AYŞE KULİN'İN YIKTIĞI PERDE

ÂYET-İ KERÎME

Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.

Bakara, 120.

HADÎS-İ ŞERİF

Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.

Müslim, Rikak, 99.

SÖZÜN ÖZÜ

Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.

İsmet Özel

Kategori : EDEBİYAT / TENKİD

Okunma Sayısı: 2739

Yazar: Gültekir Avcı

AYŞE KULİN'İN YIKTIĞI PERDE

"İslam'da değişiklik yapılması zorunlu, mevcut yaklaşımlarla İslam devam edemez. Kendini tamamen terör örgütü görüntüsüne sokuyor" diyor.
"Kur'an'ı yeniden yorumlamak lazım" diyor.

Ve aynen Kenan Evren'in İslam hakkındaki her hezeyanının öncesinde babasının hoca olduğunu hatırlatması gibi, Ayşe Kulin de dindar bir aileden geldiğini söylemeyi ihmal etmiyor.
Bunları okuyunca Ayşe Kulin ve eserleri canlandı gözümde.
Hatırlıyorum da...

Ayşe Kulin, Buket Uzuner, Latife Tekin ve Pınar Kür...
Üslup bahsinde hiçbirisi bir İhsan Oktay Anar etmez.
Uyuşturucu operasyonunda 20 şüphelinin ifadesini alırken aralarda bu yazarlara ait romanları okurdum.

Evet sofistike ifade aralarında bile.
İstihza veya tahfif için değil sübjektif bir teşhis için söylüyorum.

Edebi değeri olmayan kitaplar

Lakin bir Alev Alatlı'yı veya Ayn Rand'ı soruşturma boşluklarında okuyamazdım.

Keza Emily Bronte'u, Ingeborg'u, George Eliot'ı (Marian Evans), Jane Austen'i veya Virginia'yı (Woolf)...

Sevdalinka, Adı Aylin, Füreya ve Nefes Nefese'yi okumuştum.
Anlatımda yer yer kopukluklar görülebilse de üslubun akıcı olduğu vaka.
Popüler değeri yüksek lakin edebi değeri olmayan kitaplardı.

Çok kazanan veya çok satan olmak asla üslubun ve edebi değerin göstergesi ve mihenk taşı olmadı.
Olmayacaktır da.

Edebi değeri yüksek romanlarda sonunu merak etmeye hacet yoktur.
Üslubun kalitesi ve özgünlüğü, ifadenin güçlü surları, çağ ve düşüncenin sarp kayalıklarında gözlerinizin temas ettiği her satır azami dikkat ister.

Kuşkusuz bu dikkate de layıktır.
Beyaz Türkler, bu ülkenin yıllarca egemen eko-sosyal dinamolarıydı.
Lakin her daim azınlıktılar ve azınlık olarak da kalacaklar.

İşte Kulin, "Beyaz Türkler"in iç dünyasındaki tüm dalgalanışları sade ve gerçekçi şekilde anlatan bir yazar.

Fildişi kulesi bu kültürün yamaçlarından bakar sokaklara.
Cnbc'de "Şapka Devrimi"nin ülkede kabul görmediğini ancak 1988'lerde öğrendiğini açıklayarak şaşırtan bir yazar.

Yani 47 yaşına kadar şapkanın bu ülke insanınca benimsendiğini düşünüyor Kulin.
Zira kendisi şapka takan, başı açık insanların arasında büyümüş.

Cumhuriyet penceresine sıkışmak

İncelediğim kadarıyla "Veda" adlı kitabında Cumhuriyet ve Osmanlı arasında sıkışmış neslin duygularını işliyor Kulin.

Lakin basına intikal eden İslam hakkındaki son sözleri, kendisinin feci şekilde Cumhuriyet penceresine sıkışmış olduğunu gösteriyor.

Ah hanımefendi!

Keşke size kazandıran ve çok okunan biyografik romanlarınıza devam edip çevrenizi ve tanıdıklarınızı akıcı bir şekilde anlatmaya devam etseydiniz.

Devam etseydiniz de bilmediğiniz bir sahada ahkâm kesip çam devirmeseydiniz.
İnanan kitleler sizi devirdiğiniz bu büyük çamın yanındaki pozunuzla hatırlamasalardı keşke.

İslam'la ya da peygamberiyle dalga geçen bir kitap veya karikatür söz konusu olunca çok fazla tepki gösteriliyormuş.

İslam, prensipleri itibariyle terör ve cinayet ruhuyla asla bağdaşmaz.
Kuşkusuz tepkide aşırı gidenler vardır.

İslam'ı ne idüğü belirsiz 3-5 kan döken mi temsil ediyor?
Yoksa haklı tepkilerini demokratik formlarda gösteren veya kalben buğzeden yüz milyonlar mı?
Bunlar bir yana...

O tepki gösterenler, görüşlerini halka kabul ettirmek için sıra sıra darağaçları ve istiklal mahkemeleri de kurmadılar sanırım.

Bir şapka için 57 can almadılar galiba.
Sizi eleştirmekte belki de haksızımdır kim bilir...

Dinin ataerkil imajını erkek yorumlarına bağlayan başörtülü bir köşe yazarı "Kur'an'dan kadınlara veya erkeklere torpil geçmeyen bir yorum çıkarmalı" diyebiliyorken...