ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 1957
Yazar: Hilmi Demir
İMÂM-I ÂZAM'A GÖRE KİM MÜSLÜMAN, KİM KÂFİRDİR?

GÜNÜMÜZ SELEFÎLERİ İMÂM-I ÂZAM'I NİÇİN REHBER ALMAZ-2Bir önceki dersimizde Ebu Hanife'nin hukukçuluğu üzerinde durarak İslam medeniyetinin kuruluşundaki rolünü anlatmıştık. Bugünkü dersimizde ise "Kim Müslümandır? Kim Tekfir edilir?" sorusuna cevap arayacağız.

1- Bir Hukukçu olarak bilinen Ebu Hanife aynı zamanda Ehli Sünnet olarak tanınan inanç sisteminin de kurucu öznesidir.

2- Burada “Ehli Sünnet”i de doğru anlamak lazım. Zira Türkiye’de çok fazla istismar edildi. Sünnet Hadis anlamında değildir. Sünnet yol demektir.

3- Ehli Sünnet özellikle Hz. Peygamber ve Ashabının din adına takip ettikleri yolu ve inanç esaslarını ifade eder.

4- Fakat ilk asırdan itibaren bu ilkelerde bir uzlaşı sağlanmamıştır. İslam toplumu büyüdükçe merkezi kimin tutacağı kavgası başlamıştır.

5- Bu kavganın merkezinde ise "Kim Müslüman?" sorusu vardır. Aslında bu soruyu modern dönemde devletin sahibi kimdir, sorusuna benzetebiliriz.

6- İslam’ın ilk asrında Hz. Ali ve Hz. Osman dönemindeki iktidar mücadelesi Haricileri çıkarmış ve onlar ilk defa tekfire başlamışlardı.

7- Tekfir bireyi toplumdan dışlama, öteki ilan etme, haklarını elinden alma ve öldürmeye kadar giden bir süreci tetikler.

8- Hariciler büyük günah nedeniyle bireyin İslam’dan çıkacağını kanı, malı ve ırzının helal olduğunu söylediler.

9- Büyük günah; hırsızlık, zina, içki, yalan, ana-baba hakkı bilmemek, faiz dedikodu gibi günahlardır. Haricilere kalsa bugün Müslüman kalmaz.

10- Ebu Hanife'nin karşılaştığı bir diğer sorun İslam’a yeni giren Türk, Fars ve diğer milletlerin statüsüyle ilgiliydi.

11- Emeviler döneminde İslam’a yeni girenler ikinci sınıf kabul ediliyor gayri Müslimlerden alınan cizye alınmaya devam ediliyordu.

12- İslam’a yeni girenlerin Müslümanlığının kabulü için şartlar öne sürülüyor, vergi gelirleri düşmesin diye cizye alınıyordu.

13- İslam toplumu hızla büyüyor ama büyüdükçe çözülmesi gereken yeni sorunlar çıkıyordu. Bu soruların cevabı bulunmalı ve rıza sağlanmalıydı.

14- Hegemonik güçler kaba güçle değil rızaya dayalı yumuşak güçle büyük topraklarda egemenlik kurabilirler. Silah feth eder, rıza yönetir.

15- Ancak bazı âlimler Ebu Hanife gibilerin bu meselelerle ilgilenmesine itiraz ettiler. Onlara göre bu konularda konuşmak caiz değildi.

16- Ehl-i Eser (Lafızcılar), Ehli Hadis (Arşivciler) denilen Arap olan âlimler statükonun devamını ve inanç alanında yorum yapmamayı savundu.

17- Ebu Hanife bunların durumunu “nehre düşüp çıkış arayan ve çırpınan adama aman sakın çıkış arama olduğun yerde dur” diyenlere benzetir.

18- Ebu Hanife bunlara bireylerin nasıl ibadet ettikleri kadar neye niçin, neden ve nasıl inandıklarını da bilmeleri gerektiğini söyledi. (Muhteşem!!! A.Ç.)

19- Ebu Hanife’ye göre bunu araştırmak orucu abdesti ne bozar sorusundan daha önemlidir ve bu nedenle dinin en büyük sorumluluğu da budur.

20- El Âlim ve’l Müteallim adlı eserinin girişi bu konuda tefekkür eden ve düşünen, araştıran talebenin övülmesiyle başlar.

21- Ebu Hanife’ye göre adaleti bildiğimiz ve savunduğumuz kadar zulmün ne olduğunu da bilmemiz gerekir. (Rahmet sana büyük âlim!!! A.Ç.)

22- "Adaletin ne olduğunu bilirim ama zulmün ne olduğunu bilemem" diyen kimseden daha tehlikeli daha şerli kimse yoktur, der.

