ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / KADIN VE ÂİLE
Okunma Sayısı: 4406
Yazar: Necmettin Türinay
KADINI KORUMA DEĞİL, AİLEYİ BERHAVA ETME KANUNU!

Aile ve vandallık

Gündemde bulunan iki yasa tasarısının (diğeri eğitim) daha çok toz kaldıracağı görülüyor.

Bunlardan biri, Aile değil Kadın Bakanlığı'nın yaklaşımını esas alan, Kadına yönelik şiddeti caydırma amaçlı tasarı!.. Daha bakanlığın kuruluşu sırasında ciddi bazı ikazlarda bulunduğumuz halde, bu hususların hiç mi hiç dikkate alınmadığını görerek, artık yazmaktan vazgeçmiştim. Fakat sonuçta böyle bir yasa tasarısı ile karşılaşmak!.. AK Parti iktidarı adına gerçekten büyük bir talihsizliktir!..

Burada tek söyleyebileceğim, sayın Bakanın ve teşviki mesai ettiği çalışma gruplarının, kendi kültür ve medeniyetimize ve kendi geleneğimize has kavramlarla düşünemediği, düşünmeyi bilmediği ve konuşamadığı gerçeğidir.

Belki ekonomiyi, belki para politikalarını batılı kavramlarla izah mümkündür.

Fakat insana, aileye ve topluma ilişkin sorunları ele alırken, kendi dinamiklerimizi yok saymaya varan yaklaşımlardan doğrusu el-hazer!..

Burda ilgili bakanlığın unuttuğu husus şudur: Aileye ve aile içi problemlere nasihatle, şefkatle, himmetle yaklaşmak esastır. Bakanlığın esas görevi budur ve bu olmalıdır. Bundan vazgeçip de kapalı aile sırlarını sokağa saçmaya, dağıtmaya kalkışmak!.. Yeni kurulan bir bakanlığın görevi bu mu olmalıydı? Bu camianın hangi kadın, aile, çocuk vakıfları, hangi muhafazakar ve dindar sivil toplum kuruluşları bakanlığa böyle tavsiyelerde bulunmuştur? Ayrıca böyle kuruluşlarımız var mıdır?

Kaldı ki biz dini, milli, muhafazakar nitelikli hiçbir gönüllü sivil toplum kuruluşumuzun, bakanlığa bu yönde bir telkinde bulunduğunu sanmıyoruz.

Öyleyse ilgili Bakanlık çok dar bir feminist grubun ve basında şiddet haberleri üretmekle görevli bir merkezin tazyiki altında kalarak, bu yöndeki politikalara ağırlık verir hale geldiğini düşünmek durumunda kalıyoruz.

Dolayısıyla Aile Bakanlığı'nın hele de yeni kurulmuş bir bakanlığın ilk işinin bu olması doğrusu acıdır. Aileyi korumak, kollamak, yaralarını sarmak ve elinden tutmak varken, bu mahrem yuvaya eli silahlı polislerle, savcı ve hakimlerle hücum etmek reva mıdır? Bırakın işin safhasını emniyet, adalet düşünsün!.. Size düşen aile danışmanlarınızla, mürebbilerle, psikologlarla, peygamber sünnetini bitmez tükenmez tekrarlarla anlatacak danışmanlarla bu yuvaları ziyaret etmek değil midir?

Hiç sopa ve tehditle aile bireylerinin hizaya getirildiği, bir aile ve toplum modeli hatırlıyor musunuz? Tarihin hangi çağında görülmüştür böyle bir uygulama? Kendi hayatımızın bir döneminde maruz kaldığımız bir travmayı genellemeye, burdan da bütün toplumu şamil şiddet politikaları üretmeye kalkışırsak nereye varırız?

Kuvvetle muhtemeldir ki bu yasadan ileride bütün toplum ve aileler bîzar olur, mahkemelere ve polise takılmamış tek bir aile bile kalmaz. Aile içindeki her tartışma polise, her kriz mahkemeye ve her problem mahalleye ve sokağa faş olacak demektir ki Allah korusun!.. Dolayısıyla bu yaklaşımın kendisi hastalıklıdır ve kendisi tedaviye muhtaçtır. Özellikle de nasihata, himmete ve rehabilitasyona demek istiyoruz.

