ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 4935
Yazar: C.Yakup Şimşek
TDK'NİN ATASÖZLERİ – 2

Atasözlerinde TDK’nin İmla ve Noktalama Keyfîliği

TDK’nin – diğer dosyaları gibi – “atasözü” dosyası da kabardıkça kabardı.
2010 Mayıs’ında kaleme aldığım bir yazıda demiştim ki:

“TDK sözlüklerinin ‘Hatalar Şampiyonu’ olan Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü tahtından hiç inmeyeceğini zannetmesin... Neticede, onu şampiyon yapan, TDK’dir ve bu TDK yeni şampiyonlar çıkarmaya da muktedir olan bir teknik heyettir. Gerçi tahtta hâlâ Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü oturuyor ama yeni yetmelerden Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü de istikbal vadediyor…

Şakayı bir yana bırakalım. Milyonlarca vatandaşa hizmet veren TDK’nin de bir dil terbiyesinden geçmesi lazım…”

“Atasözü”nün tarifinde bile sık sık dümen kırmış olan TDK, açıklamalarında bir sürü ceviz kırmış, imla ve noktalama hatalarındaysa belki de rekor kırmış. (TDK’nin kendi İnternet sahasına 21 Mayıs 2009’da sürdüğü Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, eski kulağı kesiklerden olan Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü’nün rekorunu kırdı da henüz benim haberim mi yok? Neyse, takibe ve seyre devam…)

Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’ndeki hatalar bunlardan ibaret değil. TDK bazı atasözlerini yanlış anlıyor veya anlatıyor. Mesela “sütsüz koyun meleyen olur” diye kaydetmiş olduğu atasözündeki “meleyen” kelimesinin doğrusu “çok meleyen” demek olan “meleğen”dir. 2010 Mayıs’ında tespit edip TDK’ye bildirdiğim bu hata hâlâ düzeltilmemiş.

Eski defterleri karıştırmaya meraklı değilim ama TDK’nin “züğürt bezirgân eski defterleri karıştırır” atasözü açıklamasındaki virgül (,) hatalarını da kaydetmiştim, onlara da elini süren olmamış.

TDK, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’ne dercettiği sözlerde anlaşılmaz bir imla ve noktalama anlayışını tatbik etmiş: Mesela orada karşımıza çıkan 2.396 atasözünün hiçbirinin başında büyük harf, sonunda nokta filan yok… Kendi dediğine kendi uymamış, neye uyduğu da belli değil: Bir yandan Cümle büyük harfle başlar.” kaidesini Yazım Kılavuzu’ndaki “Büyük Harflerin Kullanıldığı Yerler” bahsinin birinci maddesi olarak yazacaksın, bir yandan cümleye küçük harfle başlayacaksın… Bir taraftan Yazım Kılavuzu’nda noktanın kullanılacağı yerlerin ilkini Cümlenin sonuna konur.” diye kaydedeceksin, bir taraftan da bu kaideye kayıtsız kalacaksın…

Atasözlerinin sonlarına nokta filan koymayan TDK, açıklama ibarelerinin sonuna nokta koymuş fakat bu ibareleri küçük harfle başlatmış. Belki buna sebep, açıklama sözlerinden bir kısmının “cümle” sayılmamış olmasıdır. Evet, bunların bazıları cümle sayılmayabilir ama diğerleri noksansız birer cümledir. Mesela “arife günü yalan söyleyenin (oruç yiyenin) bayram günü yüzü kara çıkar (olur)” atasözünün açıklaması böyledir:

“bir sözün yalan olduğu çabuk anlaşılır ve söyleyen toplum içinde utanılacak bir duruma düşer.” (Aslında bu ifade, virgül eksikliği yüzünden ayrıca kusurlu...)

Atasözlerinin başında büyük harf, sonunda nokta kullanmayan TDK, bazı sözlerin ortasında ve sonunda birtakım işaretler kullanmış. Mesela “sarhoşa dokunma, kendi yıkılsın” veya “selin ağzı tutulur, elin ağzı tutulmaz” sözlerinin uygun yerlerine virgül koymuş, hatta “önce baldın, pekmez oldun; şimdi para etmez oldun” sözünde noktalı virgülü bile lüzumlu görüp kullanmış. (Gelgelelim “değme sarhoşa yıkılana kadar gitsin” atasözündeki virgül eksikliği, manayı bile değiştirebilir. Hâlbuki yukarıdaki sözlerde virgül ve noktalı virgül kullanılmamış olsa bile mana değişmez.)

Hakeza “öksüz neden güler? Yanılır da güler” derken ilk cümlenin sonunda soru işareti var (Fakat ne hikmetse diğer cümlede nokta yok)...

Atasözlerinin imla ve noktalamasında TDK’nin tavrı hep aynı: Keyfe mâ yeşâ... Yani “canı nasıl isterse, keyfine göre...”.

(Bu sözü F. Fazıl Tülbendçi’nin 17.440 atasözü ve tabiri derlediği ATA SÖZLERİ isimli kitapta buldum.)

Kelime uydururken “keyfe mâ yeşâ” oldu, hadi onları duya duya kanıksadık; peki asırlar ötesinden bize miras kalan sözleri yazarken “keyfe mâ yeşâ” olur mu?

“Olur şey değil...” dediğinizi duyar gibiyim, ben de öyle diyordum.

Vazgeçtim, artık “Olur, oluyor...” diyorum.

Çünkü TDK’den bahsediyoruz, hatırlatırım...

Yazar: C.Yakup Şimşek
18-11-11
E mail: c.yakup_simsek@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
TDK'NİN ATASÖZLERİ – 2
Online Kişi: 17
Bu Gün: 122 || Bu Ay: 9.784 || Toplam Ziyaretçi: 2.222.161 || Toplam Tıklanma: 52.173.100