ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / CEMİL MERİÇ'TEN SEÇMELER
Okunma Sayısı: 5468
Yazar: Harun ŞAHİN
CEMİL MERİÇ'TEN SEÇMELER (Demokrasi ve İslamiyet)

DEMOKRASİ VE İSLAMİYET1 

İki asır önce basılan bir ikonoloji2 kitabında, kadın olarak tasvir edilmiş demokrasi; alnında asma yapraklarından bir taç, sırtında kaba saba giysiler; bir elinde nar, ötekinde yılan.

 Her çağ kendi rüyalarını, kendi emellerini söyletmiş kelimeye; her demogog3 kendi yalanlarını. Uğrunda sel gibi kan akıtılmış. Nedir bu demokrasi?

Katıksız demokrasi ayak takımının despotizmidir4, diyor Voltaire5. “demokrasinin temeli fazilettir”, diyor Montesquieu6… De Maistre7: “hırstır” diyor. Demokrasi adaletin temelidir, Vacherot8’ya göre. Proudhon9’a göre, ruhanî ve cismanî bütün iktidarların sona ermesidir. Thierry10 için, demokratik cumhuriyetlerin sonu ahlâkî bir alçalıştır.

Günümüze gelelim: Weber’ci11 bir sosyoloğa göre demokrasiyi diğer siyasî rejimlerden ayıran önfaraziye12: hürriyet. Hürriyet, demokrasinin başlangıcından itibaren mevcuttur; derece kabul etmeyen, kayıtsız şartsız bir hürriyet. Bu mefhum demokrasinin amacını da belirler: eşitlik. Eşitlik gerçekleşmez, gerçekleşirse demokrasi hikmet-i vücudunu kaybeder, yerini anarşiye bırakır. Tarihteki demokrasileri anlamak ve özlerinden ne kadar uzaklaştıklarını tayin etmek için onları bu saf tiple karşılaştırmak gerek. (Bk. J. Freund13, “Le nouvel age”14, Paris, Riviere, 1970).

Çağdaş Avrupa’nın demokrasi anlayışı bu, kısaca. Şimdi de İslamiyet’in devlet telâkkisine bir göz atalım. 

İnsanlar, doğuştan eşittirler: kullukta, fânilikte eşitlik. Ama menfî bir eşitlik bu. Sonra, iman sayesinde yeni bir eşitlik kazanırlar, kardeş olurlar. Rabbin lütuflarından aynı ölçüde faydalanacaklardır: hukukî ve müspet bir eşitlik. 

Kulun bütün haysiyeti: mümin oluşunda. Kul, mümin olunca hukukî bir hüviyet15 kazanır, dilenciyi halifeye eşit kılan bir hüviyet.

İslâm için hürriyet felsefî değil, hukukî bir mefhum. Temeli: câmianın16 bütün fertleri arasında tam bir hak eşitliği olduğu inancı. 

Hükmeden Allah’tır, bu hâkimiyet devredilemez. Allah her ulü-l-emri17 otorite ile doğrudan doğruya techiz18 eder. Emir (veya sultan) seçimle gelse de, durum değişmez. Allah’ın dışında cismanî bir otorite yoktur. Vardır demek, Allah’a şerik19 koşmaktır. Ul-ül-emr, Allah’ın aletidir sadece. İslâmiyet’te her türlü istibdada20, ahkâm-ı Kur’aniyye21 dışındaki her türlü keyfiliğe karşı direnmek için birçok yollar vardır. 

Kitap sahibi kavimler, İslâm’ın üstünlüğünü kabul etmek ve ona cizye22 ödemek şartıyla hudutlu, fakat teminatı olan bir hakka layık görülürler. Bu himaye, ümmetin bir civanmertliğidir23. Bir nevi misafirperverlik. Himaye edilenlerin daha az vazifeleri olduğu için, hakları da daha azdır. İbadetlerine devam edebilir, kendi kanunlarını uygulayabilirler. 

Putperestlerin24 câmiada yeri yoktur. Ama Müslümanlar onları da zaman zaman korumuşlardır. Her kâfir ve putperest İslamiyet’i kabul eder etmez, misaka25 dâhil olur. İslâm, cihanşümul26 bir dindir, bütün insanlara hitap eder. Kast27 da tanımaz. Gerçek Müslümanın nazarında sosyal sınıf diye bir şey olamaz. Servet veya mevki ayırmaz insanları; Müslüman, Müslümana eşittir. Cevdet Paşa’nın28 söyleyişiyle: “emr-i taayyüşçe29 ağniya30 ile fıkaranın halleri mutekaarib31 ve müteşabihdir32. Cami-i şerifte ise müsâvât-ı tâmme33 ve hürriyet-i kâmile vardır…”  Fukara ile zengin arasında “bir büyük mesafe görünmez.” Ve Hıristiyan devletlerinde olduğu gibi, tefrika ve husumet de yoktur. “binaenaleyh34, akvâm-ı İslâmiyede35 commune36 ve socualiste37 ve nihiliste38 gibi fürûk-ı îtizâliyye39” bulunmaz. 

