ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / DÜNYADA NELER OLUYOR
Okunma Sayısı: 2224
Yazar: Bercan Tutar
İSLÂM DÜNYÂSINDAN ABD'YE TÂRİHÎ DERS

İSLÂM DÜNYÂSINDAN ABD'YE TÂRİHÎ DERSYeni bir küresel düzene doğru seyrediyoruz. Büyük güçler ile yükselişe geçen Türkiye gibi bölgesel aktörler arasında yeni bir denge dönemi başlıyor.

Sadece Türkiye değil diğer güç merkezleri de iç ve dış siyasetlerini yeniden dizayn ederek ittifak sistemlerini tekrar gözden geçiriyorlar.

Çünkü 2008'deki küresel finans krizinden bu yana en dikkat çeken şey, uluslararası ilişkilerde kuvvet merkezinin ABD liderliğindeki Atlantik'ten Avrasya'ya ve Asya Pasifik'e doğru kayması oldu.

Batı dünyası bugün, bu yeni jeo-ekonomiye karşı alarma geçmiş durumda.

Son on yılda dünya ekonomisindeki pastası yüzde 30 oranında azalan bir Washington var karşımızda.

Çin, Rusya, Brezilya, Türkiye ve Hindistan'dan oluşan blokun küresel ekonomideki payı ise yüzde 60'lara vardı.

Geldiğimiz noktada, ABD'nin İran, Irak ve Kuzey Kore'den oluşan “şer ekseni”nden ilham alarak geliştirdiği ve 2011'den sonra devreye soktuğu Türkiye, Rusya ve Çin'den oluşan yeni “otoriteryen eksen” stratejisi iflas etti.

Amerika'nın tek kutuplu dünya projesini çöküşten kurtarmak için son bir gayretle yeltendiği bu hamle de akamete uğradı.

***

Türkiye'nin İsrail, Rusya, Mısır ve Suriye politikalarındaki açılımlarla simgelenen yeni dönemde Batı'nın emperyal “güçler dengesi/balance of powers” sistemi yerine yeni çağın ihtiyaçlarına seslenen “güçler uyumu/concert or powers” düzenine geçiyor dünya.

Bir anlamda alternatif küreselleşme sistemi de hızla hayat buluyor.

Küreselleşmede, Soğuk Savaş sonrası ABD'nin liderliğini yaptığı “1.0 sürümü” yerine bundan sonra “karşılıklı bağımlılık ve çoğul kültürlerden birinin diğerini domine edemediği “2.0 sürümü” geçerli olacak.

Öyle ki bu yeni dönemde Çin artık kendi insan hakları raporunu yayınlamaya başladı.

Asya Kalkınma Bankası'nı açan Pekin, kendi IMF ve Dünya Bankası ile kendi kredi derecelendirme kuruluşlarının temellerini attı.

Bu gelişmeler karşısında kuşkuları had safhaya varan Batılı kalemlerden “Asia and The Pasific Policy Society” yazarı Stuart Harris, “Çin küresel düzeni yeniden mi şekillendiriyor?” diye hayıflanıyor.

Batılı kalemlerin ve siyasilerin korkuları yersiz değil.

Başını ABD ve Avrupa'nın çektiği Atlantik İttifakı'nın emperyal amaçları için devreye soktuğu “hukuki, demokratik ve ekonomik kurallar” Batı dışındaki dünyada adım adım tedavülden kalkıyor.

Sadece Çin değil Asya'nın tamamı, Pasifik ve Ortadoğu hem küresel hem bölgesel düzeyde tarihi bir restorasyondan geçiyor.

Asya'ya karşı fazla direnemeyen ABD ise giderek küresel güç mimarisinin kutuplarından birine dönüşüyor.

Çünkü Çin bugün Orta Asya, Afrika, Pasifik, Ortadoğu ve hatta Balkanlar ile Kafkaslar'da ABD ve Avrupa'yı sollayarak bu bölgedeki ülkelerin en büyük ekonomik partneri konumuna gelmiş durumda.

Son olarak Çin'in PetroChina firması, piyasa değeri bakımından ABD'nin ExxonMobil şirketini geçerek dünyanın en büyüğü unvanına sahip oldu.

Çin'in yükselişi karşısında şimdilik temkinli görünen Batı'nın tavrını tarihçi Michael Howard şöyle özetliyor: “Çin'i iyi anlamaya çalışmalıyız. Bu, Pekin'in siyasi sistemini sevelim çağrısı değil. Artık ‘yeni Çin ile nasıl yaşayabiliriz' konusuna kafa yormalıyız.”

Bugün Batı dünyasında buna benzer bir arayış, diz çöktüremedikleri Yeni Türkiye ve Orta Asya'da ABD'yi gerileten Rusya konusunda da geçerli.

Gerçekten de bu saatten sonra ABD'nin Türkiye ile diğer yükselen güçleri frenlemesi ve bu aktörlerin jeo-politik ve ekonomik kazanımlarını sıfırlaması artık çok zor görünüyor.

Çünkü uluslararası statükoyu ayakta tutan küresel ekomomik mimari çöküyor.

Princeton Üniversitesi'nden geçen yıl yayımlanan “American Insecurity/Amerikan Güvensizliği' isimli kitapta Adam Seth Levine de, değişen ekonomik dengelerin ABD ve Avrupa'yı nasıl etkisiz ve hareketsiz hale getirdiğini anlatıyor.

Ama yapılan analizlere bakınca Amerikalıların uğradıkları yenilginin gerçek nedenlerini hâlâ tam kavrayamadıklarını görüyoruz.

Kim ne derse desin ABD'nin hemen her alandaki gerileyişinin temel nedeni küresel güç rekabetinin merkezinde dengeleri sarsacak güçteki İslam dünyasına karşı barışı değil savaşı tercih etmesidir.

Avrasya ve Pasifik mücadelesinde İslam'ı yanına çekmek yerine İslam dünyasına savaş açan ABD, tarihinin en büyük stratejik hatasını yaptı.

Oysa aynı ABD, Soğuk Savaş döneminde İslam dünyası ile işbirliği yaparak Sovyet Rusya'ya diz çöktürmüştü.

Ancak ABD bu kez fena çuvalladı.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Bercan Tutar
06-07-16
E mail: zaman.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
İSLÂM DÜNYÂSINDAN ABD'YE TÂRİHÎ DERS
Online Kişi: 26
Bu Gün: 190 || Bu Ay: 9.413 || Toplam Ziyaretçi: 2.201.088 || Toplam Tıklanma: 51.941.886