ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / KADIN VE ÂİLE
Okunma Sayısı: 4303
Yazar: Ahmet Ar
‘KADINA ŞİDDETE HAYIR’ KAMPANYASININ GÖRMEDİĞİ

Bugünlerde “Kadına şiddete hayır” kampanyalarından ortalık toz duman. Sağdan sola, İslâmcısından muhâfazakârına gazeteler, televizyon kanalları, belediye başkanları kampanyada bir adım öne çıkmak, “görünmek” için her türlü fedâkârlığı yapıyorlar. “Bir dakika ya, bu mesele bizim kucağımıza nasıl düştü? Şu işi baştan itibaren yeniden düşünsek.” diye kekeleyebilen dahi yok ortalarda. Binmişiz alâmete…

Sema Maraşlı Hanım yıllardan beri doğruları yazıp duruyor ama duyan kim, okuyan kim… Maraşlı, eski âile bakanımız Fatma Şahin zamanında alınan kararların, çıkarılan kanun ve yönetmeliklerin kadına şiddeti azaltmayacağını, tam tersine azdıracağını çok söyledi. Ama gözünü AB kriterlerine dikmiş olanlar duymadı bile; bir at gözlüğü takarak paldır küldür yuvarlandılar. Netice? Sema Hanım haklı çıktı. Şimdi aynı yanlışta ısrar ediliyor ve meseleye yine tek taraflı, sadece kadın tarafından bakılıyor. Kadına sadece kendini nasıl savunacağı öğretilir, erkekle nasıl geçinileceği öğretilmezse ortalık ağzı-burnu kırık, gözü patlak kadınlarla ve kadın dövmek, kadın öldürmekten zevk alan erkeklerle dolmaya devam edecek demektir. Birbirini tanıyan, iki cinsin farklılıklarını bilen ve buna göre davranan kadın ve erkekler meseleyi halledeceklerdir. Ve ne olursa olsun birbirlerine muhtaç olduklarını bilen erkek ve kadınlar… Öyleyse mesele bir güvenlik ve müdâfaa meselesi değil, yine “terbiye” meselesidir. Yine meselenin hâl çâresi AB kriterlerinde değil kendi köklerimizde.

Kadın ve erkeği birbirinin rakibi gören anlayış bize nerden geldi?

BİLEN BİRİ BİZE SÖYLESİN. "Kadına şiddete hayır." cümlesi "Erkeğe şiddete evet"i içinde barındıyor mu? Barındırmıyorsa işin o tarafına dikkat çeken niye yok?

Erkeğin kadına EL şiddetini reddedelim, eyvallah; ama kadının erkeğe DİL şiddetini de yutkunmadan reddedebilmeliyiz.

Kadına şiddetin ayyuka çıkması, fizikî şiddete mâruz kalmasından; gözle göründüğünden. Kadının erkeğe şiddeti psikolojiktir; yüzde-gözde iz bırakmaz ama ruhta bıraktıkları yüzdekilerle kıyaslanmaz bile. Bilenler bilir. Etrafınızda nice mağdur erkek vardır; bir konuşunuz. Yıllarca işkence gibi bir hayat yaşadıktan sonra boşanan bir dostumun aşağıdaki mektubu çok aydınlatıcıdır:

"Ahmet Hocam. Yazdıkların son derece önemli. Keşke eşitlik olsa. Zavallı erkekler arından seslerini çıkaramıyor. Ya da dayanamayıp aklını yitiriyor sonra da katil oluyor. Türkiye’nin şu an ve gelecekte en önemli meselesi bu konudaki çarpıklık. Gittikçe erkek aleyhine, hatta toplum aleyhine hızla yol almakta. Bunu da erkekler talep etmekte. Allah encâmımızı hayreylesin. Bu konuyu her halde en acı şekilde tecrübe edenlerdenim. Hiçbir maddî delil olmamasına rağmen bir şizofrenle eşit kusurlu sayıldım. Sadece erkek olduğum için."

Sadece kadına şiddete karşı çıkmak, gerçeği yarım görmektir ve bu, ayrımcılığın sırttan vuranıdır.

Öyleyse "Kadına şiddete hayır" kampanyasını "Şiddete hayır" şeklinde genişletmelidir. Kadına da erkeğe de; elle olana da dille olana da; maddî olanına da psikolojik olanına da…

Maalesef bir fıtrat çarpılmasıyla karşı karşıyayız.

Beyaz Türkler karşısında biz zenci Türklerin itildiği eziklik hissine benzer bir hâl kadınlar karşısında erkekleri de kaplamış vaziyette.

Öyle bir reklam-propaganda toz dumanı altındayız ki erkekler 10-0 (on-sıfır) suçlu hissediyor kendini. Şiddet yapmayan da...

Erkeklerin bu kadar tırsak ve pısırık bir role itilmesi fıtrata terstir ve bunun acısını en çok kadınlar duyacaktır.

Kadın çâresiz duruma düşünce başını dayayacak sağlam bir omuz, güvenli bir kanat altı arar. Şu şebek haline gelmiş/getirilmiş kadınsı erkekte bulabilecek mi aradığını?

Modernizm, çarpık bakışıyla kadını güvenli ve güçlü hâmîsinden, erkeği de sevgi-muhabbet limanından mahrum bırakmıştır.

Oysa İslâm, erkek ve kadını birbirinin canavarı değil bir elmanın iki yarısı görür. Şu âyet meâli kadın-erkek münâkaşasını kökten hâlledecek ve bu iki cinsi birbirinin mutluluğu yapacak formülü ihtivâ etmektedir:

Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun delillerindendir. (Rum:21)

Kadın ve erkek birbirlerini rakip veya iş ortağı gördüğü müddetçe yekdiğerlerine şiddet bitmez. Birbirlerine Allah'ın emâneti, şu dünyâ hayatında yol arkadaşı, ebedî dost olarak bakmalılar.

Ve fıtratın kendilerine bahşettiği nimetlerle mutlu olurken yüklediği mes’ûliyetlerden de kaçmamalıdırlar.  

Şiddet uygulayan kocaya kontrollü elektronik bileklik, üç-beş ay evden uzaklaştırma… modernizmin gülünç çâreleridir. Bunlar Batı’nın olsun.

Müslüman erkekler Resûlullah Efendimiz(s.a.v)i, kadınlar da onun hanımları mübârek annelerimizi örnek alırlarsa ortada ne kadına ne erkeğe şiddet kalır.

Yazar: Ahmet Ar
11-12-15
E mail: ahmet_ar@dogrulus.com
Yazar Hakkında Bilgi ve Diğer Yazıları
 
 
Yorumlar: 1
Ahmet Gürkan ALAN
Gayet net ve temiz bir yazı
Tarih : 17-12-15

Hocam kaleminize sağlık . Bu tip yazıları cok seviyorum . İnsanın aklı ile fikri arasında akan suyun ortasına şak diye bir taş düşüyor, suyun yönünü değiştiriyor

 
‘KADINA ŞİDDETE HAYIR’ KAMPANYASININ GÖRMEDİĞİ
Online Kişi: 19
Bu Gün: 294 || Bu Ay: 9.551 || Toplam Ziyaretçi: 2.221.387 || Toplam Tıklanma: 52.166.396