Emr teşriî magister40 Kur’ân’ındır. Fıkıh (kazaî magister)41 bütün müminlerindir. Müminler Kur’an’ı okur, ezberler hareketlerini ona göre ayarlarlar. Bir hükm (icrâ kuvveti) var, hem mülkî, hem dinî. Hüküm yalnız Allah’ındır. Bir aracı tarafından  (ul-ül-emr) yürütülür. Ul-ül-emr’in ne kazaî, ne de teşriî kuvveti vardır. 

Vatandaşlığı yapan kan ve toprak değil, inanç. Ümmetin Avrupa dillerinde karşılığı yok. Siyasî ve dinî bir bağ. Kur’an hem bir ibadet kitabı, hem bir anayasa, muhatabı bütün insanlık. (Bk. Gardet42, “La Cite Musulmane”43, Paris, Vrin 1970) 

Demek ki İslamiyet’in temel mefhumu: eşitlik. Bu bir amaç değil, bir hak. Hürriyet, eşitliğin bir başka adı veya görünüşü. Sınıf kabul etmeyen, imtiyaz tanımayan bir dinde kimin, kime karşı hürriyeti? Batı, hürriyeti, bir hata işleme hakkı olarak tarif ediyor. Müslümanın böyle bir hakkı yoktur. Çünkü o ebedî hakikatin, yegâne hakikatin, cihanşümül hakikatin emrindedir. 

Evet, İslamiyet bir kanun ve nizam hâkimiyeti (nomokrasi)dir.44 Batı’nın gerçekleştirmeye çalıştığı eşitliği çoktan fethetmiştir. Fikir hürriyetini, insanı insansa saldırtan bir tecavüz silahı olarak değil, bir ikaz, bir irşat vasıtası olarak kabul etmiştir. Demokrasinin ta kendisidir İslamiyet. Ama Batı’nınkinden çok başka bir ruh ikliminde gelişen, çok başka umdelere45 dayanan bir demokrasi. 



1 Bu Ülke, İletişim Yayınları, İstanbul, 1996,s,169-172.

2 İkonoloji: Mefhumları resimlerle ifade etme sanatı. Eski resim ve okonoları inceleyen bilim dalı.

3 Demogog: Laf cambazı.

4 Despotizm: İktidarın merkezi bir idari mekanizmaya hükmeden tek bir kişinin şahsında toplandığı ve feodalizmden kapitalizme geçiş sürecindeki toplumların tipik bir özelliği olan yönetim biçimi, zora ve sıkıya dayalı bir yönetim anlayışı, despotluk.

5 Voltaire: François  Marie Arouet Voltaire (1694-1778), Fransız fikir adamı ve yazarı. Daha çok mahlası Voltaire olarak tanınmıştır. Fransız ihtilali ve aydınlanma hareketine büyük katkısı olmuştur. Din ve ifade özgürlüklerinin yanı sıra, insan hakları konusundaki düşünceleri ve felsefi yazınları ile ünlenmiştir. Eserlerinde kilise dogmaları ve döneminin Fransız müesseselerini yoğun olarak hicvetmiştir. Cemil Meriç’e kulak verelim: “Voltaire bütün ihtişam ve sefaletiyle Fransız burjuvazisidir; hayasız bir tefeci, hilekar bir müteahhit, (galiba esir tüccarı da). Ama her haksızlığa düşman; her fikre hürmetkâr, hürriyetin gözünü daldan budaktan sakınmaz koruyucusu. Halkı sever fakat halka güvenmez.” 

6 Montesquieu:  Charles-Louis de Secondat Montesquieu (1689-1755), Kanunların Ruhu ve Acem Mektupları… gibi eserleriyle meşhur Fransız filozofu ve politik düşünürü. Cemil Meriç’in ifadeleriyle: “Fazla şişirilmş bir şöhret. Hammer, İbn Haldun’a İslam’ın Montesquieu’sü diyor? … İltifat değil, iftira.” (Bu Ülke s, 322).

