ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TASAVVUF / TASAVVUF VE TARÎKATLAR
Okunma Sayısı: 4444
Yazar: Mehmed Şevket Eygi
RÂBITA

 

Râbıta Osmanlıcaya Arapçadan geçmiş bir kelime olup sözlük mânâsı bağ yahut bağlantıdır. Başka mânâları da vardır.

Tasavvufta mânâsı müridin hayâlen kendini şeyhinin, mürşidinin huzurunda tasavvur etmesidir.

Tasavvufa ve tarîkata tamamen karşı olan, mutasavvıfları ve tarîkat mensuplarını şirk ve küfürle suçlayan Vehhâbîler ve Selefîler râbıtayı da şirk ve küfür olarak kabul etmektedir.

Bendeniz burada lügavî (sözlük) mânâsıyla râbıtadan bahsedeceğim.

Bir Müslümanın, bir müridin çok olgun bir hocası, şeyhi, mürşidi var. Onu çok seviyor, onu çok düşünüyor, ona çok güveni var. Bu kişinin hocası ile arasında mânevî bir rabıta (bağ) bulunmaktadır.

Bu râbıta ona neler kazandırır:

1. Hocası kâmil bir îmâna sahip olduğu için îmânı güçlenir.

2. Hocası başta namaz olmak üzere bütün ibâdetleri dosdoğru edâ ettiği için onunla râbıtası olan da bu konuda ilerler.

3. Hocası çok ahlâklı ve faziletlidir. Onunla mânevî bağları olan kişi de ahlâklı ve faziletli olur.

Bu râbıta sayesinde mürid, talebe, bağlı kişi iyi bir insan olur, iyi bir Müslüman olur.

Kâmil hoca ve mürşid Resûlullah Efendimizin bu devirdeki vekîli, halîfesi, vârisi makâmındadır. Onunla râbıtası olan kişi bu vesîle ile Resûlullah efendimizle irtibatlanmış olur.

Birkaç somut örnek vereyim:

Bediüzzaman nasıl bir insandır? O, güçlü bir îmâna sahiptir. İslâm'a, Kur'ân'a, Sünnete, Şeriata çok hizmet etmiştir. İhlâslıdır, zâhiddir, âbiddir, sabırlıdır, âriftir. Ona, onun eserlerine bağlanan kişi de böyle olur.

Şeyh Süleyman Hilmi hazretleri nasıl bir kimsedir? Âlimdir, âriftir, muhlistir, mürşiddir. Ona mânen bağlı olan da, bu irtibat sayesinde büyük faydalar elde eder, derecesi yükselir.

Hâkeza... Abdülhakim Arvasî...Şeyh Esad Erbilî...Muhammed Zahid Kotku... Adanalı Sami Efendi ve benzerleri...

Bunlara mânevî bağlarla bağlanan kişiler iman, ilim, irfan, ahlâk konusunda ilerleme kaydeder.

Gerçek din âlimlerini, gerçek fakihleri sevenler, onlara bağlananlar, onları rehber ve mürşid kabul edenler, onların öğütlerini tutanlar, onların yap dediklerini yapan, yapma dediklerini yapmayanlar çok şey kazanırlar, çok büyük mânevî ticaretler yapmış olurlar.

Bu gibi sevgilerde, bu gibi râbıtalarda ne gibi kötülük olabilir?

Rahmân'ın velilerini sevenler ve onlara bağlananlar elbette bu sevgi ve râbıtadan yararlanacaktır.

Doğrusu Vehhâbîler ve Selefîler bu konuda çok aşırıya gidiyor, çok olumsuzluklar sergiliyor.

Kişi sevdiği ile beraberdir.

Rahmân'ın velilerini sevenler, zamandan, mekandan, cihetten, cisimden münezzeh olan, kemâl sıfatlarla muttasıf bulunan Rahmân'a mânevî bir kurbiyetle yaklaşmış olurlar.

Peygamberi (Salat ve selâm olsun O'na), Ashab-ı Kiram-ı (Radiyallahu anhüm ecmain), Selef-i Sâlihîni, eimme-i müctehidîni, Ehl-i Beyt-i Mustafâ'yı, pîrânı, sâdâtı sevenler inşaallah ebedî mutluluğa nâil olur.

Şeyh Şâmil'i, Abdülkadir Cezairî'yi ve onlara benzer mücahidîn-i kirâmı sevenler, bu sevgi ve saygı râbıtası ile çok bereketlere nâil olurlar.

Evliyâullâhı sevmek insanı ıslâh eder, azgınlıktan korur.

Bu sevgiye, bu mânevî bağlılığa, bu râbıtaya şirk ve küfür demek ne korkunç bir saldırı ve iftiradır.

Büyükleri sevenler, onlarla mânevî bağlar kuranlar, râbıta yapanlar bunu Tevhid inancı dairesinde yapmaktadır.

Bu konu elbette tartışılabilir. Lâkin sövmeden saymadan, şirk ve küfürle suçlamadan, tehevvüre kapılmadan... Müslümanca, kardeşce, efendice, sakin ve ciddî bir şekilde...

Râbıta konusunda mü'minlere ezâ ve hakaret edenler niçin böyle yapıyor? Çünkü onlar Muhammed ibn Abdilvehhab'a bağlı (râbıtalı) kimselerdir. Bu zât ise gılzet sahibidir, haşindir, kabadır, amansızdır, hoyrattır, mutaassıptır, insafsızdır, adâletsizdir.

Fenâfillah makamına çıkmış velîlere râbıta yapan muvahhid mü'minleri cahiliye devrinin müşriklerine benzetmek ne korkunç bir suçlama ve iftiradır.

Bendeniz şahsen, istilâhî-tasavvufî mânâda râbıta yapan bir kimse değilim. Lügavî mânâda bütün rabbânî ulemâya ve velîlere bağlıyım.

Râbıta yapan iman kardeşlerime ilişmem. Yeter ki, râbıtalarını kâmil mürşidlere, gerçek şeyhlere, evliyâullâha yapsınlar.

Vehhabîler ve Selefîler, kardeşlerinin gözlerindeki saman çöpleriyle uğraşacaklarına kendi gözlerindeki bid'at merteklerine baksalar daha iyi ederler.

 

Yazının tamamı için tıklayınız.

 

 

Yazar: Mehmed Şevket Eygi
19-09-09
E mail: Mail Adresi Yok
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
RÂBITA
Online Kişi: 18
Bu Gün: 347 || Bu Ay: 8.883 || Toplam Ziyaretçi: 2.220.139 || Toplam Tıklanma: 52.158.109