ÜSTAD MEHMET ŞEVKET EYGİ'NİN ARDINDAN

ÂYET-İ KERÎME

Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.

Bakara, 120.

HADÎS-İ ŞERİF

Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.

Müslim, Rikak, 99.

SÖZÜN ÖZÜ

Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.

İsmet Özel

Kategori : / PORTRELER

Okunma Sayısı: 689

Yazar: Sefa Saygılı

ÜSTAD MEHMET ŞEVKET EYGİ'NİN ARDINDAN

ÜSTAD MEHMET ŞEVKET EYGİ'NİN ARDINDAN Cumartesi günü muhterem üstadımız M. Şevket Eygi beyi ahirete uğurladık. Hayatı boyunca milletimizin dünya ve ahiret mutluluğu için düşünen, projeler üreten, fikirlerini yazı ve konferanslarla açıklayan muhteşem bir büyüğümüzdü.

Ömrü boyunca sadece ve sadece düşüncelerinden dolayı yıllarca sürgünlerde, hapislerde kaldı. Daha yakın zamana kadar hakkında soruşturmalar, mahkemeler sürüyordu. Ancak onun cenaze törenine başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları olmak üzere devlet katıldı. Sanki devletin bir nevi kıymet bilmesi ve özür dilemesiydi bu.

Tabi on binlerce mümin onu uğurladı. Fatih Camisi az rastlanır bir kalabalığı gördü. O kadar seviliyordu ki anlatılmaz.

Şevket ağabey ile 43 yıldır tanışırdım. Daha 20 yaşındayken görüşmeye başlamış, sürekli yanında olmuştum. Bir İstanbul beyefendisiydi. Oldukça nazik ve kibardı. Kimseyi kırmamaya azami dikkat ederdi. Herkesi muhatap alır, zerre kadar gururlu ve kibirli davranmazdı.

Kedilere ve hayvanlara düşkündü. Bir yere gittiğimizde sokak kedileri sanki onu hisseder, onun yanına korkmadan yanaşarak yiyecek ve sevgi isterlerdi. Bir defasında gözünde çapak olan bir kediye eczaneden ilaç alarak ve pansuman yaparak tedavi etmişti.

İslam âlimlerine ve evliyalara büyük bağlılık ve hürmet gösterir, onlara laf ettirmezdi. İmamı Rabbani, Mevlana, Abdulkadir Geylani, Muhiddin Arabi, Bediüzzaman, Abdülhâkim Arvasi, Süleyman Hilmi Tunahan ve benzeri zatlara bağlıydı.

Sahih itikada ve namaza çok önem verir, ısrarla dururdu. Hep faydalı nasihatler ederdi.

Almanca, Fransızca, Arapça ve Farsça başta olmak üzere 5-6 dil bilirdi.

Özbekistan seyahatimizde Rus alfabesindeki harflerle olan Özbekçe yazıları gayet rahat okuyarak anlamlarını söylediğini görmüştüm. Bulgaristan’da ise Kril alfabesiyle yazılmış tabela ve afişleri rahatlıkla okuyabildiğine ve anladığına şaşırmıştım.

O kültür dehasıydı. Doğu ve batı kültürüne hâkimdi. Çok kitap, dergi ve gazete (tabi Fransızca makaleler) okurdu. Hafızasına yerleştirir, sohbetlerinde kendini tekrarlamadan yeni şeyler anlatırdı.

Üstadım hakkında daha anlatacak çok şey var. Rabbim merhametiyle muamele etsin, mekânı cennet olsun.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.