ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MAÂRİF (Eğitimle İlgili Yazılar)
Okunma Sayısı: 595
Yazar: Mustafa Kartoğlu
FRANSA'NIN TÜRKİYE İLE EĞİTİM SAVAŞI

FRANSA'NIN TÜRKİYE İLE EĞİTİM SAVAŞIFransız istihbaratının eğitime kötü müdahalesi

Her şey, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Şubat 2020'de "Fransa'daki okullarda Türk öğretmen istemediğini" açıklamasıyla başladı.

19 Şubat 2020 tarihli haberlere göre Macron, Türkiye ve diğer yabancı ülkelerin Fransa'daki okullara imam ve öğretmen göndermesi uygulamasına son verileceğini açıkladı.

Macron, gerekçe olarak da; "yabancı öğretmenlerin Fransızca bilmemesi ve Fransa Eğitim Bakanlığı'nın bu derslere müdahale imkanının olmamasını" gösterdi; "Türkiye yeni sistemi kabul etmezse tüm derslere son vereceğiz" dedi.

Türkiye'de, MEB'e bağlı Fransızca eğitim veren 9 okul (Notre Dame de Sion, Saint Benoît, Saint-Joseph, Saint Michel, Sainte Pulchérie, Galatasaray, Tevfik Fikret, Piri Reis, Küçük Prens ve Yeni Nesil 2000) bulunuyor.

Ankara Charles de Gaulle ve İstanbul Pierre Loti liseleri ise MEB tarafından tanınmıyor, doğrudan Fransa Eğitim Bakanlığı ve Yurtdışı Fransız Eğitim Ajansı (AEFE) tarafından yönetiliyor; hukuki statüleri ise belirsiz.

Tartışma ise Galatasaray Üniversitesi üzerinden çıktı.

Zira Türkiye de, Macron'un 'yeni sistem'ine mukabil, Fransa'dan gelecek Fransız öğretmenlere Türkçe sınavı yapılacağını duyurdu.

Fransa'nın yabancı öğretmenlere getirdiği şart gibi 'B2 seviyesinde' Türkçe sınavından geçemeyenler, Türkiye'de çalışamayacaktı.

Haberlere, köşe yazılarına ve tartışma bloglarına Fransız eğitimcilerin 'sorunları' epeyce yansıdı.

Ancak buna Macron'un kararının neden olduğuna dair bilgilendirme genellikle eşlik etmedi.

Bu aşamada, Fransa Dış İstihbarat Servisi DGSI, alışılagelmiş bir yolla konuya dahil oldu.

Dijital yayın yapan ve 'resmi görüş medyası' olduğunu çeşitli makalelerden okuduğum Le Journal Du Dimanche gazetesi, 6 Şubat 2021 günü "Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan Fransa'ya nasıl sızıyor" başlıklı bir haberle, "Fransız İstihbaratı'nın 'yüksek ciddiyette' raporlara" dayanarak, Türkiye'nin Fransa'ya "Türkiye'nin kültürel etkisini artırmaya" yönelik öğretmen gönderdiğini öne sürdü.

Mohamed Sifaoui imzalı haberde, Türkiye-Fransa arasında karşılıklılık ilkesine dayalı olarak öğretmen görevlendirilmesi ile Fransa'daki Türk dernekleri, Maarif Vakfı, Avrupa Türk Demokratlar Birliği ve Milli Görüş Teşkilatı birbirine karıştırılsa da; 'Fransız istihbarat raporları'na özellikle vurgu yapıldı.

Mohamed'in, Élysée Sarayı'nın İç Güvenlik Birimi dahil bütün Fransız istihbarat birimlerine 'dayandırdığı' haberine göre; öğretmenler dahil tüm STK'lardaki kişiler 'isim isim' Fransız İstihbaratı tarafından 'yakından izleniyor'.

Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa, önceki gün gazeteye bir yanıt gönderdi; iddiaları yalanladı ve "İki dost ülke arasında anlaşmazlıklar olabilir. Ancak farklılıklar, iyi ilişkileri engelleyemez ve Türkiye'ye yönelik korkunç saldırıları haklı göstermez" dedi.

Gazete, bu açıklamayı, altına şu notu düşerek yayınladı: "Haberimiz, Fransız istihbarat servislerinin ayrıntılı raporlarına dayanıyor, üstelik basit 'beyaz notlara' değil."

Gazetenin 'istihbarat' kaynağı, Fransa'daki Türkleri 'takip ettiği'ni özellikle vurgulatırken; 'Türkiye'deki Fransız eğitimcilerin takip edildiği' izlenimi uyandırmayı da hedeflemiş!

Hem Türkiye'deki Fransızca eğitim veren okulların mezun ve öğrencileri ile ailelerinden oluşan 'camia' Ankara'ya karşı cephe almaya yönlendirilecek;

Hem Fransız eğitmenler ve Avrupa'ya Türk istihbaratı hedef gösterilecek!

Ve Türkiye Fransa'nın tek taraflı kararına razı olacak!

Bence 'Fransız zekası' bu değil.

Fransa'nın en son yapacağı şey, Ankara'ya 'Frankofon camia' üzerinden baskı kurmak olmalıydı.

Ama 'istihbarat'ı eğitimin içine sokarak bunu 'sondan bir önceki aşama' haline getirdi.

Bunu da sabun köpüğü filmlere bile konu olan 'en bilindik yöntemle' ve 'acemice' şekilde medya üzerinden yaptı.

Bunun hiç 'akıllıca' ve 'éthique' bir yöntem olmadığını, Fransızca eğitim veren okulların yönetimleri ve mezunları gösterecektir.

Diye umuyorum...

Yazının tamamına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Kartoğlu
24-02-21
E mail: aksam.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
FRANSA'NIN TÜRKİYE İLE EĞİTİM SAVAŞI
Online Kişi: 16
Bu Gün: 420 || Bu Ay: 9.024 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.485 || Toplam Tıklanma: 51.934.596