ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 3763
Yazar: Meryem Aybike Sinan
ÇOCUKLARIMIZIN PARA DELİSİ OLMASI KİMİN SUÇU?

MEB’in 21.yüzyıl öğrenci profilini çıkarmayı amaçladığı anketten çok ilginç veriler ortaya çıkmış. Başarı, sevgi, para, huzur, değer gibi konularda öğrencilerin ve öğretmenlerin verdiği cevaplar tamamen birbirinden zıt ve birbirini yalanlar biçimde.

Bu ankete göre 26 ilden 25 bin lise öğrencisi, 11 bin öğretmen 2 bin yönetici görüş bildirmiş. Bu ankette en dikkat çekici soru ise öğrencilerin “ “namus” hususunda vermiş oldukları cevaplar. Yüzde 86,5 namus için “çok önemli” derken; kızlar yüzde 89, erkekler yüzde 83 oranında namusu çok önemli olarak görmüşler. Buraya kadar hoş ve güzel, ne var diyeceksiniz ama öğretmenlerin görüşleri o kadar ters orantılı ki kim doğruyu söylemiyor acaba diye sormadan edemiyorsunuz.

Aynı ankette öğretmenler öğrencilerin yüzde 11,7’si için namusun “çok önemli” olduğunu, yüzde 42,8’i için “önemli” olduğunu söylemiş. Yani öğretmenler namus konusunda öğrencilerinin ankette doğru cevap vermediğini ve gerçekleri sakladıklarını düşünüyor. İlginç değil mi?

Yine aynı ankette öğrencilerin yüzde 7’si paraya değer verdiğini söylemiş ancak öğretmenlere göre öğrencilerin yüzde 53’ü parayı hayatında ilk sıraya koyuyor. Başarı paradan sonra geliyor. Huzur ise öğrencide yüzde 29,4, öğretmende yüzde 5,6 civarında çıkmış.

Bu verilere baktığımızda ortaya çıkan tabloda öğrenci gerçekleri söylemiyor, öğretmen öğrenciyi yalanlıyor.

Bu ilginç rapor Türkiye’de öğretmen ve öğrenci profilini de gözler önüne seriyor bir bakıma. Değerler felsefesi bakımından sorunlu bir tablo olmasının yanı sıra öğretmenin öğrenciye bakışının da iç açıcı olmadığı yönünde bize birtakım ipuçları veriyor.

Öğretmen, öğrenciye güvenmiyor, tanımıyor, algısı önyargılı.

Öğrenci gerçekleri saklıyor, toplumun önem atfettiği hususlarda inanmadığı halde inanmış gibi görünüyor. Şimdiden takiyye yapan bir öğrenci profili çıkıyor ortaya.

Bu iç karartan verilere göre eğitim sisteminin 21. yüzyıl şartlarına uygun hale getirilmesi için ivedilikle lüzumlu çalışmaların yapılması elzem görünüyor. Bu yüzyılın ihtiyacı olan gençliğin yetiştirilmesi hususlarında, demokratik ve özgüvenleri gelişmiş, değerler skalası yüksek bireyler için MEB’in dev adımlar atması ve acil önlemler alması gerekiyor.

Öğrencinin parayı sevdiğini söyleyen öğretmenler doğru söylüyor olabilir mi?

Günümüzde öğrencilerin üniversitede gitmek istedikleri bölümlere baktığımızda, ortaya koydukları kariyer planlarına göz attığımızda yeni neslin gerçekten de parayı çok önemsediğini görürüz.

Yeni nesil olmak için değil “oldu desinler’ densin diye okuyor.

Yeni nesil, yetenekleri doğrultusunda değil, geçer akça hangi meslek ise oraya kümeleniyor.

Yeni nesil, mesleğini çok para kazanma arzusuyla seçiyor.

Yeni nesil, markacı, rahatçı, egoist, tamahkâr, doyumsuz ve çocuksu!

Yeni nesil idealsiz, ideolojisiz, duyarsız ve tahammülsüzdür.

Yeni nesil sanatı sevmiyor, edebiyatı gereksiz buluyor, şiiri bilmiyor, müziği sevmiyor, romantizmi tanımıyor!

Yeni nesil, hayattaki her şeyi kendi yararına istiyor.

Yeni nesilde acıma duygusu, merhamet, şefkat ve adalet duygusu zayıf. Yeni nesil hedonik zevklere tapıyor.

Yeni nesil sadece görünenle ilgileniyor, içselliği değerli görmüyor.

Yeni nesil, suni gündemlerle hayatını geçiriyor.

Sosyal medya bu nesil tarafından abur cubur bir şekilde kullanılıyor ve bilgi kırıntısı olmayan geyiklerle zaman heba ediliyor.

Yani, öğretmenlerin büyük çoğunluğu böyle düşünüyorsa yeni nesli yetiştirme, yönlendirme, eğitme konusunda ciddi meselelerimiz var demektir.

Tepeden tırnağa hepimiz suçluyuz!

Başarılı ve zeki çocuğunu ileride çok para kazanacağı mesleklere yönlendiren anne baba, öğretmen, yönetici de suçlu. Zeki ve başarılı bir öğrenci neden ilahiyat,  tarih, edebiyat, sanat tarihi, felsefe gibi bölümleri tercih etmez dersiniz? Çocuk istese bile anne baba istemez!  Çünkü bu bölümleri bitirdiği zaman büyük büyük paralar kazanmayacaktır, önemli makamlar kendisine sunulmayacaktır da ondan.

Oysa az gerilere baktığımızda bir zamanlar en zeki ve başarılı çocukların sosyal bilimlere yönlendirildiğini, musikiyle, edebiyatla, felsefeyle ve tarihle uğraşan insanların zeki ve tanınmış aile çocukları olduklarını görüyoruz.

İlkokul birinci sınıfa başlayan çocuğa ilk sorumuz  “ne olacaksın?” sorusudur! Eğitimin sadece meslek seçmek ve para kazanmak olarak algılandığı bir memlekette kaliteli insanlar yetiştiremezsiniz, dava adamları çıkaramazsınız.

“Oku adam ol” yerine “oku çok para kazan” anlayışı getirilmiş ve hedefi sadece para kazanmak olan, kendi egolarının tatminini sağlamak için çalışan ve sadece kendini düşünen bir nesil yetiştirirsiniz.

Yani bir kere eğitime bakışımız marazi ve sorunludur bu ülkede. Edebiyat dersinde estetik kaygı, duygu, deruni güzellik kazanmak yerine öss’de lazım olacak kadar soru çözmeyi hedef edinen, tarih bilincini kazanmak yerine boş nazarlarla soru kaçırmamaya odaklanan ve tarih merakı sıfırlanmış, matematik felsefesinden çok formüllerle ezbere soru çözen bir nesil mi bu ülkeyi gelecekte inşa edecek!

Bu eğitim sorgulanmaya, tartışmaya açık bir eğitimdir.

Bu anlayış bizi daha yıllarca çıkmaz sokaklarda gezdirir böyle.

Para, eğitimin birinci şartı olmamalıdır.

Öğretmeniyle, öğrencisiyle, velisiyle yöneticisiyle herkes bunu böyle bilmeli!

Öyle değil mi?

Muhabbetle.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Meryem Aybike Sinan
17-10-11
E mail: haber7.com.
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ÇOCUKLARIMIZIN PARA DELİSİ OLMASI KİMİN SUÇU?
Online Kişi: 20
Bu Gün: 103 || Bu Ay: 2.003 || Toplam Ziyaretçi: 2.229.749 || Toplam Tıklanma: 52.250.123