ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MÜLÂKÂT
Okunma Sayısı: 6135
Yazar: Ayla Abak'la mülâkât
28 ŞUBAT MAĞDÛRESİ: ÖĞRETMENLİĞE DÖNMEK BENİ KORKUTUYOR!

28 Şubat döneminde okuldan atılan yüzlerce başörtülü öğretmenden biri olan edebiyat öğretmeni Ayla Abak, tam 7 yıl sonra yeniden okula dönmek için başvurusunu yaptı. Abak, bu 7 yıllık süreci liseli gençlere roman yazarak değerlendirdi.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1966, İzmir doğumluyum. 1988'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden Türkolog unvanıyla mezun oldum. Muğla-Ortaca Lisesi ve Eyüp İmam-Hatip Lisesi'nde on yıl kadar Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptım.

ÇOK KEZ AÇIĞA ALINDIM

Siz 28 Şubat döneminde öğretmenlik yapıyordunuz. O yasaklı dönemi nasıl geçirdiniz?

Sorunlar ben Eyüp'teyken başladı. Önce bir uyarı cezası, ardından kınama cezası aldım. Bu arada başını açan arkadaşlarımız oldu. Ne kadar uğraşsam da onların bu kararına engel olamadım.

O dönemde pek çok kişi ya başını açtı ya da peruk kullandı. Siz ne yaptınız?

Hayır. Kesinlikle kararımı vermiştim ve açmayacaktım. Sonra maaşım kesildi. Ondan sonra açığa alındık. Sonra göreve geri döndüm tekrar açığa aldılar. O kadar çok açığa alındım ki sayısını hatırlamıyorum… İlçe milli eğitimde defalarca sorgulandık. Sınıfa baskın yaptılar. Olaylar oldu.

Ne şekilde sorgulandınız?

Bize başımızı açıp açmayacağımızı soruyorlardı. Biz bunun bir oyun olduğunu düşündük. 'Açmıyoruz' dersek yönetmeliğe muhalefetten cezalandırırlar diye düşündük. Biz de 'açıyoruz' dedik. Bir süre serbest bıraktılar sonra yeniden geldiler. Başörtünün üzerine peruk takıp gidenler oldu. Ben ve birkaç arkadaş dik durmaya çalıştık.

ÇOCUK GİBİ AZARLANDIK

Cezalardan sonra ne oldu?

Bütün cezalar aslında benim çok canımı sıktı. Arkadaşlarla aramız çok bozuldu. Okulda öğrencilerimden biri 'Hocam başörtü takanlara beyaz karanfil dağıtacağım, ne dersiniz' diye sordu. Ben de 'Bu tamamen senin inisiyatifinde' dedim. Bundan dolayı da sorgulandım. Sınıfta okuduğum anayasa yüzünden bile eleştirildim. Sürekli çocuk gibi azarlandık.

Bu süreç ne kadar böyle devam etti?

Açığa alınma sürecinde öğrencilerden ayrılmak çok zor oldu. Aynı zamanda 16 yaşındaki oğlum kansere yakalandı. Okuldan atıldıktan sonra iki sene kadar onunla hastanede kaldım. Vefat etti. Hem öğrencilerimden ayrı kalmak hem meslekten men edilmek ve ardından da oğlumu kaybetmek beni çok sarstı.

Açığa alındıktan sonra neler yaptınız?

Hem çocuğumdan hem de talebelerimden ayrıldığımda kötü bir haldeydim. İçime kapanmıştım hem de yalnız kalmak istemiyordum. Sezai Karakoç'un şiirinde güzelce özetlediği gibi… 'Çocuk öldü mü güneş/ Simsiyah görünüyor gözüne./Elinde bir ip nereye/ Bilmez bağlayacağını anne.' Büyük bir bunalımdı. Ceza alacağımızı anladık. O dönemde tanklar yürüdü Sincan'da. Ortalıkta sarı zarflar uçuştu. Dersler boş geçti. Üniversite sınavlarında başarısız olundu. Okulda gruplaşmalar başladı. Öğretmenler odasında bile grup grup oturuyorduk. Bu bana çok anlamsız geliyordu.

YAZMAK İYİ GELDİ

İnanılmaz bir acı olmalı… Nasıl üstesinden geldiniz?

Bunalımın üstesinden inançla geldim. Bol bol yazdım. Bu sorunların dışında yazarak kendimi kurtardım. Duygusal anlar yaşayarak birbirimizden ayrıldık. Ancak sonra unutulduk. Hem öğrenciler, hem veliler hem de öğretmen arkadaşlar unuttu.

Çevrenizden baskı gördünüz mü?

Bana 'başını aç' diyenler çok oldu. Annem babam da başörtüme karşıydı. Ben üniversiteden sonra örtündüm. Mücadeleyi önce ailemle vermiştim. Bana 'Açanlar ne güzel memuriyetine devam ediyor. Sen emekli olamayacaksın' dediler. Hakikaten de öyle. Dört yıl önce emekli olacaktım ama olamadım.

Hiç pişman değilim

Aldığınız karar konusunda hiç pişmanlık duydunuz mu?

Asla. Geri çekildiğimde yaptığım şeyin ne kadar doğru olduğunu anladım. Benim gözümde başörtüsü asil bir şeydi. Onu çıkarıp da peruk takmayı anlayamıyordum. Bir de ben yazabildiğimi bu süreçte fark ettim. Ben çok küçük yaşlardan beri yazmayı severdim ama yazılarımı hiç ciddiye almazdım. Bana roman yazmam için Timaş teklif gönderdi. Bu beni çok mutlu etti. Yaza yaza bir yazar olduğumu hissetmeye başladım.

