ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / GEÇERKEN UĞRAYAN YAZARLAR
Okunma Sayısı: 8484
Yazar: Ahmet Ar
BEN DE ZAYIF İSTERİM HOCAM!

BEN DE ZAYIF İSTERİM HOCAM!Eyüp Hoca, sırası gelen öğrenciye ders kitabındaki metni okuttu. Metnin yanında yazı yazılacak bir boşluk bırakılmıştı. Yapılacak çalışma, okunan metni kendi cümleleriyle yeniden yazmaktı.

−Çocuklar, demedi demeyin, yarın bu ödevin yapılıp yapılmadığını kontrol edeceğim. Yapmayanların  ders içi performans notunu düşük vereceğim, dedi.

Ders bitti, çocuklar neşeyle koşuşarak sınıfı boşalttılar.

Eyüp Hoca, ertesi gün derse güler yüzle ve etrafı kolaçan ederek girdi. Çünkü o gün 1 Nisandı. Dikkatli olmakta da haklı çıktı. Talebeler kravatlarını başlarına bağlamış olarak karşıladılar öğretmenlerini. Eyüp Hoca anlayışla karşıladı. Güldü. Öğrenciler bu defa kravatları çıkarıp salladılar, bağırıp çağırdılar. Eyüp Hoca sabırla şakanın bitmesini bekledi. Nihayet sesler azaldı, sınıf sakinleşti. Masaya oturup sınıf defterini yazmaya, yoklama kağıdını doldurmaya başlarken “Çalışma kitaplarınızı çıkarın, ödev kontrolü yapacağım.” demeyi unutmadı. Öğrencilerin bir kısmı “Yaşasın!” diye çığlık attılar. Çünkü Eyüp Hoca ödev kontrol etmeyi pek sevmezdi. Çalışkan öğrenciler o kadar emekle yaptıkları ödevlerin boşa gittiğini düşünür, pek üzülürlerdi. Ama işte bu defa boşa gitmeyecekti, kendilerini gösterebileceklerdi. Bazı öğrenciler ise belli belirsiz homurdandılar. Belli ki ödevlerini yapmamışlardı.

Eyüp Hoca sınıf defterini yazmayı bitirdi, ceketinin iç cebinden kırmızı pilot kalemini çıkardı. Çantasından da -başka sınıflarda da kullandığı belli olan- bir kâğıt çıkarıp ön sıradan kontrole başladı. Ödevini yapanların yazılarının altına o pek basit imzasını atıyor, bazı öğrencileri, “Çok kısa olmuş, yazını biraz güzelleştir, çok aralıklı yazmışsın…” şeklinde ikaz ediyordu. Ödevini yapmayan öğrencilerin de isim ve numaralarını elindeki kâğıda yazıyordu.

Sıra Emine’ye geldi. Emine, kaynaştırma öğrencisiydi. Zekâca sınıf seviyesinin altında idi. Normal bir sınıfta öğrenim verilerek normale yaklaşması ümit ediliyordu. Emine ve iki arkadaşı bir sırada üç kişi oturuyorlardı. Hoca yanlarına geldi. Hepsi tedirgin bakıyordu. Evet, hiçbirisi ödevini yapmamıştı. Eyüp Hoca isim ve numaralarını sorup elindeki kâğıda yazdı. Emine'nin kitabına şöyle bir baktı, dudağını büktü, düşündü. Emine’nin adını ve numarasını almadı. Belki onu üzmemek için, belki de “Emine yapsa ne olur, yapmasa ne olur?” diye düşünerek almamıştı.

Ondan sonraki günler normal geçiyordu… Normal miydi acaba? Eyüp Hoca, ilk günler hiçbir şeyin farkına varmadı. Neden sonra Emine’nin kendisine mesafeli durduğunu, karşı karşıya geldiklerinde selam vermeden yüzünü başka tarafa döndürdüğünü fark etti. Pek bir şey anlamadı doğrusu. Ama merak etmeye de başlamıştı. Ne oldu bu çocuğa?.. Sıra arkadaşlarını çağırdı, sordu. Kem küm ettiler, pek bir şey söylemek istemediler. Belki bir şey bilmiyorlardı da. Eyüp Hoca, zihnini kurcaladı, geçmişin bütün karelerini hiç atlamamaya gayret ederek gözünün önünden geçirdi. Çocuğa karşı yanlış bir şey mi yapmıştı acaba? Hayır, bir şey bulamamıştı. O halde neden soğuk duruyordu bu çocuk kendisine? En iyisi kendisine sormaktı, başka çare yoktu.