7 Joseph de Maistre: (1753-1821), Fransız ihtilaline düşmalığı ve 18. asır düşüncesine zıtlığı ile bilinen Fransız siyaset ve bilim adamı, yazar ve filozof.

8 Étienne Vacherot: (1809-1897), Fransız felsefecisi ve yazarı.

9 Proudhon: Pierr-joseph Proudhon (1809-1865), “Tanrı kötüdür.” ve “Mülkiyet hırsızlıktır.” Sözlerini popülerleştiren,  kendi kendini yetiştirmiş bir Fransız bira yapımcısı, önceleri sosyalist, anarşist ve militan. Proudhon, siyasal anarşizmin kurucusu sayılır. Cemil Meriç diyor ki: “ Anarşizmin babası, sosyalist. Büyük bir yazar, dürüst bir seciye, bir fikir adamı. Anarşizm, Proudhon sosyalizminin amacıdır. Yani insanlık belli bir inkişaf mertebesine ulaşınca devlete ihtiyaç kalmayacaktır.” 

10 Augustin Thierry: (1795-1856), Modern tarihin anlayışının oluşmasında önemli isimlerden biri olan Fransız tarihçi. Saint-Simon’ın öğrencisi ve sekreteri.

11 Weber: Max Weber (1864-1920). Ekonomi ve Toplum, Protestan Etiği ve Kapitalim Ruhu, Genel İktisat Tarihi… gibi eserleriyle ünlü Alman düşünürü ve sosyoloğu. Weber, Emile Durkheim'la birlikte özgün bir sosyal bilim olarak modern sosyolojinin kurucusu sayılmaktadır.

12 Faraziye: Varsayım, hipotez. Deneylerle henüz yeter derecede doğrulanmamış ancak doğrulanacağı umulan teorik düşünce.

13 Julien Freund: (1921-1993) Sociologie de Max Weber, Études sur Max Weber, D’Auguste Comte à Max Weber  … gibi Max Weber üzerine çalışmalarıyla öne çikan Fransız sosyoloğu ve filozof.  

14 Le nouvel age: Yeni Çağ manasına gelen Julien Freund’un 1970 yılında yayımladığı eserinin adı. Eserin tam adı: Le Nouvel âge. Éléments pour la théorie de la démocratie et de la paix’dir.

15 Hüviyet: Kimlik.

16 Camia: Topluluk, zümre

17 Ulü-l-emr: Emir, yetki ve ferman sahibi, Padişah, kanun vâzıı, emir sahibi, hükümdar, Müslümanların her türlü meselelerini Kur’an ve sünnete dayanarak çözebilme birikimine sahip islam âlimi, müçtehit. “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e de itaat edin ve sizden olan ulu-l-emre de (itaat edin). Herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz – Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız- ( anlaşmazlığın çözümü için) Allah(ın kitabı Kur’an’a) ve Rasülüne (sünnetine) müracaat edin. Bu sizin için, netice itibariyle, daha hayırlı ve daha güzeldir. (Kur’an-ı Kerim 4/59)  

18 Techiz: Cihazlama, donatma, donatım. Lüzümlu şeyleri tamamlama.

19 Şerik: Zatında, sıfatlarında fiillerinde, yaratma ve emretme konularında Allah’a başka bir varlığı denk görme, şirk, denklik, ortaklık, Kur’an-ı Kerim’de Allah söyle buyurmaktadır: “Şüphesiz Allah şirk dışındaki bütün günahları bağışlayabilir. Fakat şirki asla bağışlamaz.”( Kur’an-ı Kerim 4/48)

20 İstibdad: Zulüm ve tahakküm. İdaresi altındakilerin istemediği şeyleri yalnız kendi keyfine göre zorla ve zulümle yaptırmaya çalışmak. Kanun ve nizamlara bağlı olmayarak, çok defa da kanun namına kanunsuzluk yaparak, keyfi hükmünü icra ettirmek.

21 Ahkâm-ı Kur’aniyye: Kur’ân- kerimi’ın hükümleri.

22 Cizye: “kaşılığını vermek” manasına gelen “ceza” kelimesinden türetilen bir işim olup, İslam tarihinde gayrımüslim tebanın erkeklerinden alınan baş vergisinin adı.

23 Civanmert:  Mert yaradılışlı, yüce gönüllü, yiğit.

24 Putperest: Puta tapan, şirk ve küfür içinde olan kimse.

25 Misak:  Ahd, Sözleşme, antlaşma, “Kâlû Bela” olarak da bilinen, âlem-i ezelde, Yüce Allah’ın kendisini rab olarak kabul etmeleri hususunda insanlardan almış olduğu söze misak denmiştir. Cenab-ı Allah ruhları yarattığı vakit onlara hitaben “elestü birabbiküm” (Ben sizin Rabbiniz değil miyim) diye sorduğu zaman ruhlar “Belâ” (evet) dediler.   

