ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : TÂRİH / TÂRİHİN ARA SOKAKLARI
Okunma Sayısı: 182
Yazar: Mustafa Armağan
Resmi tarihin unutturamadığı kahraman: Karabekir Paşa

Resmi tarihin unutturamadığı kahraman: Karabekir PaşaBugün 75. ölüm yıldönümünde rahmetle andığımız Kâzım Karabekir Paşa iyi bir asker ama aynı zamanda müşfik bir baba, kanunlara riayetten kıl kadar ayrılmayan dürüst bir vatandaş, hakkını sonuna kadar savunan medeni bir insan, inandığı dava uğruna hayatını ortaya koymayı bilen bir kahraman, zarif bir koleksiyoner, musiki ve şiirle iştigal etmiş, marş yazıp bestelemiş bir sanat amatörü, eğitim yoluyla kalkınma üzerinde düşünmüş ve icraatta bulunmuş, sanayi projeleri olan bir devlet adamı, Kürt ve Ermeni sorunlarının başımızı ağrıtacağını daha 1920’lerden itibaren söyleyen ve mutlaka tedbir alınmasını isteyen ileri görüşlü bir siyasetçi ve onlarca kitaba imza atmış velud bir kalemdi.

Bütün bu ve başka özellikleri omuzlarında taşıyan Kâzım Karabekir tarihin yapılmasına katkıda bulunmuş bir şahsiyet her şeyden önce. Gerek 1. Dünya, gerekse İstiklal Savaşı’nda Doğu cephesinde kazandığı başarılar ders kitaplarında pek zikredilmese de, halkın gönül ve hafızasına derinden kazınmış durumdadır.

İkinci olarak Meclis’te görev yapmış bir siyasetçi olarak görürüz onu. Üstelik bir parti başkanıdır. Siyasî bir ideali var ve bunu Terakkiperver Cumhuriyet Partisi’ni kurup başına geçerek göstermiştir. İzmir Suikasti davasında İstiklal Mahkemesi’nde yargılanmış ve beraat etmiş ama 1939’a kadar gözaltında sıkıcı ve sıkıntılı bir hayat geçirmiş. Yine de devlete ‘of’ dememiş. Nihayet hayata TBMM Başkanı olarak veda ettiğinde yıllardan 1948’dir.

Ancak üçüncü bir cephesi vardır ki, o da aynı zamanda ‘tarih yazan’ bir figür olmasıdır. Mustafa Kemal’in yaptığı gibi işi şansa bırakmamış ve yaptığı tarihin hikâyesini bizzat yazmış ve geleceğe emanet etmiştir. Bir ‘anti-Nutuk’ olan ve yaklaşık 1000 adet belgeyi içeren İstiklal Harbimiz’le yetinmemiş, aynı zamanda Günlük tutarak ve başından geçenleri ve başına gelenleri, askeri ve siyasi mücadelelerini yazarak binlerce sayfadan oluşan zengin bir külliyat vücuda getirmiştir. Yazdığı her notun arkasına mutlaka belgesini ekleyen ve daha 1933 gibi resmi tarihin en coşkulu yıllarından birinde –ki Cumhuriyetin 10. yıldönümüdür-, yani yeni rejimin en kuvvetli zamanında çıkıp elindeki belgeleri Milliyet gazetesinde yayınlama cesaretini göstermişti.

Bu yüzden evi dört defa basılmış, dosyalarına el konulmuş, hakikatleri ortaya koymak için yazıp parasını kendi cebinden ödeyerek 3 bin adet bastırdığı İstiklal Harbimizin Esasları’nın bir gece itfaiye araçlarına konularak yakılmaya götürüldüğüne tanık olmuş; yine de mücadelesinden vazgeçmemişti. O biliyordu ki, hakikatin er geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır ve o gün mutlaka gelecektir.

Bir zamanlar kireç ocaklarında yakılan kitaplarının rahatlıkla basılıp satılabildiği günleri göremedi ama hakikatin hakim olacağı, rahatlıkla konuşulabileceği bir Türkiye’nin özlemiyle yandı tutuştu. Türk Tarih Kurumu’na karşı verdiği emsalsiz mücadeleyi hatırlamamak haksızlık olur. Yetkililere, “Genç nesillere tarihi tek bir kişinin kahramanlığı üzerine kurarak anlatamazsınız. Bu o kanlı mücadelede canını siper etmiş olan komutanlara ve hele Mehmetçiğe de hakarettir. Onların haklarını nasıl yersiniz?” diye çıkıştığında takvimler 1942 yılını gösteriyordu.

2023 Türkiye’si, Karabekir Paşa’nın 80, hatta 90 yıl önce verdiği o efsanevi mücadeleyi ve bu uğurda katlandığı türlü haksızlıkları anlayabilecek noktaya emekleye emekleye de olsa gelmiş bulunuyor. Türkiye demokratikleşme yolunda müstakbel şafağın altın ışıklarının kendisine gülmesini ve cömert vaatlerde bulunmasını beklerken, tarihin de gözünün kendi üzerinde olduğunu hiç unutmamalıdır. Biz tarihi incelerken tarih de bizi inceler çünkü. Daha doğrusu, tarihini iyi, doğru ve sağlıklı anlamak, erişilmek istenen hakikatlere yelkenleri şişirecek rüzgârları beklemek, teyakkuzda olmak bugünü yaşayan insanların önünü aydınlatacak adımlardır.

Ancak bu noktada önemli olan, Türkiye’nin korkudan bir yakılıp bir söndürülen “hırsız fenerleri”ne değil, Kâzım Karabekir gibi azim ve imanla mücadele etmiş ve hakikatin nasıl yıkılmaz bir dağ olduğunu bizlere göstermeyi başarmış ‘radyumlar’a olan ihtiyacımızı vurgulamaktır. Malum, radyumu tedbir almadan kullanmak tehlikelidir; çünkü sürekli olarak içe işleyen öldürücü ışınlar (radyoaktivite) çıkartır. Kâzım Karabekir’in hayatı ve yazdıkları resmi tarihin radyumudur.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Mustafa Armağan
26-01-23
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
Resmi tarihin unutturamadığı kahraman: Karabekir Paşa
Online Kişi: 29
Bu Gün: 475 || Bu Ay: 9.079 || Toplam Ziyaretçi: 2.200.562 || Toplam Tıklanma: 51.936.100