Teneffüs zili çalınca Emine’ye “Benimle gel.” mânâsında işaret etti. Sınıftan çıktılar. Çocuk hem saygılı hem günlerdir sürdürdüğü mesafeli tavrıyla hocanın peşinden geliyordu. Kuytu bir köşeye çekildiler. Eyüp Hoca:

−Söyle bakalım Emine, günlerdir selam sabah yok. Ne suç işledik de böyle davranıyorsun?

Çocuk önüne bakarak konuştu:

−Hocam, ödev kontrolü yaparken, yapmayanların isim ve numaralarını alıyordunuz. Ben de yapmamıştım; ama beni atladınız, benim ismimi ve numaramı almadınız. Ben buna çok üzüldüm. Oysa benim ismimi de almanızı istiyordum. Ben de arkadaşlarım gibi zayıf almak istiyorum.

Hadise Eyüp Hoca’nın beyninden şimşek hızıyla geçti. Çocuk doğru söylüyordu, onun ismini almamıştı. Çarpıldı. Dondu kaldı. Bu davranışının Emine tarafından “aşağılanmak” olarak anlaşılabileceğini hiç, ama hiç düşünemezdi.

−Sen merak etme Emine, hallederiz, dedi.

Bir sonraki derste Eyüp Hoca bir punduna getirerek,

−Çocuklar, geçen gün ödevleri kontrol ederken yapmayanların isimlerini alıyordum. Emine de ödevini yapmamıştı. Fakat ben onun ismini yazmayı unutmuşum, dedi.

Emine’ye babacan bir ifadeyle bakarak,

−Niye yapmadın kız ödevini? dedi. Şimdi ödevini yapmayanlar listesine onun adını da ekliyorum ve onun ders içi performans notunu da düşük vereceğim.

Sonraki gün, daha sonraki gün… Emine’nin neşesi geri gelmişti. Artık Eyüp Hoca’yla karşılaşınca eskiden olduğu gibi gülümsüyor, selam veriyordu.

Yazar: Ahmet Ar
01-04-11
E mail: ahmet_ar@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 18
sümeyye
DÜRÜSTLÜK GERÇEK BİR DEĞERDİR...
Tarih : 16-06-11

Bazı insanlar dürüstlükleriyle mutludur. emine de o insanlardan biri. hocam gerçekten de çok güzel yazmışsınız. bu hikayeyi okuyunca dürüstlüğü bir kere daha öğrendim. teşekkür ederim........

 
şükran kaşlı
kabul görme
Tarih : 17-04-11

Toplum içinde hepimiz kabul görme, onanma ihtiyacı hissederiz. İyi de olsa kötü de olsa bu ihtiyaçlar hiyerarşisinin bir ve en üst basamağıdır. Normal şartlarda insan bunu elindeki imkanları başarılı şekilde kullanarak yapar. Böylesi olanakları yoksa ne yapar? Uç bir örnek terör örgütünün kullandığı insanlar genelde kabul görme , onanma duygusuyla yapıyor. Çok çocuklu ailede göremediği onanmayı, takdiri bu şekilde gidermeye çalışıyor. Okuldaki problem öğrenci, trafikteki kavgacı maganda kendini ispat etme bu şekilde de olsa kabul ettirme güdüsünde. Çevremizdeki insanları ne olursa olsun görüp onların olumlu yönlerini bulup toplum olarak kabullenmeliyiz diye düşünüyorum.

 
ar-sever2
oğlum
Tarih : 09-04-11

bir hoca efendi ile yaz kursunda tanışan oğlum, hoca efendinin sıcaklığı ve yakın ilgisi ile okul döneminde yurtta kalmaya karar verdi. ilk sene o yurtta çok mutlu idi... ertesi sene liseyi kazanıp başka yurda geçti. maalesef orada karşısına çıkan bir başka hoca efendi sebebiyle şimdilerde yurttan soğumuş vaziyette... problem ailede mi-çocukta mı-hocada mı? yorumlarınızı bekliyorum.

