ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / HUKUK HİKÂYELERİ
Okunma Sayısı: 2266
Yazar: Ahmet Selim
BİR HUKUK EDEBİYATI RESİTALİ

 

Bozbeyli'yi ve Arınç'ı dinlerken...

Bak, dedim: "Bozbeyli şimdi benim özel değerlendirmemi ifade edecek." Nereden mi biliyordum? Zihin yapısını ve seciyesini tanıyordum da ondan. 367 gibi bir toplantı yeter sayısı olmadığını, filhakika mevcut Anayasa maddesinde bir ifade pürüzü bulunduğunu; fakat Anayasa yapıcının amacını yansıtma açısından böyle bir üslup kusurunun mevcudiyetini bir "açık" gibi görüp siyasi bir amaca rapten istismar etmenin tasvip edilemeyeceğini, güzel güzel anlattı.

Ayrıca çok önemle bir hususun da altını çizdi: "Kişi kendi ihdas ettiği delile istinat edemez." Mecelle cümlesi gibi bir cümle. Şerhini de şöyle takdim etti: "Sen parlamentonun kapısından içeriye girmeyeceksin, sonra da 'toplantı yeter sayısı yok' diye itiraz edeceksin. Girsene içeriye! Parlamento cumhurbaşkanı seçecek. Niçin teşrif buyurmuyorsun? Bütün meşru yorumlar, 'kuralların ve kurumların işlerliğini önde tutma' esasına bağlı olmak durumundadır. Kuralların ve kurumların işlemesini engelleme gibi bir demokratik siyaset hakkı yoktur."

... Çok doğru söylüyor. Bir milletvekili, parlamentonun cumhurbaşkanı seçme faaliyetine, ettiği yemin gereği katılmak zorundadır. Nasıl isterse öyle oy kullanır; ama oy kullanma görevini yerine getirmekle yükümlüdür. Dilerse çekimser, boş kullanır; fakat kapı aralığından bakıp açık bulma eylemleri sergilemeye kalkmaz. Anayasa hukukunda abesle iştigal etmenin yeri hayali olarak bile yoktur. Anayasalar, cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili olarak, sadece "yeterli oy sayısı"nı belirler. Esasen toplantı yeter sayısı, katılanların çoğunluğuyla karar almanın mümkün olduğu durumlarda 50-60 gibi küçük sayılarla iş görme oldubittilerine engel olmak içindir. İlk turda 367 ile cumhurbaşkanı seçmek için toplanan bir meclisin ayrıca toplantı nisabı mı olurmuş? 367 nisabına ayrıca ona eşit yahut onun da üstünde bir toplantı yeter sayısı şartı eklemek gibi bir saçmalık hukuk mantığıyla da hukuk ciddiyeti ile de bağdaşmaz.

... O açıkoturumda, Sayın Arınç da, telefonla iştirak ederek konuştu. Öyle sanıyorum ki, çeşitli fasıllar halinde, hayatının en güzel konuşmalarından birini yaptı. Konuyu iyi araştırmış, üzerinde iyi düşünmüş, kendisine epeydir hakim olan mutedil sükunet hali içinde; hiçbir seçme, arama tereddüdü ve duraksaması göstermeksizin "kelimeleri" oturta oturta kullandı, manayı ipek gibi dokunmuş özenli cümlelere sara sara "eski muktedir hukuk hocaları" gibi adeta ders verdi. O değerlendirme manzumesi karşısında hiçbir aykırı yorum ve süslü saptırma ayakta duramaz artık.

... Anayasa yapıcı, birinci tura 367'lik toplantı nisabı koyup bunu sağlamayı bir uzlaşma tıkacı gibi kullanmak istediyse; üçüncü ve dördüncü turları niçin yazdı? Nasılsa uzlaşma daha ilk turun başında olacak ise sonraki turlara niçin ihtiyaç duyuldu? Bu bile sorulmuyor. Eskiden halk arasında "akıl'la boğaz boğaza gelmek" diye bir tabir vardı. İşte tam o durum!

Anayasaların çok hacimli olmaması söylenmiştir hep. Doğrudur. Anayasada ana hatların temel ölçülerinin yer alması; diğer düzenlemelerin kanunla yapılması, hukukun da aklın da gereğidir. Her şeyi anayasaya koyarsan, değiştirme geliştirme imkanları dondurulmuş olur; anayasaya uygunluk denetiminin alanı da müphem tasarruf alanlarına kayacak kadar genişler. Üstelik bunun demokratik bir koruma faydası da doğmaz. (Weimar anayasasını hatırlayın.)

Aslında her şeyi kanun konusu haline getirme bahsinde de ifratlarımız vardır. Bizdeki mevzuat yığınına hiçbir ülkede rastlanmaz. Lakin bizim "açık arama" illetimiz var ya; katmerli düzenleme haşviyatını işte o teşvik ediyor. Geçmişte şöyle bir espri yapılırdı: "450 kişi kanun yapıyor, 45 milyon kişi açık arıyor. Nasıl baş edeceksin?" Böyle bir huyumuz; eğitim derecemiz ve mesleğimiz ne olursa olsun, maalesef var. Kapıcımızda da profesörlerimizde de var.

Halbuki verimli yol, "açık arama" değil "açık olma" yoludur. Sayın Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmasını niçin istemiyorsan, sebeplerini açıkça söyleyip tartışmaya aç; kurallarla, kurumlarla oynama. Gerçek niyetinin gerekçesini söyle ki, fikrî tartışmalarımızın da gerçekliği olsun. Aydın olmanın asgari yeterlik şartı da budur.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.


Yazar: Ahmet Selim
16-01-10
E mail: a.selim@zaman.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
BİR HUKUK EDEBİYATI RESİTALİ
Online Kişi: 23
Bu Gün: 506 || Bu Ay: 5.896 || Toplam Ziyaretçi: 2.214.681 || Toplam Tıklanma: 52.113.358