ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : DÜNYADA NELER OLUYOR / İSLÂM ÂLEMİ
Okunma Sayısı: 2051
Yazar: Akif Emre
MURSİ'YE 28 ŞUBAT TUZAĞI MI?

...

Mısır'da farklı bir süreç işlemekte. Ancak Mursi'nin attığı son adıma karşı bir araya gelen kesimlere bakınca benzer çelişki şimdiden ortaya çıkıyor. Mursi'nin yetkilerini artırma ve anayasa konusunda inisiyatif almaya zorlayan şu anki süreçte, devrimcilerin bir kısmının desteği ile İslamcıları başarısız kılıp itibarsızlaştırmaya çalışanların olduğu açıkça ortada. Yetkileri budanmış, adeta 'yetkisiz sorumlu' durumuna düşürülmüştü…

Devrim sonrası seçimle oluşturulan Meclisi feshederek yasama yetkisini Yüksek Askeri Konsey'e veren yargı, son olarak Cumhurbaşkanının ek anayasa beyannamesi hazırlamasına karşı çıktı. Burada çelişik durum, yargının hem yasama yetkisini elinde bulunduran Meclis'i feshederken aynı zamanda Mursi'nin yasama hakkını kullanmasına da karşı çıkmasıdır.

Üstelik Mursi'nin başsavcı Abdulmecid Mahmud'u görevinden alıp Vatikan'a büyükelçi olarak atamasının ardından yargı ve medyanın tepkisi karşısında geri adım atmak durumunda kalması itibarsızlaştırmanın zirvesi idi. Ayrıca Mursi'nin son hamlesinden önce, anayasa komisyonunun da iptal edileceği haberleri nerdeyse kesinlik kazanmıştı.

Mursi açısından bakıldığında pek fazla seçeneğinin olmadığı ve bunların atmak zorunda kaldığı adımlar olduğu kesin. Kriz yönetimi açısından haklı ve gerekli olmasından çok nasıl algılandığına bağlı olarak ne türden sonuçlar doğuracağının hesap edilmesi gerektiğini, post-modern darbe günlerinden biz çok iyi biliyoruz.

Aslında devrimcilerin bir kısmı ile statükoyu bir araya getiren bu sonuç, belki de zorunlu ama erken girilmiş bir süreçti. 'Apolitik' ve lidersiz devrimlerin mutlaka yaşaması gereken bir süreç erken ortaya çıktı. Hatta Sovyet Devrimi gibi ideolojik çerçevesi pek belli halk hareketlerinde de 'devrimin evlatlarını yemesi' olgusu yaşanmıştır. Ancak devrimciler arası rekabet ve güç çatışması beklenen bir gelişme olsa da statüko ile devrimcilerin bir kanadının işbirliği yapması pek de anlaşılır bir durum değil.

Mısır örneğinde, Mursi'ye, daha doğrusu Müslüman Kardeşler'e karşı, devrimci solun, liberallerin, Batıcıların ve statükonun aynı safa geçmesi tehlikeli bir ayrışmadır. Benzer şekilde Müslüman Kardeşlerin de daha önce ordu ile pragmatist bir ilişkiye girerek zikzaklar çizmesi, apolitik devrimin karakteristik sonuçlarıdır. Tedirgin edici olan devrimin iktidar olmadan ayrışmaya başlamış olmasıdır.

Yazının tamamı için tıklayınız..

Yazar: Akif Emre
04-12-12
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
MURSİ'YE 28 ŞUBAT TUZAĞI MI?
Online Kişi: 11
Bu Gün: 111 || Bu Ay: 2.670 || Toplam Ziyaretçi: 2.231.180 || Toplam Tıklanma: 52.261.392