ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TÂRİH / DÜNDEN BUGÜNE
Okunma Sayısı: 2558
Yazar: Şaban Abak
ESKİ YAZIMIZ ESKİMEZ YAZIDIR

ESKİ YAZIMIZ ESKİMEZ YAZIDIRKoç Üniversitesi yayını yeni bir kitap okuyorum bugünlerde. “Sinop İçkalesindeki 1215 Tarihli Selçuklu Yazıtları” alt başlığını taşıyan bu çok kıymetli eserin yazarı Scott Redford. Hakikaten titiz ve nitelikli bir emeğin ürünü bu eserdeki kitabelerin orijinal metinlerini vaktiyle ben de görmüştüm, fakat yanlarından düpedüz “turist” gibi geçip gitmiş olduğumu kitabı inceleyince hayıflanarak anlamış bulunuyorum. “İktidar İmgeleri” başlıklı kitapta Bayburt kalesindeki 1212-1213 tarihli kitabeler de inceleniyor.

Scot Redford’un kitabına başka bir yazıda dönmeyi düşünüyorum. Bugün ise sadece bu kitabın çağrışımıyla eski yazımızı öğrenmenin büyük önemine işaret etmekle yetineceğim.

“Eski yazı” denince kültür mirasımızın yazılı kaynaklarına aşina olanlar hemen düzeltirler; “eskimez yazı”!

Gerçekten de eskimez ve eskimesi esasen mümkün olmayan bir yazıdır. Çünkü o yazının bir adı da Kur’an yazısıdır. Ve Kur’an durduğu müddetçe yaşayacak bir yazıdır.

Atalarımız kadim Çin uygarlığına komşu oldukları halde ayrı bir alfabeyle yazıyorlardı. Göktürk runik yazısının terk edilip Uygur yazısına geçilmesinden sonra önceki alfabeyle yazılı olanları okuyup anlayan kalmayınca bu alfabeyle yazılmış olan ne varsa zamanla ortadan kalktığı anlaşılıyor. Aynı felaketin Uygur yazısının terk edilip Arap alfabesine geçilmesinden sonra da yaşandığını bu alfabelerle yazılmış kaynakların pek azının günümüze ulaşabilmiş olmasından anlayabiliyoruz.

Çünkü alfabe değiştirmek, bir anlamda tüm toplum hafızasını adeta sıfırdan başlatmak gibi korkunç bir yoksullaşmaya yol açıyor. Önceki alfabeyle yazılmış onbinlerce, yüzbinlerce yazılı belge, tomarlar ve rulolar ve hatta halk için yazılmış anıtsal kitabeler dahi, alfabenin değiştirilmesinden yalnızca bir iki nesil sonraki insanların “yazı” üzerinden “okuma” yoluyla yararlanabilecekleri kaynak olmaktan çıkıyor. Zamanın acımasız eriticiliğine, çürümeye ve yok olmaya terk edilmiş oluyor.

Biz Türkler bu felaketi son iki bin yılda tam üç kere yaşamış bulunuyoruz. Ve bir dördüncüsünü önerecek değilim.

Fakat “eski yazımız”, yani sondan bir önceki alfabemiz, hiç vakit kaybetmeden tüm orta ve yüksek öğrenim öğrencilerine öğretilmelidir.

Bazı fakültelerde nasıl İngilizce hazırlık senesi varsa, aynı şekilde tarih ve sanat tarihi bölümlerinde de mutlaka eski harflerle bir yıl hazırlık okutulmalıdır. Bu hazırlık sınıfında sadece Arapça, Farsça ve Osmanlı Türkçesi öğretilmelidir.

Orta ve yüksek öğrenimde okutulacak “Eski Türk Alfabeleri” dersi sayesinde Osmanlı ve Selçuklu coğrafyası içinde yer alan binlerce kütüphanedeki yüzbinlerce Türkçe eser, yeni nesillerin rahatça okuyup anlayabilecekleri yazılı kaynaklara eklenmiş olacaktır.

Fakat eski yazımızın bilinmesi, yazılışının üzerinden yüzlerce yıl geçmiş eserlerin bir an önce yeni yazıyla yeni kâğıtlara geçirilmesine engel olmamalıdır. Tam aksine önceki alfabeyle de okur-yazar olarak yetişecek yeni nesiller, bu büyük kültür mirasımızı hızla okuyup yeni alfabeye aktaracak ve onları çürüyüp yok olmaktan ve yok sayılmaktan kuracaklardır.

Devlet arşivlerimiz, Vakıf arşivlerimiz, Ordumuzun arşivleri, dedelerimizin mezar taşları, anıt eserlerimizin kitâbeleri, Osmanlı döneminde yayınlanmış sayısız dergi ve gazete koleksiyonları önünden turist gibi geçip gittiğimiz hiyeroglifler olmaktan kurtarılmış olacaklardır.

Süleymaniye Kütüphanesi gibi dünyanın en büyük el yazması eser koleksiyonu baştan sona okunup yeni yazıya aktarılmalıdır.

O bizim bin yılı aşkın bir süre boyunca kullanıp milyonlarca yazılı metin ürettiğimiz bir alfabedir. Yunus’un şiirlerinin yazıldığı alfabedir o. İstiklal Marşımızın yazıldığı alfabedir. Bizden başka başta bütün Araplar olmak üzere Farslar da Hindistan ve Pakistanlılar da Kafkas ve Balkan Müslümanları da bu alfabeyi kullanıyorlardı fakat en güzel yazan yine bizdik; İstanbul ve Bursa’lı hattatlarımızdı.

Velhasıl o bizim yazımızdı yine bizim olmaya devam etmelidir.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Şaban Abak
19-11-14
E mail: yenisafak.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
ESKİ YAZIMIZ ESKİMEZ YAZIDIR
Online Kişi: 15
Bu Gün: 557 || Bu Ay: 9.161 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.694 || Toplam Tıklanma: 51.938.322