ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 2939
Yazar: C.Yakup Şimşek
MEDYA PAZARINDA DEFOLU TÜRKÇE – 74

Fehmi KORU

(Kavanoz dipli dünya – 26 Ocak 2012 – STAR)

“Manisa/Salihli’de yaşayan bir gencin polisle başı derde girmiş... Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargıca hakaret etmiş aynı genç...
Üç mahkum genci merdiven boşluğundan aşağıya atmış...”

Bu paragrafa göre “merdiven boşluğundan aşağıya” atan(lar) ve atılan(lar) aşağıdaki şıkların hangisinde doğru verilmiştir?

A)    Atanlar: Üç mahkûm – Atılan: Bir genç
B)    Atan: Bir genç – Atılanlar: Üç mahkûm

Doğru şıkkın hangisi olduğuna dair bir ipucunu bundan sonra gelen cümlede buluyoruz:

“İki beyin ameliyatı sonrası felç olmuş genç...”

Demek ki...” diyoruz “üç mahkûm birlik olup o zavallı genci merdiven boşluğundan aşağıya atmış...”

Peki, bundan emin olabilir miyiz; bir insanın beyin ameliyatı geçirmesi için illaki bir yerlerden düşmesi mi lazım?
Hayır...

O hâlde kimin kimi attığından emin olabilmek için yazıyı okumaya devam edeceğiz.

Fehmi KORU, yazısının devamında, Manisa-Salihli Cezaevi idaresinin o genç hakkında “İntihar girişiminde bulundu...” şeklinde bir iddiada bulunduğunu kaydediyor.

Peki, bu bilgi ne ölçüde işimize yarıyor?

Çok az... Çünkü cezaevi idaresinin “intihara teşebbüs” sözüyle “merdiven boşluğundan aşağıya düşme” vakasını kastettiği ne malum? Başka bir şekilde de pekâlâ intihar edilebilir...

Manisa-Salihli Cezaevindeki o merdiven boşluğuna kimin düştüğünü tereddütsüz olarak anlayacağımız cümleyi KORU’nun o günkü yazısının taa ortalarında bulabiliyoruz:

“İster üç mahkum merdiven boşluğundan attığı, ister intihar girişiminde bulunduğu için olsun, sonuçta yatağa bağımlı hale gelmiş ya...

Daha önceki iki cümlede şüphelendiğimiz fakat emin olamadığımız şeyden ancak işte şimdi emin olabiliyoruz.

Bu sefer “Demek ki hakikaten...” diyoruz “üç mahkûm birlik olup o zavallı genci merdiven boşluğundan aşağıya atmış...”

Peki, Fehmi KORU hakikatin bu olduğunu daha ilk paragraftaki o cümlede doğru ifade edemez miydi?
Bilmiyorum ama ben olsam o cümleyi şöyle kurardım ve okuyanların kafasını hiç zorlamazdım:

“Üç mahkûm bu genci merdiven boşluğundan aşağıya atmış...”

Hepsi bu...

Fakat asıl mesele şu: Bu kavanoz dipli medya dünyasının anlı şanlı köşe muharrirleri nasıl oluyor da böyle dikkatsiz, sıhhatsiz, dirayetsiz, belagatsiz, isabetsiz ve kifayetsiz sözler söyleyebiliyorlar?

Bu suale, o yazının sonunda Fehmi KORU’nun isyanını âdeta haykırırcasına söylediği şu sözden başka bir cevap bulamıyorum:

“Olacak şey değil...”

Yazar: C.Yakup Şimşek
02-02-12
E mail: c.yakup_simsek@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 2
uğurlu
Çok Güzel
Tarih : 04-02-12

Olanın hafif tarafları, kifayetsiz yanları ve bozuklukları; olması gerekenin güzelliklerine dikkat çekilmesi, hassasiyet gösterilmesi hakîkâten güzel, çok güzel.

 
İhsan Efendioğlu
Olacak Şey Değil
Tarih : 04-02-12

Olacak şey değil Yakup hocam siz nelerle uğraşıyorsunuz(!). Bu yazarlar çok daha ehemmiyetli(!) mevzularla uğraşıyorlar. Cümlenin kuruluşu iyi değilmiş mühim değil.Neticede zor da olsa merâmı anlaşılıyor ya. Gerisi teferruat(!). Ellerinize sağlık Yakup hocam. Yazılarınız sayesinde bizler de hatalarımızı düzeltiyor, doğru Türkçeyi öğreniyoruz.

 
MEDYA PAZARINDA DEFOLU TÜRKÇE – 74
Online Kişi: 17
Bu Gün: 317 || Bu Ay: 10.213 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.239 || Toplam Tıklanma: 52.189.518