Sinemamızın usta yönetmenlerinden Osman Sınav, 69 yaşında hayatını kaybetti. Sınav’ın ölümü İBB’ye yönelik operasyon tantanasına denk geldiği için yeterince üzerinde durulamadı. Uzun süredir kanser tedavisi görüyordu Sınav…
Osman Sınav ismi daha çok 90’lı yıllarda Süper Baba ile izleyicilerin de gündemine girmeye başladı. Süper Baba aslında bir Osman Sınav projesi değildi. Proje Kartal Tibet tarafından hayata geçirilmişti. Sulhi Dölek ve Yavuz Turgul’un sıcak insani ilişkilere dayalı mahalle motifi de dizinin merkezini oluşturuyordu.
Ekran ömrü 137 bölüm olan bu sevilen yapımın 60 bölümünde yönetmenliği Sınav üstlendi. Sınav bu dizide birlikte çalıştığı Güliz Kucur ile daha sonra Deli Yürek dizisine başladı. Tam burada Osman Sınav ile birlikte anılması gereken bir isimden daha bahsetmek gerekiyor: Ömer Lüfti Mete…
Ömer Lütfi Mete ile Osman Sınav ekranda eşine az rastlanır bir kimya yakaladılar. Mete’nin kalemi yerliliğiyle ön plana çıkıyordu. Bu toprakların insanlarını anlatıyordu. Karakterleri asırları aşan bir kültürün, inancın onlara yüklediği misyonla hareket ediyorlardı.
Mete’nin çağdaş alperenleri andıran karakterleri, Osman Sınav’ın biçimsel olarak Hollywood aksiyon sineması ile benzeşen tarzıyla iç içe geçerek Deli Yürek’te izleyici karşına çıktı.
Dizinin ikonik karakteri Yusuf Miroğlu halkın “adalet talebini” dile getiriyordu. Mahkemelerde bulunamayan adalet için hakları gasp edilmiş çaresiz insanlar Miroğlu’na müracaat ediyorlardı.
90’lı yıllar siyasi, adli ve ekonomik anlamda kaotik bir ortam meydana getirmişti. Bu ortam, halktaki gelecek endişesini derinleştirmişti. Sınav ve Mete, Miroğlu karakteri ile tam bu psikolojik zemine hitap etmeyi başardılar. Miroğlu, 70’li yıllardaki Cüneyt Arkın karakterleri gibi halkı adına adaleti arıyor, halk adına elitlerden intikam alıyordu. Elbette kendi usulleri ile.
Deli Yürek dizisinde Kuşçu’nun ağzından konuşan Mete’nin ta kendisiydi. Kuşçu, tasavvuf tarihimizin anonim deli-derviş tiplerinin bir yansımasıydı. Halk için çok tanıdık bir karakterdi. Her bölümde ayrı bir tasavvufi hikâye ile diziyi zenginleştiriyordu. Öyle ki bir süre sonra bu karakter kendi fanatiklerini oluşturacak, bazıları diziyi sadece Kuşçu için izler hale geleceklerdi.
Deli Yürek başarılı bir televizyon projesiydi. Güliz Kucur faktörü eski küçük ve sıcak mahalle motifini; Mete faktörü ise adalet, tasavvuf ve devlet motifini işliyordu. Dizi bu iki uç arasında güzel bir denge kurmuştu.
Sınav ve Mete ikilisi ile Türk televizyonlarındaki popüler anlatıların içine ilk kez tasavvuf motifi girdi. Daha sonra bu sentez pek çok dizide kullanılmaya başlandı.
Deli Yürek dizisini bir başka ekran efsanesi olan Kurtlar Vadisi takip etti. Bir yeniden çevrim olan yapım Sınav ve Mete birlikteliğinin en olgun meyvesiydi. Adalet, derin devlet ve seyri sülüğü andıran mistik motifler dizinin omurgasını oluşturuyordu.
Tiyatro kökenli oyuncularla dolu kadrosuyla Kurtlar Vadisi kısa sürede bir fenomene dönüştü. Dizi sona erdiği halde hâlâ yoğun bir şekilde izlenmeye, konuşulmaya, tartışılmaya devam ediyor.
Yine aynı dönemde ekranlara gelen Ekmek Teknesi, mahalle kültürünü eğlenceli karakterler ve akılda kalacak hikayeler eşliğinde başarılı bir şekilde ekranlara taşıdı. Kente özgü nostaljik mahalle kültürü, Ekmek Teknesi ile son kez arzı endam etti ekranlarda.
Osman Sınav, Sakarya Fırat ile kendi temalarına geri döndü ve doğrudan terör sorununu ele aldı. Uzun soluklu bu dizi Sınav’ın hayatı boyunca durduğu milli çizgiyi gözler önüne seren bir iş oldu.
Ömer Lütfi Mete’nin ölümüyle Osman Sınav onu besleyen hikâye ırmağını yitirmiş oldu. Sonrasında yaptığı işler, Mete’li zamanlardaki işlerin gölgesinde kalan, Sınav’ın yeni arayışlar peşinde koştuğu, bazen çizginin dışına çıktığı çok kayda değer olmayan işler oldu.
Osman Sınav televizyon ve sinema dünyası için önemli bir isimdi. Kendine ait bir sözü ve tarzı vardı. Osman Sınav, Kuşçu ve Ömer Baba gibi mistik karakterleri ve hikayelerini izleyicilerin hafızasına kazıdığı için kendine farklı bir yer edindi elbette. Ama onun şiddeti estetize eden tarzının da sosyolojik anlamda olumsuz tezahürleri oldu.
Mafyatik karakterleri sempatikleştirmesi ve devlet kavramını savunmanın ötesinde adeta “kutsaması” Sınav anlatısının tartışmalı yanlarını oluşturdu.
Sınav üretkenliği, söylemi ve sitili ile kendine has bir ekol oluşturdu. Birçok oyuncu ve yönetmenin yetişmesine vesile oldu. Bu alanda iş üretecek kimseler bu tecrübeye kayıtsız kalamayacak ve Sınav’ın eserleri konuşulmaya, anılmaya devam edecektir diye düşünüyorum.
Sınav’a dair söylenecek, altı çizilecek daha çok şey var elbette ama bunlar bu köşenin sınırlarını çok aşacağı için yüzeysel birkaç değini ile bahsi burada bırakalım…
Bu vesile ile Osman Sınav ve Ömer Lütfi Mete’ye tekrar rahmet diliyorum.
Yazar: Ali Osman Aydın |
Okunma sayısı:
333 |
||
E mail: yeniakit.com | Tweet | ||
![]() |