23- Bu yüzden İnanan kimse de neye neden inandığını ve neyi neden inkâr ettiğini bilmek zorundadır. Üstad birilerine cevap verir ama kime?

24- Yorumu-tevili inkâr eden Ehl-i Hadise elbette. Merkeze ve toplumun omurgasına kimin fikirleri gelecek? İşte mücadele buydu aslında.

25- Ehl-i hadis ticaret yaparken aklını kullanan Müslüman’ın inanmaları gereken konuda akıl yürütmemelerini savunur.

26- Ehl-i Hadise göre iman nedir, Müslüman kimdir soruları yorum kabul etmez bize bu konuda gelen neyse ona iman etmek ve susmak gerekir.

27- Bu yüzden Selefiler zihniyet olarak Ehl-i Hadisin yolunu tercih ederler. Pratik ama teorik olmayan bir inanç kolay yönlendirilir.

28- Bu yüzden Hanefilik İslam dünyasında yayılırken onun altında felsefe, kelam, tasavvuf kendine yer bulabilmiştir.

29- Selefilerin ise kelam, felsefe ve tasavvufa karşı gelmeleri ve bu ilimlerle uğraşmayı dahi haram saymalarını dahi iyi anlayabilirsiniz.

30- Ebu Hanife’den inanç alanına ilişkin beş tane küçük risale bize kadar ulaşmıştır. İmam’ı Azam’ın Beş Eseri adı altında bulabilirsiniz.

31- Bu eserlerde Ebu Hanife öncelikle "Müslüman kimdir?" sorusuna cevap arar? Bu sorunun cevabı bizim İslam toplumuna aidiyetimizi belirler.

32- Çünkü birileri Allah’ın tüm emirlerini yapmadıkça inananı Müslüman kabul etmemekte ve onları İslam toplumunun bir üyesi saymamaktadır.

33- Ebu Hanife’ye göre eğer Allah’ın bütün emir ve yasaklarına riayet etmek din olsaydı, bunların birini terk eden kâfir olurdu.

34- Oysa Kur’an Kerim bazı günahları işlediğimiz halde bize "İman edenler" diye seslenir. Allah (cc) kullarından günah işleyenleri din dışına atmamıştır.

35- Borçlu kimse önce borcunu kabul eder sonra öder, borcunu kabul edip ödeyemeyen kimse borcunu inkârla suçlanabilir mi?

36- Bu yüzden bir kimse Allah'ı ve indirdiği vahyiyle kendisine ulaşanı kesin bir bilgi ile kabul eder ve bunu ikrar ederse Mümindir.

37- Allah’ı ve Allah katından gelenleri tasdik eden kimse bunlarda yer alan emir ve nehiylerin bir kısmını yapmamakla dinden çıkmaz.

38- Bu kimse olsa olsa günahkârdır ama asla kâfir sayılmaz, İslam toplumunun dışında kabul edilemez.

39- Toplumun dirliği, birliği ve büyük bir toplum olmanın yolu onun değerlerine sıkı sıkıya bağlı olmaktan geçer.

40- Biz bu değerleri bazen hayata geçirmesek dahi toplumun bir bireyi olduğumuzu hissedersek ona daha çok sadık oluruz.

41- Anne-babamız hata yaptık diye bizi evlatlıktan reddetse mi iyi, yoksa hatamızda bile bizim yanımızda olsa ve bizi bağrına bassa mı iyi.

42-Hatalarımızın bağışlanır olmasını bilmek, hatalarımız yüzünden birbirimizi incitmeyeceğimizi bilmek bizi millet yapar.

43- Bugün Müslümanlara "Kim Müslüman’dır?" diye sorsanız herkes "benim gibi inanan, benim gibi giyinen, benim gibi düşünen" demez mi?

44- İşte Ebu Hanife bu soruya tek bir cevap veriyor, "Allah'ı ve Allah'ın indirdiklerini tasdik edendir." Böylece imanda hepimizi eşitliyor.

45- Bir toplumun bireylerinin çoğu ortak bir akidede birleşince eylemdeki farklar tolere edilebilir. Akide bizi millet yapar.

46- Ebu Hanife'nin bu tanımı toplumsal hoşgörü ve dirliğin, millet olmanın esasıdır ki bu ilke iki asır sonra büyük bir konsensüse kavuşur.

47- İslam toplumu tekfirciliğe bu ilkelerle direnmiş ve ayakta kalmıştır.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Hilmi Demir
24-09-16
E mail: https://justpaste.it
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
İMÂM-I ÂZAM'A GÖRE KİM MÜSLÜMAN, KİM KÂFİRDİR?
Online Kişi: 12
Bu Gün: 222 || Bu Ay: 5.612 || Toplam Ziyaretçi: 2.214.163 || Toplam Tıklanma: 52.108.903