ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ŞUUR YAZILARI
Okunma Sayısı: 3171
Yazar: Mehmet Lütfi Arslan
EY TÜRK GENÇLİĞİ, BİRAZ DA DERTLEN!

EY TÜRK GENÇLİĞİ, BİRAZ DA DERTLEN!Ey Memleket Gençliği!

Zihnini ve kalbini korumaktan daha büyük bir vazife yoktur. Bu vazifeyi hakkıyla yerine getirirsen sadece kendini değil vatanını, milletini hatta dünyayı bile kurtarabileceğini umabiliriz. Bil ki kimseye kimseyi kurtarma yetkisi verilmemiştir, ama kendini kurtaran başkalarını kurtarabilecek bir kıvama ermiştir. Öylesini alır, baş köşeye oturtur, zamanın ve mekanın talihini eline, diline, gözüne ve kalbine bağlarlar.

Zihnini ve kalbini korumanın yolu okuduğun, işittiğin ve izlediğine dikkat etmekten geçer. Güzel insanlar güzel işitir, güzel okur, güzel söyler ve güzel yazarlar, çünkü herkes kendindekini satar. Sakın kötüye, güzelin arkasına saklanmış çirkine ve balla sunulan zehire talip olma. Ne istediğin kimliğindir ve istediğin de bu dünyada değildir.

Bil ki herkes söylediği, gösterdiği ve yazdığı ile senin zihnini ve kalbini kendisinin kılmak istiyor. Herkes seni kendisi ya da kendisinin sesi yapmak istiyor. İlla birisi olacaksan Hakk’ın bendesi ol. Muhakkak birisi ile olacaksan dikkat et o birisi senin iki dünyada da mutluluğunu istesin.

Ey Vatan Evladı!

Eğer zihnini ve kalbini layıkıyla korursan, şu topraklarda doğmuş olmanın ne anlama geldiğini de anlarsın. Buralar hesabı olan topraklardır. Bu topraklarda serkeş, hevai ve aylak olunmaz. Çünkü buralara bedel ödenmiştir. O bedeli ödeyenler yani dedelerin, kendilerini düşünmedikleri için adlarını tarihe yazdırdılar. Onlar, sen şu cennet vatanda, ezan sesleri altında, mazlumun yardımına koşacak bir güç ve dirayette olasın diye canlarını verdiler. Eğer bugün sen bunu fark etmezsen bil ki bunun fena halde farkında olanlar var. Onlar dişlerini gıcırdatarak, kinini taze tutuyor ve sürekli hesap yapıyorlar. Yüzlerindeki sırıtışla sana hoş gözükmeye çalışmalarına aldanma, bir an tökezlesen sırtına üşüşecekler. Çok fantastik konuştuğumu düşünüyorsan bil ki Endülüs’te hesap tam 700 sene sonra tekrar görüldü. İstanbul ne kadar zamandır, bizim sen hesap et! Birilerinin bu topraklar üzerinde hesabı tekrar görme derdinde olduğunu artık fark et! Hesap mı ödeyeceksin, hesap mı ödeteceksin, bunu tez elden hesap et, diğer türlü çabucak hesabının görüleceğini unutma!

Ey Milletin İstikbali!

Kendinin, vatanının ve milletinin derdi o kadar mübarektir ki bu derde azıcık layık olabilirsen bütün kürenin sorumluluğunun şu naçiz omuzlarına yükleneceğini bekleyebiliriz. Zira dünya sahipsiz kalmış, kendisine sahip çıkacak bir er bekliyor. Her köşeden iniltiler yükseliyorsa, bir şafak vaktinin doğumu yaklaşmış demektir. O halde gecelerin karanlığında üzerine düşeni yap ki şafak gözünü açtığında başkasını değil bütün heybetiyle seni görsün. Görsün ve sana râm olsun. Gönlünün ve kalbinin istikametinde akmaya başlasın, ortalık şenlensin, herkes bilsin ve anlasın ki biz dünyaya sahip çıktık, burasını vatan-ı aslimizin hasretiyle imar ve inşaetmek için kollarımızı sıvadık.

Ey Bahtımızın Göz Bebeği!

Afganistan, Irak, Libya denilince ne üşüşüyor zihnine? Niye yüreğin burkuluyor, hiç düşündün mü? Ne bağın var bu topraklarla ki oralara inen bombalar senin gönlünde patlıyor? Çünkü oraların kalbi senin sadrında atar. O topraklara gönül nazarını çevirip bakan dedelerinin yanaklarını, gözlerini, ellerini ve kınalı saçlarını görür.  Orasının mazlum ve mağduru gözlerini göklere dikip “Ye veyleta…” diye ah ettiğinde şunu bil ki o senin sen olman için dua etmektedir. Çünkü o bilir ki bizi bizden, bizi “Allah” dendiğinde gözü yaşaran, kalbi yumuşayandan başka kurtaracak yoktur.

Sen ne zaman kendi farkına varacaksın? Ellerini başına alıp da kim olduğunu ne zaman idrak edeceksin? Geçirdiğin her boş vaktin, girdiğin her günahın, yaptığın her faydasız işin, düştüğün her gaflet çukurunun oralara düşen bombalar kadar acıtıcı ve yıkıcı olduğunu ne zaman anlayacaksın?

Sen stadyumda saatleri harcarsın, bu sadece gönlüne değil, Libya’ya da bomba olur düşer.

Sen karışık kafelerde vakit öldürürsün, bu sadece vaktinin değil, Irak’taki pazar yerinin katliamı olur.

Sen zevkin, keyfin ve eğlencenin kaçamağında harcanırsın, bu sadece ruhunun katli olmaz, Afganistan’da zevk için öldürülen Afganlı olur.

Sen umursamaz, aldırmaz, dertlenmezsin; bu, sadece dedene, toprağına ve özüne ihanet olmaz, Bahreyn’de kardeşin kardeşe sıktığı kurşun olur.

Sen sanal dünyalarda iç gıcıklayan işler yaparsın, arzda deprem olur.

Sen nazarının ve ruhunun iffetine kastedersin, denizde tsunami olur.

Sen bir günah işlersin, dünyaya ateş, kan ve bela bürür.

Ey Gözümüzün Nuru!

Sen mühimsin. Kendini fark et. Kıymetini anla. Kendini ucuza satma. Sana verilecek en büyük paha, dünya ve içindekilerdir; bu bile ucuzdur, buna bile razı olma. Sen sonsuzluğa layıksın. Sonsuzluğu iste. Ona layık işler yap, ona layık ol. Şunu bil ki kendine kıymet vermeyene kimse kıymet vermez.

Sabırsız olmaz, sebatsız olmaz, dertsiz olmaz. Uykundan fedakarlık yap, zevkinden feragat et ve kendin olmak için gayret libasını giyin. Azimle, şevkle, aşkla, seni Yaratan’a verdiğin sözünün ve O’ndan başkasına yar olmayacak özünün hakkını ver!

Senin basit, sıradan ve sığ olmaya hakkın yok.

Sen, "böyle gelmiş böyle gider" diyemez, her an değişen güç denklemlerinde etkisiz eleman olmayı sindiremezsin.

Ey Türk Gençliği!

Bugüne kadar çok oynadın, çok eğlendin, artık zamanı geldi, biraz da dertlen!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mehmet Lütfi Arslan
25-05-14
E mail: gencdergisi.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
EY TÜRK GENÇLİĞİ, BİRAZ DA DERTLEN!
Online Kişi: 16
Bu Gün: 215 || Bu Ay: 8.751 || Toplam Ziyaretçi: 2.219.943 || Toplam Tıklanma: 52.157.267