ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 10996
Yazar: Meryem Aybike Sinan
NECİP FAZIL'IN DİNDAR GENÇLİĞİ

Başbakanın “dindar nesil yetiştirmek istiyoruz” sözlerini isteyen istediği yerden tuttu ve halisane söylenmiş bu cümle anlaşılmaz bir şekilde bambaşka mecralara çekildi. Bu önemli sözlerin içeriğinden çok “tinerci çocuklar” meselesinin diri tutulması da hayli ilginç geliyor bana!

Neredeyse “ah benim güzel tinerci çocuklarım” diye güzellemeler döktürecekler. Tinerci çocuklar ne zamandan beri sizin ilgi odağındalar ve siz bugüne kadar onlar için ne yaptınız beyler hanımlar!

“Teşbihte kusur olmaz” demiş atalarımız.

Düşüncelerini anlaşılır kılmak için söylenmiş bir cümlenin bu kadar art niyetle yorumlanması, maksat hâsıl olduğu halde herkesin kafasına göre yorum yapması gerçekten de çok enteresan!

Bu ülke için yüreği yanan her idealist insanın hayalidir iyi bir nesil yetiştirmek ve yarınlardan emin olmak. “Dindar Nesil” ideali bu ülkede yeni değil ki! Akif’in “Asım’ın Nesli”, Necip Fazıl’ın gençlik ile alakalı şiir ve söylemleri ne ç
abuk unutuldu? Herkes öylesine dünyevi meselelere daldı ki asıl meseleler heybede bırakıldı.

Necip Fazıl gerek “Büyü
k Doğu” mecmuasında gerekse de şiir ve nesirlerinde hayalindeki ideal gençliği sık sık dile getirir. Geniş halk kitlelerine bu ideal gençliğin vasıfları anlatılsa şayet halkın anlayacağı ve bundan çıkaracağı yorum “dindar gençlik” olacaktır!

Sonuçta Başbakan Necip Fazıl’ın rahle-i tedrisinden geçmiş, bu büyük mütefekkirin düşüncelerinden ve eserlerinden feyiz almıştır. Necip Fazıl Kısakürek aslında “Gençliğe Hitabe” diyebileceğimiz şu nefis vecize gibi hitabe’de şunları söylüyor:

“Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik…

“Zaman bendedir ve mekân bana emanettir” şuurunda bir gençlik
! Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik. Halka değil, Hakka inanan, meclisin duvarında “Hâkimiyet Hakk’ındır” düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta ve bu halis hürriyeti Hakk’a kölelikte bulan bir gençlik…

Bir buçuk asırdır yanıp kavrulan, bunca keşfine ve oyuncağına rağmen buhranını yenemeyen ve kurtuluşunu arayan Batı adamının bulamadığını, Türkün de yine bir buçuk asırdır işte bu hasta Batı adamında bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını çözecek ve her sistem ve mezhep, ortada ne kadar hastalık varsa tedavisinin ve ne kadar cennet hayali varsa hakikatinin İslâm'da olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna, İslâm âlemine ve bütün insanlığa numunelik teşkil edecek bir gençlik...

Can taşıma liyâkatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nispette strateji ve taktik sahibi bir gençlik...

Bugün, komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, çıkartma kâğıdı şehri, müzahrefat kanalı sokağı, fuhuş albümü gazetesi, şaşkına dönmüş ailesi ve daha nesi ve nesi, hâsılı, güya kendisini yetiştirecek bütün cemiyet müesseselerinden aldığı zehirli tesiri üzerinden silkip atabilecek, kendi öz talim ve terbiyesine, telkin ve terbiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, tek başına onlara karşı durabilecek ve çetinler çetini bu işin destanlık savaşını kazanabilecek bir gençlik...

Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa gelmiş ve geçmiş bütün eski nesillerden hiç birini beğenmeyen, onlara "Siz güneşi ceketinizin astarı içinde kaybetmiş marka Müslümanlarısınız! Gerçek Müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelm
ezdi!" diyecek ve gerçek Müslümanlığın "ne idüğü"nü ve "nasıl"ını gösterecek bir gençlik...”

Evet, Necip Fazıl hayalindeki gençliği böyle idealize ediyor.

Peki, üstadın hayalini kurduğu gençlik bugün ne durumda?

Açıkçası mesleği sürekli gençlerle birlikte olmak olan birisi olarak bunun cevabının çeşitli kuruluşlar tarafından sürekli yapılan istatistik ve anketlerde olduğunu söyleyebilirim. Gençliğin hal-i pür melali sanıldığı gibi parlak değil. Başarı kriterlerimiz test, sınav ve kazanmak ise bazılarınız karşınızda mükemmel bir avuç gençlik görüyor olabilirsiniz!

Ancak hayalini kurduğunuz
o idealist gençliği arıyorsanız maalesef durum çok da parlak değil!

12 Eylül ve sonraki süreci 28 Şubat’ın sanırım en büyük zararı gençlerimize oldu. Özellikle son durakta idealsiz, ideolojisiz ve sorumsuz bir nesli armağan ettiler bizlere.

İşte sıcağı sıcağına müşahhas bir örnek!

Birkaç gün önce Uşak ilinde iki meslek lisesi öğrencisi genç kız (!) erkek meselesi yüzünden kavga ediyor. Kızlardan birisi ötekini bıçaklıyor. Bıçaklanan 16 yaşındaki kız öğrenci ölüyor!

Yeni neslin biricik davası bu türden meseleler ne yazık ki! Okul önlerinde veya kafelerde hemen her gün bu ve buna benzer ne vakalar meydana geliyor! Polis kayıtlarına düşen veya düşmeyen ya da okullarda disiplin kurullarınca halledilen bu kabilden olaylar artarak devam ediyor zira yeni nesil amaçsız, idealsiz ve meselelere karşı duyarsız!

Hedonizm gençler arasında tavan yapmış durumda!

Şiddet olaylarının özellikle meslek ve düz liselerde sık sık meydana geliyor ve artıyor olması da bir rastlantı olmasa gerektir. Bunun asıl sebeplerine inmek lazım!

Necip Fazıl’ın özlediği gençlik ile haldeki gençlik arasında ne kadar da büyük bir tezat var!

Başbakanın bu önemli sözlerini bu bağlamda iyi analiz etmek lazım!

“Dindar Nesil” tartışmasını yaparken ülkenin gerçeklerini, geldiği noktayı, eğitim sorunlarını, ülkenin sosyo- kültürel ve ekonomik yapısını göz ardı etmeden meselelere bakmak daha insaflıca olacaktır.

Öyle değil mi?

Muhabbetle kalınız!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Meryem Aybike Sinan
13-02-12
E mail: haber7.com.
 
 
Yorumlar: 1
AHMET
BODRUM!
Tarih : 13-02-12

Üstadın meşhur şiirinden: Üç katlı ahşap evin her katı ayrı alem!/ Üst kat: Elinde tesbih,ağlıyor babaannem/ Orta kat: (Mavs)oynayan annem ve aşıkları/ Alt kat: Kızkardeşimin (tamtam)da çığlıkları./ Bir kurtlu peynir gibi ortasından kestiğim/ Buyurun maktaından seyredin, işte evim! ÜSTADA SORUYORLAR: Üstad sizin bir ev teşbihiniz vardı; şu anda o ev ne durumdadır? CEVAP: "O eve bir bodrum katı ilave edin!" Bu günleri görse ne derdi acaba? Ev komple lâğım çukuru olmuş...

 
NECİP FAZIL'IN DİNDAR GENÇLİĞİ
Online Kişi: 18
Bu Gün: 17 || Bu Ay: 1.657 || Toplam Ziyaretçi: 2.228.641 || Toplam Tıklanma: 52.239.931