar da “Müslüman birey kadın” diye haykırıyorlar.

İslam’da kadın adıyla angajman çalışmalar yürüten bir çok araştırmacı kadın var Batıda. Özellikle Türkiye, İran, Sudan, Mısır gibi ülkelerden çıkarak Batı’da feminizm teorilerini öğrenerek bunlarla kendi toplumlarına bakıyorlar. Bu bakışlarında elbette Müslüman kadınlar dünyası özgürlük yoksunluğu ve eşitsizlikten geçilmiyor. Kendilerini de kurtarıcı kadınlar olarak imgeliyorlar. Her biri bir prometheus’a dönüyor! Müslüman kadınları şiddetten, gerilikten, sömürülmekten kurtaracak Grek tanrısı… Her nedense bu yaklaşımlar hiçbir somut gerçekliğe bakmıyor. Kadınları kaotik hale getiren kaotik sanayileşme, çarpık istihdam ve büyük göç dalgaları ve çatışma sorunlarını görmüyorlar.

Taklitçi feminizm, bütün biçimleriyle Batı’daki kadın hakları felsefesinin sosyolojik ve tarihsel pratiğine bakmadan aynen benimsiyor. Bu haklar söyleminin kabul edilmesiyle kadın haklarımızın da zirve yapacağı sanılıyor. Tamamen naif ve ergen düşüncenin coşkunluğu… Her feminist bireyin bir Prometheus kesilmesi de bu ergenlik coşkusundan kaynaklanıyor.

Ne sanayileşmeyi biz ürettik ne de kapitalist çalışma tarzını. Bugün yaşanan kadın sorunlarının büyük kısmı bunların ürünü. Kimse kalkıp bu sorunlardan dolayı İslam’ı da hesaba çekmesin! Kadın sorunları, İslam toplum ve çalışma düzeninin ön gördüğü ilişkilerin sonucu ortaya çıkmıyor. Son kertede kadın hakları İslam meselesi değil, Müslümanlar meselesidir.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ergün Yıldırım
14-03-21
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
KADINLAR, HAKLAR VE İSLÂM TOPLUMLARI
Online Kişi: 17
Bu Gün: 364 || Bu Ay: 6.354 || Toplam Ziyaretçi: 2.215.481 || Toplam Tıklanma: 52.119.536