Kategori : / KADIN VE ÂİLE | Okunma Sayısı: 2022 |
HEM Kemalist laik çağdaş feministleri, hem de İslamcı feministleri doğrusu çok ayıplıyor ve kınıyorum.
Feminizm edebiyatı yaparken mangalda kül bırakmıyorlar ama çok çirkin bir realiteye göz yumuyor, ses çıkartmıyorlar.
Meseleyi açayım:
Türkiye Cumhuriyeti, “KADINLARA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞIN ÖNLENMESİ ULUSLARARASI SÖZLEŞMESİ” başlıklı metne imza koymuş, onu uygulayacağına dair taahhütte bulunmuştur.
Bu Sözleşme’nin 6’ncı maddesi şöyledir:
“TARAF DEVLETLER, KADIN TİCARETİ VE FAHİŞELİĞİN İSTİSMARININ HER ŞEKLİYLE ÖNLENMESİ İÇİN, YASAMA DAHİL, GEREKLİ BÜTÜN ÖNLEMLERİ ALACAKLARDIR.”
Aradan otuz yıl geçmiş ve şu manzaraya bakınız: İstanbul başta olmak üzere sevgili vatanımızın nice yerinde, resmî ve yasal seks köleliği yaptırılıyor.
Buralarda çalışan seks kölelerine TC başlıklı resmî “vesikalar” veriliyor.
Seks köleliğinden KDV ve gelir vergisi alınıyor.
Bu vergi gelirleri devlet bütçesine konuyor.
Ve ve ve!.. Kadın hakları diye yırtınan, çırpınan laik veya İslamcı feministler bu köleliğe, bu rezalete ses çıkartmıyor.
Olacak şey midir bu?
Devletimize gelince: İmza koymuş olduğu uluslararası sözleşmenin yukarıda zikr edilen 6’ncı maddesine niçin uymuyor, niçin gerekli önlemleri almıyor?
Bir kadının hem feminist olması, hem de yasal, resmî, KDV’li, serbest seks shop köleliğine karşı çıkmaması mümkün müdür?
Laik ve Kemalist feministleri bir kere kınıyorsam, İslamcıları bin kere kınıyorum.
İslamcı feministler, yasal ve resmî seks shop köleliğine mutlaka karşı çıkmalıdır. Bu konuda susamazlar, görmezlikten gelemezler, susmaya görmemeye hakları yoktur.
Yazar: M. Şevket Eygi |
10-03-16 |
||
E mail: gazetevahdet.com | Tweet | ||