ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / RAMAZAN- ORUÇ- İNSAN
Okunma Sayısı: 2240
Yazar: Ali TEKELİOĞLU
ORUÇ, TERK ETMEKTİR

ORUÇ, TERK ETMEKTİROruç kelimesinin Kur’an-ı Kerim’deki karşılığı “savm” kelimesidir.

Savm, ibadet niyetiyle imsaktan güneş batıncaya kadar yemek, içmek ve cinsi münasebeti terk etmek demektir.

Oruç, nefsin isteklerini terk etmektir.

Oruç, belli bir vakit süresince dünyalıkları terk etmektir.

Oruç, paylaşmaktır. Paylaşmak da terk etmektir.

Zekat, malının kırkta birini terk etmek değil mi?

Sadaka, bir fakire karşılıksız olarak terk edilen şey değil mi?

Oruç, sadece aç kalmak değil, açları doyurmaktır.

Şimdi okuyun bakalım taksicinin hikayesini:

İran-Irak savaşında kaybettiği kocasının biriktirmiş olduğu imkanları da çoktan tüketmiş, bir gün aç, bir gün tok yaşar hale gelmişlerdi.
Kendi neyse de üç tane yavru yokluk bilmiyor, acıkınca feryadı basıyorlardı.
Kerkük'ün sokaklarında ise sefalet kol geziyordu. Kim kime yardım edecek, destek olacaktı?.. İşsizlik yaygındı. 
Bir yanı yıkılmaya yüz tutmuş evceğizinin camından yola doğru ümitsizce bakarken bir taksinin durduğunu, içinden bir yolcunun da indiğini görmüştü. Demek ki taksi şoföründe az çok para olacaktı.
Çünkü müşteri indirmişti. Bütün cesaretini ve ümidini toplayarak evden çıkıp yola koştu. Yaklaşıp direksiyon başında arabasını hareket ettirmek üzere olan şoföre seslendi:
-Sakın beni dilenci falan zannetmeyin. Üç çocuğumla üç gündür aç beklemekteyim. Bu gidişle namusumun lekelenmesinden korkmaya başladım. Allah rızası için yardımda bulunun. Ben açlıktan ölmeye razıyım. Fakat çocuklarımın çığlıklarına tahammül edemiyorum!..
Beklenmedik bir anda gelen bu Allah rızası için yardım talebi zaten kıt-kanaat geçinen şoförü şaşırtmıştı.. Düşünmeye başladı.
Cebinde bir miktar parası vardı var olmasına. Ancak bu parayı aylardır biriktiriyordu. Çünkü taksinin dört lastiği de kabaklaşmıştı. Onları değiştirmek için çırpınıyordu. Zaten akşamları eve gelince hanım da ikaz etmekten geri kalmıyordu:
Ne zaman değiştireceksin bu lastikleri? Birazcık geç kalsan aklıma kötü şeyler geliyor. 'Acaba bir kaza mı yaptı kabak lastiklerle?'diye korku içinde bekliyorum.
O an için nefsi ve şeytanı birlik olup vesvese vermeye başladılar:
Sen zaten zor geçinen kimsesin. Yardım edecek durumda değilsin. Bas gaza, git yoluna!
Fakat imanı ve vicdanı da sesleniyorlardı:
Para dediğin şey böyle gün için lazım olur. Belli olmaz Allah'ın rızasının nerede olduğu. Biriktirdiğin parayı bu muhtaç hanıma vermelisin. Tam yeridir. Çocukları var! Namusu var!
Nihayet nefsini ve şeytanını yenmiş, cebindeki lastik parasını tümüyle uzatarak:
'Al bacım, sen namusunla yaşa. Bu para bir müddet idare eder.
Sonrasına da Allah başka sebepler halk eder!' demiş, minnet etmemek için de hemen gaza basıp oradan uzaklaşırken kadının:
-Sen benim ihtiyacımı karşıladın, Allah da senin ihtayacını karşılasın! duasını duymuş, gün boyunca kulaklarında çınlayan bu duaya hep (âmin) deyip durmuştu.
Akşam eve gelince beklediği soruya yine muhatap oldu.
-Hâlâ değiştirmemişsin lastiklerini...
"Bir lastikçiyle anlaştım. Yeni lastikler gelince hemen değiştirecek..." diyerek geçiştirdi.
Bu geçiştirme işi birkaç gün devam etti. Bir akşam yine eve gelirken iyice sıkılmış, 'bu defa ne diyeceğim?' diye düşünürken beklenmedik bir durumla karşılaşmıştı. Hanım kendisine adres yazılı bir kağıt uzatmış, sonra da şöyle demişti:
Bugün lastikçi geldi, şu adresi verdi. "Yarın bana gelsin lastiklerini değiştireceğim" deyip gitti. Al bu adresi, dedi.
Belli etmemişse de bunun izahını yapamamıştı. Çünkü böyle bir lastikçi ile konuşmamıştı. Merakla sabahı bekledi. İlk işi kâğıttaki adrese gitmek oldu. Garipliğe bakın ki tamirciyi hiç görmemiş, buraya hiç gelmemişti. Elindeki kâğıdı uzatınca bir şaşkınlık iki tarafta da yaşandı. Adam:
"Sen o musun?" deyip boynuna sarıldı, başladı hıçkıra hıçkıra ağlamaya. Sonra da şöyle devam etti:
Tam üç gündür Resulüllah Aleyhisselam rüyama giriyor ve bana, 'Şu adresteki şoförün lastiklerini değiştir, ücret olarak da benim şefaatime nail ol.' buyuruyor. Allah için söyle. Sen ne türlü bir iyilik ettin, nasıl bir hayır dua aldın ki Resulüllah Aleyhisselam üç gündür beni ikaz ediyor, senin lastiğini değiştirmem için beni vazifelendiriyor?
Evet, zekatımızı hesaplayalım ve hemen gideceği yere terk edelim. Sadaka-i fıtrlarımızı(fitre) da bayrama beklemeden hemen verelim. En az 10 liradan hesaplıyoruz. Dört kişilik bir aile iseniz 40 lira vereceksiniz demektir.

Hastalık ve yaşlılık gibi sebeplerle oruç tutamadıysanız, imkanınız varsa otuz gün için 300 lira veriniz. Öyle veriniz ki Allah ve Rasülüllah efendimiz memnun olsun.

Selam ve dua ile.

Yazar: Ali TEKELİOĞLU
29-06-14
E mail: ateko09@hotmail.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ORUÇ, TERK ETMEKTİR
Online Kişi: 21
Bu Gün: 381 || Bu Ay: 9.637 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.602 || Toplam Tıklanma: 52.168.477