ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TÂRİH / DÜNDEN BUGÜNE
Okunma Sayısı: 1913
Yazar: D. Mehmet Doğan
'AKSARAY' DA NEREDEN ÇIKTI?

'AKSARAY' DA NEREDEN ÇIKTI?Ankara’da yeni bir “devlet” binası yapılıyor. Daha inşaat başlangıç halindeyken, ABD’nin başkanlık binası “Beyaz saray”ın örnek alındığı iddiaları ortalığa yayıldı. Şekil olarak böyle bir benzerlik olmadığı şimdi kolaylıkla görülebiliyor.

Bir cumhurbaşkanlığı veya başbakanlık yapısına geçmiş yıllarda olduğu gibi yine “köşk” mü diyelim?

Yeni binaya “saray” demekde beis yok! Nitekim, Başbakan Ahmet Davudoğlu “Aksaray” ismini telaffuz etti. Tabii Aksaray denilince yine çoğu kimse ABD’nin “Beyazsaray”ını hatırladı.

Araştırmaya fırsatım olmadı, fakat tarihimizde birçok “Aksaray” olduğunu tahmin ediyorum. Orta Anadolu’daki ünlü şehrimiz Aksaray’ın adının 2. Kılıçarslan’ın yaptırdığı saraydan kaynaklandığını Evliya Çelebi yazıyor.

Bir saray kullanılan malzemenin renginden ötürü bu isimle anılabileceği gibi, bulunduğu yönden ötürü de böyle adlandırılabilir. Batı yönünde olan yapılara “ak” ismi veriliyor, örneği Ankara’nın batısında olan Akköprü’dür.

Aksaraylardan en meşhuru diyebiliriz ki, Timurlenk’e ait olanıdır. Anadolu halkı Timur’u pek müsbet hatırlamaz. O Türkistan coğrafyasında büyük bir kahraman olarak tanınır. Timurlenk aynı zamanda büyük bir imarcıdır. Onun döneminde bilhassa başkent Semerkand’da çok muhteşem binalar yapılmıştır.

Timur bu eserleri yaptırmakla kalmamış, bazılarının yapımına müdahale etmiş, daha muhteşem görünmesi için büyütülmesi yönünde talimatlar vermiş, yetersiz bulduklarını yıktırıp yeniden yaptırmıştır. İşte “timurlu mimarisi” diye bir olgu varsa, bunun başlangıçta belli ölçüde Timur’un müdahaleleriyle şekillendiğini kabul etmemiz gerekiyor. Keş’de doğmuş olan Timur, bir rivayete göre, burayı başşehri yapmak istemiştir. Şehr-i Sebz, Yeşil Şehir denilen bu şehirde saraylar, camiler, türbeler yaptırmıştır. İspanyol elçisi Klaviyo, Semerkand’dan önce Keş’e gelir. Burada ağırlanır. Timur’un buradaki “Aksaray”ını şöyle anlatır:

“Ertesi gün cuma idi. Bizi inşa edilmekte olan yeni bir saraya götürdüler. Yirmi seneden beri bu sarayın inşasına çalışılmaktadır. Pek muazzam bir bina olan bu sarayın kapısı çok büyüktür. Kapıdan girer girmez iki tarafta mavi çinilerle tezyin olunmuş kemerlerle karşılaşıyorsunuz. Bu kemerlerin her birinden kapısız bir odaya varıyorsunuz. Zemin hep mavi çinilerle döşenmiştir. Bu odalar Timur’u görmek isteyenlerin bekleme yerleridir. Galerinin nihayetinde bir methal daha vardır. Methalin gerisinde dört tarafı muhteşem kemerlerle çevrilmiş büyük bir sahanlık bulunuyor. Zemini mermerle döşenmiş ve ortaya bir fıskiye yapılmıştır.”

Burası Timur’un gücünün, iktidarının, ihtişamının tezahür ettiği bir yapıdır. Büyük nisbetler, taç kapılar, yüksek kemerler, muhteşem süslemeler, geniş odalar... Nihayet, asıl mekâna, huzura geldiğinizi sanıyorsunuz. Bir de bakıyorsunuz ki, girişte bile değilsiniz!

“Üç yüz adım genişliğinde olan sahanlığı geçtikten sonra, yine büyük bir kapıdan asıl saraya giriliyor.”

Semerkand’ı Semerkand yapan Timurlenk’in, “bizim kudretimizden, iktidarımızdan şüphe edenler, inşa ettirdiğimiz eserlere baksınlar” dediği rivayet edilir. Elbette iktidarla yapı arasında bir bağlantı vardır. Bunu mimarlık tarihi de doğrular. Fakat burada mimarî, maksadını ve kudretini aşan bir rol oynamaya zorlanmaktadır.

Tabiî ki, Ankara’da yapılan Aksaray Timur’un Aksaray’ından bir hayli farklı. Hem mimarimizin geleneğinden kaynaklanan bir biçimi var, hem de modern bir yapı. Bu biçim, esasen, 20. yüzyılda “millî mimari” akımı olarak nitelenen tarzın yeni ve daha sade bir yorumu.

1925’te yapılan 1930’da modern bir hava vermek için değişikliklere maruz bırakılan Başbakanlık binası, yani eski Sayıştay binası; yine 1925 yapımı eski Maliye Bakanlığı binası farklı üsluplarına rağmen, yeni sarayla benzerlikleri kolaylıkla fark edilebilecek yapılardır.

Diyebiliriz ki, bu yapılara Ankara’da ilk örnek ilk Meclis binasıdır. Eğer mimaride simetriden vazgeçemiyorsanız, yapacak çok fazla şeyiniz yoktur. Merkez ve yanların tanziminde ister istemez benzerlikler olacaktır. Nitekim, daha sonra yapılan birçok bina böyledir. Son Başbakanlık/Başkanlık binası da bu tarzdadır.

Türkiye’de yanlış olan şudur: Devlet kurumları binalarını çabuk eskitiyor ve terk ediyor. Mesela, uzun süre Maliye Bakanlığı olarak kullanılan yapı, Menderes’in de görev yaptığı başbakanlık binası idi. Maliye Bakanlığı boşalttıktan sonra uzun zaman boş kaldı. Ankara’da yeni kurulan Sosyal Bilimler Üniversitesi’ne tahsis edilmesi ile yeniden hayata döndü. Her halde köklü bir onarımdan geçirilmesi de gerekiyor. Devleti, hizmeti, otoriteyi… yapıda, binada aramak doğru değil elbette. Fakat zamanın ruhuna uygun yapılara da ihtiyaç hissedilmesi kaçınılmaz.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: D. Mehmet Doğan
11-09-14
E mail: habervaktim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
'AKSARAY' DA NEREDEN ÇIKTI?
Online Kişi: 24
Bu Gün: 127 || Bu Ay: 5.517 || Toplam Ziyaretçi: 2.214.024 || Toplam Tıklanma: 52.106.620