 
A. Gürkan ALAN
Hocalarımız Düşünmeli.
Tarih : 08-04-11

Aslında çok güzel bir konuya el atmışsınız hocam. Sınıfta bir ayrımcılık başladı mıydı bu sürüüüp gidiyor. Zaten ilk hatayı hocalarımız yapıyor . Tembel öğrenci, buyrun yeriniz arka sıra ... Zaten o karaktere bürünmüş bir öğrenci bunu bekliyor siz de ona bu ödülü veriyorsunuz. O karakter iyice diş bileyip o çocuğa hakim oluyor. Halbuki bu tip öğrencilere sorumluluk vermek lazım. Emin olun ki verdiğiniz sorumluluğu sınıfın en çalışkanından daha iyi yapacaktır ve belki o sorumlulukdan sonra artık kendisine değer verildiğini anlayacak artık uslu ve çalışkan bir öğrenci olacaktır. Ben böyle bir öğrenciydim, bir hocam elimden tuttu ve bu günlere geldim. Allah öyle hocalarımdan razı olsun. Selametle

 
ELİF BAYER
DOĞRULUK
Tarih : 06-04-11

emine çok dürüst bir kız. arkadaşları düşük not alırken kendisinin de alması gerektiğini unutmayıp öğretmenine ikaz ediyor

 
ELİF OYMAK
DOĞRULUK
Tarih : 04-04-11

Doğruyu söylemek her zaman için size adaleti gösterecektir. Peygamberimizin dediği gibi ``müslüman asla yalan söylemez`` sözüyle her şeyi açıklamıştır. Emine´nin söylediği, duyduğu düşünceyle bu söze örnek verebiliriz.

 
AFRA DİLAY KAMACI
DOĞRULUK
Tarih : 04-04-11

Emine'nin yaptığı davranış dürüstlüktür. Çoğu insanlar asla böyle değildir. Bence doğruluk ve dürüstlük çok önemli bir davranıştır. Eyüp hoca da 1 Nisan gününde çok sabır göstermiştir ama artık nerede böyle sabırlı öğretmenler? Ben bir kaç sabrli öğretmen biliyorum: 1-FAZİLET ÇATAL 2-BUKET KAPTAN 3-BAHAR SELEK BAYDI 4-FATMA NUR KILINÇ 5-AYŞE ŞEYMA ÇETİN 6-DENİZ ESKİ 7-BİRCAN ÜLKER Onlar tanıdığım çok ama çok sabırlı öğretmenlerdir.

 
Mehmet Gezer
Doğruluk
Tarih : 04-04-11

Emine'nin yaptığı çok dürüst bir haldir. Çoğu insan böyle yapmaz. Bana göre doğruluk çok ve çok önemlidir. Ahmet hocanın da 1 Nisan sabahında çok sabır göstermiştir. Nerede böyle sabırlı hocalar? Ama iki tane var. Onlar tanıdığım en sabırlı öğretmenlerdir.

 
feyza
ellinisz
Tarih : 03-04-11

Hocam yazınız bana insanların anne baba olunca çocukluklarını, öğretmen olunca öğrenciliklerini unuttuklarını hatırlattı. Burda hocanın hatası bir öğrenciyi belirli bir kalıpta düşünüp onu sadece notlarıyla değerlendirmesidir. Oysa ki eğitimde öncelikle esas alınması gereken şey öğrencinin duygularıdır. Sizin de dediğiniz gibi duygu eğitiminin olmadığı her eğitim eksiktir. Vesselam.

 
AR-sever:)
öğretmene öğretmeyi öğretmek...
Tarih : 03-04-11

ahmet hocam, bir gün derste sakız çiğneyen bir çocuğu fark edip, tam ters istikamete bakarak, "arkadaşlar sınıfa gelirken ağzınızda sakız filan unutmuş olabilirsiniz bir kontrol edin ağzınızı:) dedim. Sınıfça gülüştük ve ben derse devam ettim. seneler sonra bu çocuk bana bir mail atıp hatırımı sormuş ve o günü bana hatırlatarak, "sizi o günden sonra çoook daha fazla sevdim. çünkü siz benim ayıbımı yüzüme vurmadınız ve yapabileceğiniz halde beni sınıf içerisinde mahcup etmediniz" dedi... aslında her şey kendi inanç ve kültür iklimimizde fazlasıyla var da bulmayı öğretecek eğitim sistemi galiba yok... selamlar

 
a.tunahan
Nerde Sizin Gibi Hocalar
Tarih : 03-04-11

Sizin gibi, halden anlayan, ince fikirli, dikkatli ve şefkatli, aynı zamanda gayretli ve kıymetli bir muallimin kaynaştırma talebesi olmak bile bir mutluluk olsa gerek...