26 Cihanşümul: Evrensel.

27 Kast: Ayrıcalıklar bakımından yukarıdan aşağıya doğru kesin ölçülerle sınırlanmış bulunan, en koyu biçimiyle Eski Yunan’da ve Hindistan'da görülen toplumsal sınıfların her biri.

28 Cevdet Paşa: Ahmet Cevdet Paşa (1822-1895). Ahmet Cevdet Paşa 9. asrın en meşhur simalarından biri. Devlet adamı, tarihçi, edebiyatçı, din ve dil âlimi. Ayrıca hukukçu ve Mecelle yazarı. Cevdet Paşa devlet kademelerindeki icraatlarıyla, telif ettiği eserlerle ve hukuk sahasındaki üstün başarısıyla devrinde ve sonraki devirlerde adından en çok söz ettiren Osmanlı münevveri. 1853'te de otuz yılda ikmal edeceği 12 ciltlik meşhur eseri "Tarih-i Cevdet" in üç cildini tamamlayarak padişaha sundu. te İstanbul'da Hakkın rahmetine kavuşan Cevdet Paşa tarih, hukuk, edebiyat ve dinî ilimler sahasında kıymetli eserler telif etmiştir. Eserlerinin başlıcaları şunlardır: Kavâid-i Osmaniye, Belâgat-i Osmaniye, Kavâid-i Türkiyye, Divançe (kaside ve gazeller), Tezâkir  (tarih), Tarih-i Cevdet, Mâruzât, Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefâ... Ayrıca kendisinin başkanlığındaki ilmî bir heyetin hazırladığı ve 1868'den 1926'ya kadar 58 sene mer'iyette kalan Mecelle'yi de Cevdet Paşa'nın emek verdiği eser olarak kabul etmek lazımdır.

29 Taayyüş: Yaşama, geçinme, geçim.

30 Ağniya: Zenginler.

31 Mutekaarib:  Yakın, gittikçe birbirine yaklaşan.

32 Müteşabih: Teşabüh eden, birbirine benzeyen.

33 Tâmme: Bütün, eksiksiz, mükemmel olgun anlamında. Müsavat eşitlik denklik anlamında bir kelime. müsâvât-ı tâmme:mükemmel, kusursuz eksiklik eşitlik anlamına gelmektedir.

34 Binaenaleyh: Bundan dolayı, bundan ötürü, bunun için, bunun üzerine

35 Akvam-ı İslâmiyede: İslâm milletleri, İslâm kavimleri.

36 Commune:  (komünist ülkelerde) çalisanlar grubu, komün; komün hayatı süren grup.

37 Socualiste: Sosyalist, sosyalizm yanlısı, toplumcu.

38 Nihiliste: Nihilizm, hiçcilik, cevherî hiç bir realite olmadığını ileri süren ve her şeyi inkâr eden görüş.

39 Fürûk-ı îtizâliyye: Ayıran, ayırıcı farklar. Metne göre. müslümanları birbirinden ayıran farklar.

40 Teşriî magister: Kanun yapma gücü. Kanun yapma selâhiyeti.

41 Kazaî magister: Yargı gücü, yargılama selâhiyeti.

42 Louis Gardet: (1904-1986) L'Islam(İslam), Introduction à la théologie musulmane (İslâm Teolojisine Giriş) gibi eserleriyle bilinen  Fransız müsteşrik ve medeniyet tarihçisi.

43 La Cite Musulmane: Tam ismiyle “La Cite Musulmane Vie Sociate at Politique”( Müslüman Şehir, Sosyal ve Siyasi Hayat), Fransız müsteşrik Louis Gardet’in 1954 yılında yayımladığı eseri.

44 Nomokrasi: Kanunların saltanatı, kanunların, hakimiyeti.

45 Umde: Dayanılacak, güvenilecek yer, şey, kimse; ilke, prensip, dayanak, destek.


Yazar: Harun ŞAHİN
10-01-13
E mail:
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
CEMİL MERİÇ'TEN SEÇMELER (Demokrasi ve İslamiyet)
Online Kişi: 20
Bu Gün: 197 || Bu Ay: 6.709 || Toplam Ziyaretçi: 2.216.342 || Toplam Tıklanma: 52.126.164