Bu bakımdan topluma ve aileye, yaşlıya ve özürlüye yardımla görevli, öncülük yapmakla görevli kurum ve kuruluş temsilcilerinin en büyük ihtiyacı, toplumsal sağduyu ile irtibatını koparmamaktır. Her şeyden evvel aile bir şirket değil, aile ilişkileri de bir kimya deneyi değildir. Aile problemlerini o suçlu, bu suçsuz diye ayıramazsınız. Burda geçerli olan sinirleri yatıştırmak, kabarmış nefisleri teskin ve beraber yaşamanın lüzum ve ihtiyacını tekrar tekrar üretmektir. Bu tür telkinleri bitmez tükenmez derecelerde tekrardan geri durmamaktır.

Kuşkusuz buna rağmen de bir aileyi yürütmek, ayakta tutmak mümkün olmayabilir. O zaman da kuşkusuz küçük bir kıyamet kopar ve aileler ayrılmak durumunda kalabilir. İşte böylesi durumlarda Bakanlık, taraflardan biri lehine silahla, ceza ile, para cezası ile, yani şiddetle problem çözmeye kalkışacak!.. Düşünebiliyor musunuz?

Aile Bakanlığı'na burada hatırlatılması gereken tarihi ve dini hakikat şudur: Aileyle ilgili ne tür yasa çıkarırsanız çıkarın; aileyi ayakta tutan ne kanundur, ne devlettir, ne de Bakanlıktır!.. O sünnetullahın bir gereğidir. Aile toplumsal kurumlar arasında (gönüllü birliktelik) esası ile ayakta durur. Karşılıklı rızaya dayanır. Hiçbir tehdit ve şiddet de rıza dediğimiz duyguyu üretemez. Yani icbarla aile halinde yaşamak birbirine ters orantı teşkil eder.

Aile bireyleri arasında vuku bulan bir probleme böyle hınçla yaklaşmak, ancak çağdaş bir vandallıkla izah edilebilir. Ne İslami geleneklerimizin, ne de toplumsal kriz çözme melekelerimizin hiçbirinden kuvvet almayan bu tür yaklaşımlar karşısında ihtiyat etmek, durmak ve yeniden düşünmek durumundayız.

Bu arada Türkiye'de aile konusunda yapılan çalışmaların tarihi, neredeyse yirmi yılı aşmış bulunmaktadır. İlgili kurumlarda, sayısız aile uzmanının yaptığı araştırmaların hiçbirinde böyle bir öneri mevcut değildir. Şöyle geriye dönüp bir bakın lütfen!.. Bizden hatırlatması!..

Yarın aile davalarının on misli daha arttığını görmek istemiyorsanız; boşanmaların da aynı nisbette tavan yaptığına şahit olmak istemiyorsanız lütfen bir kerre daha düşünün!..

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Necmettin Türinay
07-03-12
E mail: habervaktim.com
 
