HALEB'E DÖNÜŞ

Halep, 12 Aralık 2016'da Rus ve İran destekli Esed ordusu tarafından düşürülmüştü. Üzüntümüz hadsizdi. 30 Kasım 2024'te geri alındı.

ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
"Her kim selefin bilmediği bir amel icad ederse, Peygamber'in risalete ihanet ettiğini iddia etmiş olur. Çünkü din tamamlanmıştır (Maide, 3) O gün din olmayan şey bugün de din değildir."
İmam Mâlik
Kategori : / KADIN VE ÂİLE
Okunma Sayısı: 185
Yazar: Betül Soysal Bozdoğan
Vatan savunması olarak anne-baba olmak

Vatan savunması olarak anne-baba olmak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önümüzdeki on yılı ‘Aile Yılı’ ilan etmesinin sebebi nedir?

Ülke olarak tehlike çanları çalıyor da ondan.

Çok kritik bir eşikteyiz.

“Türkiye uçurumun kenarında” demek, inanın abartı değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan yıllardır “her aile, en az üç çocuk dünyaya getirsin” dediğinde çok öngörülü bir politikayı benimsemişti.

Dün “Erdoğan, yatak odamıza karışmasın” diyen muhalifler, bugün “Erdoğan haklıymış” başlığını atıyorlar.

Evet Cumhurbaşkanı Erdoğan dün de haklıydı, bugün de haklı.

Eğer toplumsal zihniyet dönüşümü yaşanmazsa, Türkiye’nin nüfusu 25 milyona düşebilir.

Önce realiteyi ortaya koyalım, sonrasındaysa tehlikenin boyutunu ifade edelim.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın açıklamaları geldiğimiz vahim tabloyu rakamlarla ortaya koyuyor. Göktaş, “Türkiye olarak bir nüfus krizine doğru ilerliyoruz. Doğurganlık oranımız 1,48’e düştü. Bu, tarihimizin en düşük seviyesi. Ortalama anne olma yaşı yükseliyor ve doğurganlık hızı azalıyor. İlk evlilik yaşı erkeklerde 28.3’e, kadınlarda ise 25.8’e yükselmiş durumda. Gençlerimiz geç evleniyor, geç çocuk sahibi oluyor. Ortalama anne olma yaşı 29.3’e yükseldi ve doğurganlık hızı azalıyor. TÜİK’in en dehşet veren senaryosuna göre; 2100 yılında nüfusumuzun 25 milyona kadar azalacağı öngörülmektedir. Önümüzdeki 5 yıl içinde nüfus artış hızımız bu şekilde düşmeye devam ettiği takdirde, ilkokulda okuyan öğrenci sayısında yaklaşık 900 bin azalma öngörülüyor. Günümüzde çekirdek aile kavramıyla birlikte ortalama hane halkı büyüklüğü 4’ten 3’e düştü. Tek kişilik hane halkı oranı ise yüzde 20'ye ulaştı” ifadelerini kullandı.

Bu açıklamaları okuyunca ülkem adına derin endişelere kapıldım.

Nüfus demek; milli güvenlik demek.

Nüfus demek; geleceğimiz demek.

Nüfus demek, ekonomi dahil her şey demek.

Yarına dair iddialı bir ülke olmak istiyorsak ve yok olup gitmek istemiyorsak, nüfusumu korumak ve hatta büyütmek zorundayız.

Savunma sanayiinde çağ atladık. Peki yüz sene sonra bu silahları kullanacak Müslüman Türk evlatları bu topraklarda olacak mı?

Devlete düşen şey, politikaları hayata geçirmektir. Her türlü ekonomik yardımı yapmaktır. Bu noktada harekete geçildi. Memurlara yarı zamanlı çalışma kararı, devrimsel bir işti. Bununla birlikte evlilik kredileri veriliyor ve doğum desteği yapılıyor. ‘Komşu Anne’ projesiyle de çalışan annelerin çocuklarının, güvenli ortamlarda bakılması adına pilot bir uygulama başlatıldı.

Tüm bu adımlar, konunun ekonomik boyutunu aşma noktasında yardımcı olacak faaliyetler olarak değerlendirilebilir.

Konunun bir de sosyolojik boyutu var. Kadınlar da erkekler de evliliğe mesafe koydu. Kariyer, ekonomik bağımsızlık, benmerkezcilik gibi “tek kişilik yaşam odaklı” hedefler, akımlar ve yaşam tarzları adeta hastalık gibi toplumu çürütmekte.

Zihniyet dönüşümü şart!

 

‘ÜÇ SAÇ AYAĞI MODELİ’ AİLE HEKİMLİĞİNE ENTEGRE EDİLMELİ!

Özümüze dönmek zorundayız.

Milli ve manevi duyguları canlandıracak motivasyon çalışmalarını güçlendirmeliyiz.

Bu noktada manevi rehberlik faaliyeti yürüten görevlilerin, topluma daha fazla ulaşmasının önünü açmak gerekiyor.

Aile Hekimliği faaliyetinin yürütüldüğü Aile Sağlığı Merkezleri’nde neden manevi rehberler görev almasın?

Diyanet çatısının altında görev yapan bu kişiler yeteri kadar bilinmiyor ve ulaşılabilir değil.

Doktorun yanına manevi rehber ve hatta psikolog eklemek durumundayız.

Toplumsal sorunlar mahallede ASM’de çözümlensin ki, büyüyüp toplumsal bir ur haline gelmesin.

Gençler büyük problemlerle baş etmek zorunda kalıyor. Anksiyete, kaygı ve depresyon hiç bu kadar çok olmamıştı.

Manevi boşluğun giderilmesi için manevi rehberler devreye girmeli ve değerler bağlamında topluma öğütler vermeli. Psikologlar veya sosyal hizmet uzmanları da sorunlar büyümeden tıpkı aile hekiminin yaptığı gibi ilk aşamada sorunlara çözümler üretmeli.

Üç saç ayağından bahsediyorum. Böyle bir yapı kurmak, aileyi de toplumu da daha da güçlendirecektir.

Gençlere dini ve manevi idealleri yeni rol modellerle iletmek gerekiyor.

Anne-baba olmak bazen vatan sevgisinden kaynaklı hayata geçirilir.

Tek çocuk sahibi, ülkesi için iki hatta üç çocuk sahibi olmayı isteyebilir.

Vatan savunması sadece sahada elde silah, nöbet başında yapılmaz. Gerekli zamanlarda çocuk sahibi olmak da bu vatana faydalı insan yetiştirmek de vatan savunmasına dahildir.

Gazzeli kadınlar on yıllardır bu bilinçle çocukları öldürülse de sakat da bırakılsa, ısrarla anne olmaya devam ediyorlar. Her biri sekiz veya on çocuk doğuruyor vatan sevgisi ve direniş motivasyonuyla.

Güzide ülkemiz için, derin bir aşkla tutkun olduğumuz vatanımız için ve bu topraklarda kıyamete kadar kök salmak için şimdi aile çatısı altında sorumluluk almak zamanıdır.

15 Temmuz’da vatan sevgilerini ispatlayan gençlerimizin, bu bilinçle aile bazında da hayatlarına yön vereceklerine inanıyorum.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Betül Soysal Bozdoğan
26-07-25
E mail: dirilispostasi.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
Vatan savunması olarak anne-baba olmak
Online Kişi: 31
Bu Gün: 294 || Bu Ay: 7.648 || Toplam Ziyaretçi: 2.551.370 || Toplam Tıklanma: 56.573.538