ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DİL KALESİ
Okunma Sayısı: 2208
Yazar: Güray Süngü
BABAMIN, BENİM VE OĞLUMUN DİLİ

BABAMIN, BENİM VE OĞLUMUN DİLİ

DİL

Ben çocuktum. Babam gençti. Ben ona ne söylersem beni anlıyordu. Ama ben onun söylediklerinden hiçbir şey anlamıyordum. Başka lisanlardı konuştuğumuz. Bu sebeple onunla konuşabilmek için onun lisanını öğrenmeye karar verdim. Hemen başladım çalışmaya. Çok meşakkatli oldu. Yıllar sürdü. Ama sonunda onun lisanını öğrendim. Geçtim babamın karşısına. Onun lisanıyla konuştum. Beni anladı. Ve bana cevap verdi. Tuhaftı. Lisanı değişmişti onu yine anlamıyordum.

“Baba,” dedim, “yıllarca uğraştım senin lisanını öğrenmek için. Çabaladım. Yıllar geçti. Genç bir adam oldum. Ve sonunda öğrendim lisanını ama sen neden bu lisanı terkettin. Oyun mu oynuyorsun benimle?”

Cevap verdi bana. Saçlarına hafiften aklar düşmüştü, gözlerinin kenarlarında ince çizgiler belirmişti. Dudakları… ağzından dökülenler… hiçbir şey anlamadım. Söyledikleri anlamsız kelime yığınları olarak kulaklarıma girdi ve çıktı. Sinirlendim. Dur dedim, yine yapacağım dedim, bu lisanı da öğreneceğim. Yıllar sürdü yine. Ama sonunda yaptım, öğrendim lisanını babamın. Bu arada evlendim, ilk çocuğumu kucağıma aldım, ona agu agu bile yaptım. Sevdim. Mutlu oldum. Babamın karşısına geçtim.

“Şimdi konuşacağız işte seninle baba,” dedim. Gülümsedi. Bir şeyler söyledi bana. Usul usul… İhtiyar bir adamdı artık, yavaş ve tane tane konuşuyordu. Saçı dökülmüş, boynu eğrilmişti. Dili dönüyor ve bana bir şeyler söylüyordu. Usul usul. Buna rağmen söylediklerinden tek kelime anlamadım. Çok sinirlendim. Ama azmettim. Bu lisanı da öğreneceğim dedim ve hemen çalışmaya başladım hep yaptığım gibi. Yine yıllar sürdü çabalamam. Yıllarımı aldı. Ama bu sırada babam öldü. Onu toprağa verdim. Çocuğum büyüdü. Okullara gitti, okullar bitirdi. Babamla konuşmaya olan hasretimi oğlumla konuşarak gidereyim dedim ve oğlumu karşıma aldım.

Anlattım ona.

Beni anlamadı.

“Dilini anlamıyorum baba,” dedi. Ben onun bana dediklerini anlıyordum halbuki. Ama bir zamanlar çok iyi bildiğim o lisanı anlasam da artık konuşamıyordum, bunu anladım. O zaman oğlumun benim konuştuğum lisanı öğrenmek için yıllarca çaba göstereceğini de anladım tıpkı bir zamanlar benim yaptığım gibi. O zaman tebessüm ettim oğluma.

“Oğul,” dedim.

“Şimdi benim lisanımı öğrenmek için çalışmaya başlayacaksın ve biz buna hayat diyeceğiz,” dedim.

Oğlum baktı yüzüme boş boş. Sinirlendi ve kalkıp gitti.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Güray Süngü
25-12-15
E mail: edebistan.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
BABAMIN, BENİM VE OĞLUMUN DİLİ
Online Kişi: 12
Bu Gün: 53 || Bu Ay: 7.564 || Toplam Ziyaretçi: 2.239.750 || Toplam Tıklanma: 52.340.834