 
Yorumlar: 4
Ahmet AKPINAR
Mükemmel bir makale
Tarih : 10-03-12

Yazarın görüşlerine kalıbımı basarım. Nefis tespitleri olduğunu görüyorum. Yeni kanun çiftlerin yatak odasına bile karışmaktadır. Yasa yatak odasına kadar girmiş durumdadır. Yasalar bir tarafın hakkını koruma adına diğer tarafa orantısız güç kullanmamalıdır. Devletimiz sorunları zor kullanarak değil, baba görevini üstlenerek çözmelidir. Bu yasa son derece istismara açıktır. Bir kadın kafasına koymasın istediği an erkeğin işini bitirebilir. Peki kadının ayrıldıktan sonra ki yeni yaşamı nasıl olacaktır? Bir aile huzuru ve sıcaklığını bir daha bulabilecek midir? Yasalar işin o noktasına karışmıyor her nedense. Belli bir noktaya kadar kadını götürüyor sonra aniden yalnız bırakıyor. Aslında bu yasa kadını mağdur ediyor. İnsanlar evlenmekten korkar hale gelmiştir. Bu yasa sorunları çözmek şöyle dursun daha da içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Aileyi koruma gibi süslü laflarla aileyi dinamitlemektir. Göreceksiniz kadına yönelik cinayet ve şiddet eylemleri daha da artacak, boşanmalar ve zina tavan yapacaktır. Burada yasa koyucunun yöntem hatası vardır. Kimse şiddet olsun istemiyor. Şiddet bir sonuçtur. Bu sonuca götüren süreç ele alınmalıdır. Acaba bu süreç içerisinde taraflar hangi hataları yapmaktadırlar. Bu noktaara değinilmelidir. Süreç gözardı edilerek sonuçlar üzerinden değerlendirme yapmak hatalıdır.İnanılmaz bir şekilde boşanmalar artmaktadır. Ailenin dağılması devletin dağılması demektir. Bu kanunu akp gibi guya muhafazakar bir partinin toplum dinamiklerini gözardı ederek çıkarmış olması da düşündürücüdür. Konu hakkında söylenecek daha çok şeyler var ama yazarımız durumu özetlemiş.Kendilerini tebrik ediyorum.

 
Ahmedü
Kanundan önce yapılması gereken
Tarih : 09-03-12

Öncelikle Aile yapısını bozan, ahlâksızlığı teşfik eden, aile sırları ifşa eden toplumumuzu sistemli bir çalışmayla fesada uğratan başta sabah yahut kadın kuşağı adı verilen mel'anet TV programları kaldırılmalı, keza BBG zihniyeti programları ve benzeri kepazelikler TV ortamından kalkmalı, bu programların yaptığı tesirleri asgariye düşürecek müsbet programlarla deva aranmalıdır. Yoksa ne aile ne de cemiyet düzelir...

 
hasan hüseyin
bu kanunla mesele çözülmez
Tarih : 08-03-12

Yukarıda yazar "artık yazmaktan vazgeçmiştim"diye başalamış,bana göre asıl yazma zamanı şimdi.Bugünlerde eğitim ve aile yapımız ile ilgili mühim gelişmeler yaşanıyor,yapılacak çalışmalardan ben rahatsızım,neyi niçin,kim için yapıyoruz?sorusu sürekli beni rahatsız ediyor.yahu bu aile illa kanunla mı korunur?camiler,okullar,askeri kurumlar,televizyonlar ailenin önemi,parçalanmış aile çocukları,ana baba sevgisini işlese,topyekün bunu göndeme getirsek,sanırım gelişme olacaktır.yani bu işin kanunla çözülemeyeceğini nasıl anlayamıyorlar,hayret ediyorum.Allah izan versin

 
uğurlu
Aile de Maarif de BİZ'i ifade etmeli değil mi?
Tarih : 07-03-12

Aile'de mahremiyet esas iken icbar hükmündeki müdahaleler şifa da olmaz devada.Ancak ailenin ruhu gider.Yukarıda okumuş olduğumuz yazı gayet güzel meseleyi izah ediyor.Mevcut hükümetimizin alâkalı bakanlığı efkar-ı umumiyi hayal kırıklığına uğrattığı kanaati hasıl oluyor. Böyle mi olmalıydı? Bir diğer acil mesele maarif! Toplumun vicdanı dile gelse de şu kesintisiz eğitimin verdiği zararlar tahribatlar ifade edilebilse.Ustalık döneminde maarifte de aile de de ustalığın encamını iştiyakla görmek istiyoruz.Biline ki Milletin kaybetmeye mecali kalmadı.

 
KADINI KORUMA DEĞİL, AİLEYİ BERHAVA ETME KANUNU!
Online Kişi: 22
Bu Gün: 712 || Bu Ay: 9.248 || Toplam Ziyaretçi: 2.220.802 || Toplam Tıklanma: 52.162.480