ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 4651
Yazar: Ali Bulaç
ETYEN MAHÇUPYAN'IN CEMAAT MEVZUUNDA GÖRÜŞLERİNE CEVAPLAR

Etyen Mahçupyan'ın "İslami aydınlar ve aile ile erkek-kadın" ilişkileri konularında bana yönelttiği eleştirileri doğru anlayıp cevap vermenin yolu, onun düşüncesini kurgularken seçtiği ana öncülleri bilmekten geçer.

 

Aslında bu, farklı "görme ve düşünme biçimleri"ne sahip olsak da, hepimizin birbirimizi "anlama çabası"nda başvurmamız gereken bir yol olmalıdır. Hepimizin referans aldığı bir ana çerçeve vardır, verili dünyaya ve olup biten olaylara bakarken başvurduğumuz bir düşünme ve bilme yöntemimiz ve bu ikisine bağlı bir insan-toplum ve dünya tahayyülümüz -ideal tipolojimiz- bulunmaktadır.

Mahçupyan, neredeyse ele aldığı her konuyu açıklamaya çalıştığında üç anahtar terime başvurur: "Cemaat, ataerkil kültür ve görecelilik". Değişim ve en üste yerleştirdiği "demokrat zihniyet" bunlar üzerinde yükselir. Bu üç terim onun maymuncuğudur, her kapıyı bunlarla açmayı dener. Cemaat onun betimlediği biçimde geleneksel toplumda, maddi/ekonomik ve sosyal somut şartların ürünü olarak oluşmuş kapalı toplum biçimine karşılık düşer; bir tür getto veya yarı-gettodur. Bunun somut örneği, zamanında iyi-kötü rol oynamış bulunan Osmanlı toplum örgütlenme modelidir. Osmanlı'da var olan "milletler" gerçekte cemaatlere karşılıktırlar. Modelin idari ve sosyal yönü cemaatçi bir karakter arz eder, insanlar birer bağımsız şahsiyetler, özerk varlıklar -bireyler- olarak değil, kimliksel özellikleriyle cemaatin üyeleri, mahiyet iradesi içindeki önemsiz varlıklarıyla ele alınmışlardır.

Mahçupyan'ın betimlediği cemaat ataerkildir, hiyerarşiktir. Geçmişte ideal tip olarak tasavvur edilmiş-tasarlanmıştı, ama değişen toplum ve dünya koşulları cemaati çözdü, değişime uğratmaya zorladı. Ancak cemaat ve cemaatçi yapılar ile onlardan türeyen kültürel alışkanlık ve tesirler varlıklarını devam ettirmekte, bu yönde değişime karşı direnmektedirler. Mahçupyan, neredeyse her konuyu bu anahtarla açmaya çalıştığı gibi, aile ve kadın-erkek ilişkisini de bu anahtarla açıklamaya çalışmaktadır.

Belirtmek gerekir ki, Mahçupyan'ın zihninde vücud bulan bir "cemaat" kurgusudur ve sorunludur. Bu kurgu öylesine zihnin kendinden emin olduğu bir iç sistematiğe sahip olmuş ki, çekiç gibi önüne çıkan her şeyi çivi olarak görmektedir. Mahçupyan, modern dünyanın krizini; değişimi mutlaklaştırmak, post-modernizmle parçalanmış hakikati kendi maddi-küresel bileşenlerine ayırıp göreceleştirmek suretiyle aşabileceğimizi düşünmektedir ki, buna toplu olarak "demokratlık" veya "demokrat zihniyet" demektedir.

Son yıllardaki düşünce serüvenini takip edenler, "demokratlık"ın Mahçupyan'ın zihninde modern dönemlere ait bir meta-söyleme; şeyleri, nesnelerin devinimlerini, cevheri ve arazi hareketi, varlığı, tarihi, toplumsal olayları açıklayan kendi kendine yeter "bir ideoloji"ye dönüşmeye başladığını; bu ideolojinin de her ideoloji gibi kendinden emin, iç tutarlılığa ve kararlılığa sahip bir inanca dönüşebilme riskini içinde taşıdığını gözlemleyebilmektedirler.

Mahçupyan'ın zihninde kurgulayıp "cemaat" adını verdiği örgütlenme modeli "hiyerarşik"tir, her hiyerarşik örgütlenme yapısı "atarekil"dir ve her ataerkillik "itaat" istemektedir. Buna göre geleneksel cemaat yapıları (kan ve akrabalık bağına, yani 'neseb'e dayalı olan aşiretler, kabileler, klanlar), ortak iktisadi çıkar ve dayanışma esasına göre kurulan ahi teşkilatları, loncalar ve belli bir 'sebeb'e göre ortaya çıkmış bulunan modern cemaat yapıları da hiyerarşiktir, ataerkildir, üyelerinden itaat istemektedirler ve onları zorlayan iç ve dış değişim faktörlerinin baskısı altında arkaiktirler.

Bundan dinî örgütlenme yapıları, mezhepler, tarikatlar nasibini aldığı gibi -Mahçupyan'ın çekici aynı çiviye vuruyor- aile de nasibini almaktadır. Yani ailede esas alınan rol dağılımı hiyerarşiktir, çünkü eşitliği temel almıyor. Bu yüzden ataerkildir, çünkü kadını evin merkezine yerleştirmekte ve ondan itaat istemektedir. Benim gibi 'anakronikler' de değişime karşı boşuna kürek çekip ataerkil dürtülerle 'aile güzellemeler'i yapmaktadırlar. Acaba öyle mi?

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ali Bulaç
22-04-11
E mail: zaman. com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ETYEN MAHÇUPYAN'IN CEMAAT MEVZUUNDA GÖRÜŞLERİNE CEVAPLAR
Online Kişi: 16
Bu Gün: 97 || Bu Ay: 6.653 || Toplam Ziyaretçi: 2.237.973 || Toplam Tıklanma: 52.319.500