 
FAZİLET ÇATAL
ŞEFFAF DÜNYA
Tarih : 03-04-11

BU YIL ÇOK YORULUYORUM. NEDEN Mİ? DAHA ÖNCEKİ YILLARDA LİSE VE İÖ 2. KADEMEYE GİRERKEN BU YIL 5.SINIFLARA GİRMEYE BAŞLADIM. YORGUNLUĞUM ÜÇ KAT ARTTI. GEÇENLERDE BİR ÖĞRENCİM BENDEN YAPTIĞI BİR DAVRANIŞ İÇİN YILDIZ İSTEDİ. BEN DE GÖZLERİNE BAKARAK "YILDIZ İSTENMEZ HAK EDİLİR." DERCESİNE PEKİ VEREYİM YILDIZINI." DEDİM. ANLADI HATASINI DERSİN SONUNA KADAR ÜZÜLDÜ, AĞLADI. ERTESİ GÜN GÖZLERİNDEN YAŞLAR AKARAK BANA "KARA YILDIZ" ADLI YAZDIĞI ŞİİRİ OKUDU, SARILDIK VE AĞLAŞTIK. PAYLAŞMAK İSTEDİM KONU İLE BAĞLANTILI OLARAK

 
hacer
yok saymak
Tarih : 02-04-11

En kötü ilgi, ilgisizlikten iyidir. Bir kişiyi yok saymak kadar, tepkisiz kalmak kadar acı veren bir durum yoktur.

 
N.G.
EĞİTİMCİ OLMAK
Tarih : 02-04-11

En kötü ilgi, ilgisiz kalmaktan iyidir değil mi? Bu hikâyeniz bize çok şey anlatıyor. Maalesef bazen koruma içgüdüsüyle hata yapabiliyoruz. Siz veya bu olayı yaşayan öğretmenimiz hatayı tamir edebilmiş, telafi edemediğimiz hatta hiç farkına varamadığımız hatalarımızın açtığı yaralar ne olacak? Psikologların söylediğine göre dayak atan anne baba ilgisiz anne babadan daha olumlu etki bırakıyormuş çocuk üzerinde. Ben derim ki öğretmen olmadan, o masum yavruları emanet almadan bir kez daha düşünelim. Teşekkür ederim.

 
e.hayat
teferruat
Tarih : 02-04-11

Ahmet Hocam,Yüreğine sağlık. Beni yıllar öncesine götürdün. Malesef önemsemediğimiz birçok davranış insanlarda derin izler bırakıyor. Herhalde Eğitim Fakültelerinde okutulan psikoloji dersleri bir daha gözden geçirilse iyi olacak diye düşünüyorum. Bu güzel hikayeyi tanıdığım öğretmenlerime mail olarak göndereceğim. Hayırlı günler. Bu arada küçük bir kaza geçirdiğinizi duydum. Geçmiş olsun.

 
Mehmet
Demekki Zayıf Not Bazen Güçlü Kılarmış
Tarih : 01-04-11

Hocam hikaye gerçekten güzeldi. Klavyene sağlık..

 
Fahri Üner
tebrik
Tarih : 01-04-11

Hocam öyle zannediyorum ki öğretmenlik hayatınızda bu veya buna benzer birçok hikaye ile karşılaşmışsınızdır. bunları derleyip kitap haline getireseniz çok güzel bir kitap olur.

 
İbrahim Hoca
paradiğma
Tarih : 01-04-11

Bu yazınızı inşaallah çok sayıda eğitimci ve anne-baba okur da, o hiç değiştirmeyi ve yenilemeyi akıllarına getirmedikleri zihin haritaları (paradigma) yenilenir. Emineler kaynaştırma öğrencisi olmayı kendileri seçmedi. Hocam elinize sağlık.

 
BEN DE ZAYIF İSTERİM HOCAM!
Online Kişi: 11
Bu Gün: 173 || Bu Ay: 9.835 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.318 || Toplam Tıklanma: 52.175.050