ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / ÎMAN VE İSLÂM
Okunma Sayısı: 1823
Yazar: Mustafa Çelik
LAİKÇİLİK BELÂSI, TÜRKİYE'NİN KERBELÂSIDIR 2

LAİKÇİLİK BELÂSI, TÜRKİYE'NİN KERBELÂSIDIR 2Türkiye’de üzerinde en çok konuşulan, hiç gündemden düşürülmeyen Demokrasi, Laiklik ve Liberallik gibi kavramlar, biz Müslümanlara yabancı ve yalancı kavramlardır. Çünkü bir Müslüman olarak defalarca Kur’ân-ı Kerim’i okudum, Hz. Muhammed (sav)’in hadislerini okudum, Demokrasiye, Laikliğe ve Liberalliğe hiç rastlamadım. Sahabelerin ve Müctehid imamların sözlerine baktım yine bulamadım. Müslüman olarak iman ettiğim Kur’ân kitabında yer almayan, Hz. Muhammed (sav)’in sözlerinde yeri bulunmayan bu kavramları kabul etmem, hayatımı bu kelimelere göre tanzim etmem mümkün değildir. Bunları bir Müslüman olarak bana dayatanlar, yasalarla ve asalarla kabul etmemi benden isteyenler, beni insanlığımdan ederek beni Kur’ân’sız, beni Peygamber’siz kılmaya çalışanlardır. İşte laikçilik bu çalışmayı hararetle sürdürenlerin kavgasıdır. Laiklik batıda bir kilise kurumudur. Meşruiyetini İncil’den alır. “Tanrının hakkı tanrıya, Sezar’ın hakkı Sezar’a” verilecektir.. Laiklik, Katolik kilisesi ile kral arasındaki ilişkiyi düzenler. İslam’la yakından veya uzaktan hiçbir alakası yoktur. Kitabı Kur’ân olana laikliği dayatmak, ona her gün işkence etmektir.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana laiklik Demokles’in kılıcı gibi milletin ense kökünde hep bir tehdit unsuru olarak yer aldı. Laikliği korumak adı altında, çıkar grupları, yedi sülalelerinin geleceğini garanti altına aldılar. Bunlar bu ülkede laikliğin tarif edilmesine asla müsaade etmediler ve halen de müsaade etmiyorlar. Çünkü laikliği tarif etmek, laiklik üzerinden ekmek yiyenlerin ekmeksiz kalmalarına sebebiyet verecektir.

Allah’ın arzında ferd, aile, cemiyet ve devlet seviyesinde Allah’ın diniyle idare olunmak, her Müslüman insanın en tabii hakkıdır. Her kim ki bu hakkı Müslümanın elinden alıyorsa, Müslümana ilahlık etmeye kalkışıyor demektir. Bunun ferd, grup, meclis, devlet veya laiklik gibi bir ilke olması bu durumu değiştirmez. İşte jakoben laiklik bu en tabi hakkı Müslümanın elinden alan zulmün adı, laikçilik de bu zulmü icra eden zalimliğin kavgasıdır. Dolaysıyla laikçilik, başlı başına bir belâdır.

Tarihin şehadetiyle sabittir ki; Laikçilik Belâsı, Türkiye’nin Kerbelâsı olmuştur. Hayat yasalarını Kur’ân’dan almak suç kabul edildiği gibi, mevcut yasaları Kur’ân’a uygun hale getirmek de suç kabul edilerek Kur’ân mahkemelerden ve mekteplerden mahkûm edildi. Ezan Türkçeleştirilerek, bu Müslüman halk İslâm’dan uzaklaştırıldı. Kâbe’ye karşı kıble olarak Çankaya gösterildi. Camiler ahıra çevrildi, Kur’an dersi verenler tutuklandı. Yasal yalanlarla kamusal alanlar tesettürlü mü’mine kadınlara yasaklandı. “Tanrı Uludur” seslerini duymamak için dağa çıkıp ölenler oldu. Camiler, toplumu laikleştirme kurumları olarak kullanıldı. Kur’an Türkçeleştirilerek, içine sadece “ahlâk”, “vatana hizmet”, “çalışma”, “ilim aşkı”, “yardımlaşma”, “temizlik”, “tarım”, “sanayi”, “turizm”, “kanunlara saygı” ile ilgili ayetlerin alınması, bunun dışındaki ayetlerin Kur’an’dan çıkarılması ve yerine, TBMM tarafından çıkarılan önemli kanun maddelerinin konulması; hatta sûre isimlerinin değiştirilerek “Vergi Sûresi”, “Ticaret Sûresi”, “Yasalara Saygı Sûresi” gibi sûreler oluşturulması önerildi.  TBMM’de Kur’an’dan “Medeni Ayetler”in çıkarılması görüşüldü. Kur’an, “Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitap” olarak tanımlandı. “Tanrısızlığın ilmihali” isimli ateist düşüncenin ürünü olan kitap tercüme ettirilerek Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bastırılıp dağıtıldı. Laikçilerin en büyük hedefleri; İslâm dininin yerine ve önüne Kemalizm’i din olarak geçirmek suretiyle Müslümanları çok ilahlı hale getirmektir.

Laikçilik, çok ilahlı olmanın kavgasıdır. Allah’ın hükmüne ve hâkimiyetine razı olmamanın isyanıdır. Laikçilik, keyfîlik ve cebrîlikle birlikte hakiki kâfirliktir. Çünkü laikçilik, Allah’ın indirdiği hükümlerin bir kısmına inanmayı, bir kısmını da inkâr etmeyi dayatma kavgasıdır. Rabbimiz uyarıyor: “Şüphesiz, Allah’ı ve peygamberlerini inkâr edenler, Allah’a inanıp peygamberlerine inanmayarak ayrım yapmak isteyenler, “(Peygamberlerin) kimine inanırız, kimini inkâr ederiz” diyenler ve böylece bu ikisinin (imanla küfrün) arasında bir yol tutmak isteyenler var ya; işte onlar gerçekten kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.” (Nisa Suresi/ 150-151)

Allah’ın dinini hayattan, hayatı Allah’ın dininden ayırmak, dinin bir kısmına evet, bir kısmına da hayır demek, dinin tümünü idam etmektir. Türkiye’de laiklik adına Allah’tan bir hayat nizamı olarak gelmiş olan dinin sekülerleştirilmesi, bir laikçilik işkencesidir. Dinin sekülerleştirilmesi; Mescid merkezli bir din yerine Market merkezli bir dinin dayatılmasıdır. Laikçilik, bir hayat nizamı olan Allah’ın dinini laiklik adına vicdana ve mabede mahkûm etme cinayetidir. İslâm’ın bir kısmına evet, bir kısmına da hayır deme dayatmasıdır.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Çelik
16-05-16
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
LAİKÇİLİK BELÂSI, TÜRKİYE'NİN KERBELÂSIDIR 2
Online Kişi: 22
Bu Gün: 2 || Bu Ay: 10.249 || Toplam Ziyaretçi: 2.223.351 || Toplam Tıklanma: 52.192.527