ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TÂRİH / DÜNDEN BUGÜNE
Okunma Sayısı: 3557
Yazar: Sedat Laçiner
HİÇBİR ZAMAN 'TÜRK-FRANSIZ DOSTLUĞU' OLMAMIŞTIR

Fransa bildiğiniz gibi...

Fransa bildiğimiz Fransa... 1900’lerin başından beri Türkiye’ye ilişkin tavrında hiçbir kırılma olmadı aslında. 1. Dünya Savaşı’nda karşı cephelerde savaştık. Çanakkale’de bizlere kan kusturanlardan biri de Fransa’ydı. Aynı şekilde Anadolu’da Ermenilerin ayrı bir devleti olması için Fransızlar çok gayret gösterdi. Fransız misyonerler Anadolu’daki Ermeni kiliselerini ve okullarını birer cephaneliğe ve terörist yetiştiren karargâhlara çevirdi. Savaş sonrasında da Çukurova ve Güneydoğu’da Ermeni zulmü Fransız silahlarının koruması altında yaşandı. Eğer Anadolu’da Ermeniler ve Türkler birbirlerini boğazladılarsa bunda Fransızların vebali oldukça ağırdır.

1920’ler boyunca Ermeniler Fransa’ya ve sömürgesi Suriye ve Lübnan’a göç etti. Suriye ve Lübnan Ermenileri de zamanla ciddi miktarda Fransa’ya göç etmiştir. Böylece Fransa’nın özellikle güney illerinde Ermeni diasporası kayda değer bir büyüklüğe ulaştı. Diasporanın çalışmaları Fransa’da Türk düşmanlığını daha da derinleştirdi. 1970’lerde Ermeni terörü başladığında Fransa kanlı saldırıların başkenti gibiydi. Fransa’da 4 Nisan 1973’de başlayan Ermeni terörü 1985’e kadar devam etti. Fransız güvenlik güçleri kendi canları yanıncaya kadar teröristlere hoşgörüyle baktı. Fransız mahkemeleri suçları sabit olmasına rağmen, en azılı katillere birkaç yıllık göstermelik hapis cezaları verdi. Fransız polisi onlarca saldırı ve cinayetin dosyalarını Türk tarafı ile asla paylaşmadı. Terör saldırıları ancak Ermeni teröristlerin Fransız çıkarlarına zarar vermesi ile birlikte önlenmeye başlandı. Bu bağlamda birkaç yıl önce konuşma fırsatını bulduğum dönemin etkili Fransız emniyet yetkililerinden biri “Ermeni terörünü biz bitirdik. Bu konuda en büyük zorluk ise Yunanistan’ın teröristlere verdiği desteği kesmede ortaya çıktı” demişti.

***

Fransızların Ermeni terörüne verdiği destek çok nettir. Terör sonrasında da Fransa, Ermeni iddialarının yılmaz savunucusu oldu. Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği’nde Ermenilerin Türkiye’ye karşı hamisi hep Fransa’ydı. 1991’de Ermenistan kurulduğunda da Fransa tek taraflı olarak Ermenistan’ı kolladı. Ermenistan, tüm uluslararası hukuk kurallarını çiğneyerek Azerbaycan topraklarının beşte birini işgal ettiğinde ve 1 milyona yakın Azerbaycanlıyı mülteci durumuna düşürdüğü zaman da Fransa işgali destekledi. Bugün bile 1915 olaylarını gündemde tutmaya çalışan Fransa’nın Ermeni işgaline destek verdiğini, Ermenistan’ın saldırılarını meşru göstermeye çalıştığını görebiliyoruz. Kısacası Paris’in Türk karşıtı ve Ermeni yanlısı duruşu Kafkasya’da da aynen devam ediyor.

Fransızların Türk karşıtı tutumu sadece Ermeni sorununda değil, Kıbrıs, Ege, Batı Trakya ve Kürt sorunlarında da çok açıktır. Fransa Kıbrıs’ta 1950’lerden bu yana her platformda Rum yanlısı olmuştur. Aynı şekilde Yunanistan ile yaşanan her sorunda da Fransa Yunanistan’ı tutmuştur. Paris’in PKK terörüne bakışı da ASALA terörüne bakışından çok farklı olmamıştır. PKK teröristleri Fransa’da güvenli bir barınak bulmuşlardır ve Fransız istihbaratçılarının kontrolü altında haraç, bağış vs. toplayarak faaliyetlerini rahatça sürdürmüşlerdir. PKK’nın uydu televizyon yayıncılığı da yine Fransız desteğiyle mümkün olabilmiştir. Dönemin Fransa Devlet Başkanı eşi Daniella Mitterand’ın PKK’ya olan destekleri de unutulmaz.

Son olarak Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinde sürekli olarak köstek olan ülkelerin başında da Fransa gelmektedir.1 Sarkozy’nin bu husustaki çıkışları Türkiye karşıtlığının adeta şahikasıdır. Sarkozy açıkça “Türklerin yeri AB değil, Arapların yanıdır” diyebilmiştir.2

Kısacası Fransa’nın Türkiye karşıtı tüm faaliyetlere güçlü bir destek verdiği gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekiyor. Bu destekte dini dayanışmanın da özel bir yeri vardır. Bazılarının sıklıkla ifade ettiği “tarihi Türk-Fransız dostluğu” ise bir yanılsamadan ibarettir. Yakın döneme bakıldığında güçlü bir Türk-Fransız dostluğundan bahsetmek mümkün değildir. Ancak 1915’te soykırım olmadığını söylemeyi bile yasaklayan yasa girişimi klasik Türk karşıtlığının çok ötesine geçerek Batı medeniyetinde büyük bir kırılmaya işaret etmektedir. Müsaadenizle bunu da bir sonraki yazıda ele alalım.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

1 Kanaatimizce bu tavrı -niyetleri öyle olmasa da- bize iyiliktir. (Doğruluş)
2 İyi ama üstad, yanlışlık bunun neresinde? Buna "ihkâk-ı hak" denir. (Doğruluş)

Yazar: Sedat Laçiner
21-01-12
E mail: stargazete.com
 
 
Yorumlar: 1
uğurlu
Düşmanlığın dost bilinmesine esef etmek hakkımızdır
Tarih : 22-01-12

İyi de ;1900'lerde ve sonraki yıllarda neydi o Fransız mürebbiyeleri, Fransız kolejleri Fransız dostluğundan mıydı? Sonra ki yıllarda İngilizcenin bütün okullarda zorunlu hale gelmesi dostluktan mı, hayranlıktan mı mahkümiyetten mi bilemedim de...

 
HİÇBİR ZAMAN 'TÜRK-FRANSIZ DOSTLUĞU' OLMAMIŞTIR
Online Kişi: 22
Bu Gün: 306 || Bu Ay: 2.865 || Toplam Ziyaretçi: 2.231.585 || Toplam Tıklanma: 52.264.678