Diğer arkadaşlarınız ne yaptı?

Bazı arkadaşlarım af çıktıktan sonra okula geri döndüler. Başörtülü olarak yapabildiler. İstanbul Ankara'ya nispetle daha serbestti. Ama büyük çoğunluğu okulda baş açarak devam etti. Çoğu mesleğine devam ediyor. Bir kısmı ev hanımı oldu.

Peki, şimdi dönüp bakınca olayları nasıl yorumluyorsunuz?

Biz başı açık olan arkadaşlarımızın başının açık olduğunu fark ettik. O zamana kadar fark etmemiştik. Onlar da bizim örtülü olduğumuzu fark etmemişlerdi. Birden aramıza soğukluk düştü. Emir kullarından değil ama din düşmanlığı yapmış olanlardan hakkımı alacağıma inanıyorum.

Hakkımı ahirette istiyorum

Bugünkü davalarla ilgili ne düşünüyorsunuz. Sizce hak yerini buldu mu?

Bilemiyorum. Hapis cezasının bazı suçlar için tam bir karşılık olduğunu düşünmüyorum. Bir defa yapmış. En büyük cezası diğer tarafta… Orada onların sorgulanacakları gerçeğini hapis cezası düşürmeyecek. Ben orada, o büyük makamda, hakkımı isteyeceğim. Doğru davrandım, bunun ödülünü alacağım. Birinin canı acısın istemiyorum. Onlar insan, yanlış yapmışlar ama bunun bedelini ödeyecekler… Kin duymuyorum.

İkindi Yazıları, Raillife, Diyanet Çocuk, Diyanet Avrupa, Birdirbir, Seyyide ve Hece Dergisi başta olmak üzere çeşitli dergilerde şiir, masal, hikâye ve denemeleriniz yayınlandı. Yazı yazmaya nasıl başladınız?

Yasaklı olduğum süreçte, özellikle oğlumun vefatından sonra hayata tutunmam gerekiyordu. Bu arada yazı yazabildiğimi fark ettim. Bir sürü roman yazdım. Kendimi yazmaya verdim. Üç tane çocuğum var. Gün içinde onlarla birlikteyim. Geceleri yazıya ayırıyorum. Bu beni kurtardı. Hiç psikiyatriye gitmedim. Çevreme zarar veren biri de olmadım. Aktif bir anneydim.

Eğitmenliği bırakmak sizi neden bu kadar etkiledi sizce?

Öğretmenlik benim hayatımın merkezindeydi. Sadece bir görev olarak düşünmemiştim. Çok seviyordum öğretmenliği. Öğrencilerimle hayat üzerine sohbet ederdim. Çocuklar bana yazdıkları şiirlerini gösterip duygularını paylaşıyorlardı. Öğretmenlerin öğrencilerle böyle bir iletişimi vardı. Bu beni ruhen de çok tatmin ediyordu.

(Ayla Abak'a en büyük desteği eşi şair Şaban Abak gösterdi.)

Öğrencilerime tekrar kavuşacağım

Aradan yedi yıl geçti. Memuriyet hakkınız geri veriliyor. Ne hissediyorsunuz? Mutluluk, zafer?

Şu anda bize hak geri veriliyor ama ben çok buruk bir şekilde bu hakkımı geri alıyorum. Açıkçası çok hevesli değilim. Üzerinden o kadar uzun bir zaman geçti ki… Öğretmenliğe geri dönmek beni korkutuyor. Adapte olamayacakmışım gibi geliyor. Hızlı bir iletişim çağına geçildi. Elektronik çağ. Ben o dünyayı da çok sevmiyorum. Bilgisayarı sadece yazmak için kullanıyorum. Bir de içimde galiba güvensizlik var. Hâlâ her şeyin normalleştiğine güvenemiyorum. Gittiğimde sanki bir sorunla karşılaşacakmışım gibi geliyor. Fakat bu duyguyu yenmek gerek. Çünkü şimdi üstümüze düşen güvensizliğimizden kurtulmaktır. Şimdi zaman, umutsuzluk değil, umut zamanı. Öğrencilerime tekrar kavuşacağım.

28 Şubat döneminin yargılandığı bir süreçteyiz. Hükümetin tutumunu nasıl buluyorsunuz?

Hükümetin çok temkinli adımlar attığını düşünüyorum. Bunu da aslında normal buluyorum. Bu güne kadar bu kadar temkinli olunması aslında beni kızdırıyordu. Çok zamanımızı harcadıklarını düşünüyordum. Çünkü bir kere gençlik elden gitti. Yaşadıklarımız Türkiye tarihi ölçeğinde küçük ama kendi ömürlerimiz içinde çok büyük. Fakat şu an gelinen aşama geriye dönüp baktığımda çok güzel. ODTÜ'deki olayda üzerine gidildi. Hâlbuki o tür olaylar bizim zamanımızda o kadar çok oluyordu ki… Hiç haber bile olmuyordu. Artık haber oluyor.

Umutlu musunuz?
...

Mülâkâtın devamı için tıklayınız.


Yazar: Ayla Abak'la mülâkât
15-09-13
E mail: yenisafak.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
28 ŞUBAT MAĞDÛRESİ: ÖĞRETMENLİĞE DÖNMEK BENİ KORKUTUYOR!
Online Kişi: 22
Bu Gün: 98 || Bu Ay: 6.610 || Toplam Ziyaretçi: 2.216.140 || Toplam Tıklanma: 52.123.742