Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar | Okunma Sayısı: 157 |
Geçen yıl Portekiz Cumhurbaşkanı Marcelo Rebelo de Sousa ülkesinin sömürgecilik döneminde işlenen suçlar için sorumluluklarını kabul ve geçmiş hatalar için tazminat ödenmesini teklif etmişti.
Benzer bir özür de Fransa Devlet Başkanı Macron’dan bekleniyor. Macron 2017’deki seçim kampanyasında Fransız sömürgeciliğinin “insanlığa karşı suç” olduğunu kabul etmekle birlikte o günden bu güne bunu bir daha dile getirmedi. Oysa Fransa’nın Cezayir’i işgal ettiği tarihten bu yana geçen 133 yılda 1,5 milyon Cezayirlinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.
Almanya’nın Afrika’daki Herero katliamı hakkında ciltlerce kitap yazıldı. Bunlardan Türkçeye tercüme edilmeyi bekleyen bir kitap David Olusoga ve Casper W. Erichsen’in ortaklaşa yazdıkları The Kaiser›s Holocaust: Germany’s Forgotten Genocide and the Colonial Roots of Nazism adlı eseri. (Adını Türkçeye “Kayzer’in Holokostu: Almanya’nın Unutulan Soykırımı ve Naziliğin Sömürgecilikteki Kökleri” şeklinde çevirebiliriz.)
Amerika’da beyaz sömürgecilerin işlediği milyonlarca cinayeti nereye koyacağız? Kristof Kolomb Küba kıyılarına çıktığı zaman Amerika’da 30 milyon yerli yaşamaktaydı. 150 yıl sonra katliamlarla bu nüfus 1 milyona düştü. Bunları ve çok daha fazlasını kaynaklarıyla anlatan David E. Stannard’ın Amerika’nın Soykırım Tarihi adlı kitabının son baskısını Ketebe’den çıkarmıştım.
Velhasıl anlatmakla bitmez Avrupalı sömürgeciliğin dünya çapındaki sömürü ve katliamları.
Dünyayı sömüren Batı… Soyup soğana çeviren Batı… On milyonlarca insanı köleleştiren, öldüren, atom ve napalm bombalarıyla yakan, yok eden Batı… Son örneğini Gazze’de gözümüzün önünde cereyan eden soykırımı da yapan ve yaptıran Batı… Osmanlı Devleti’ni parçalayan ve işgal eden Batı… Ama el üstünde tutulmaya devam edilen de Batı…
Bu işte bir tuhaflık yok mu? İnsanımız şizofrene döndü bu sakat müfredat yüzünden.
Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nda ‘düşman’ diye bir kötü adam çıkıyor ortaya ama sıra inkılaplara gelince o ‘düşman’ bir anda rol modele dönüşüyor. Batılı olmak teşvik ediliyor. Batı’nın üstünlüğü saf dimağlara zerk ediliyor.
Bu kısır döngüyü kırmak için Batı’nın gerçek yüzünü bütün aydınlığıyla ortaya koymamız gerekmez mi? Peki bunun için ne yapmamız lazım?
Duruş Yayınları geçen yıl bu işi kolaylaştıracak 10 kitaplık bir diziyi okurlarına sundu bile. Kolay okunan, bol resimli, özellikle genç okurların hedeflendiği dizinin yazarı Mehdi Mirkiyayi.
Kara Kıtanın Talanı adlı kitaptan bir paragrafla dzi hakkında bir fikir vermek istiyorum:
“Avrupalılar, tüm işlerini sonsuza dek zorla yürütemeyeceklerini biliyorlardı. Afrikalıların “düşünce” ve “zihin”lerini, beyazların isteklerini hiçbir direniş göstermeden yerine getirecek şekilde değiştirmeleri gerekiyordu. Afrikalıların kültürünü değiştirmek, Avrupalıların en önemli hedefiydi.
Afrikalılar, beyazların medeni ve kültürlü olduklarına inanmak zorundaydılar. Dergilerdeki, şehir ve köylerin her köşesine asılan tabelalardaki her reklamda beyaz bir kadın veya erkek görünüyordu.
Sarışın ve mavi gözlü insanlardı bunlar. Herkes, güzel ve çekici olanın beyazlar olduğundan emin olmalıydı ve bu tabloya bakan Afrikalılar kendilerini aşağı hissetmeliydi. Beyaz olmak, siyahların en büyük arzusu haline gelmeliydi. Bu arzu, asla ulaşamayacakları bir arzuydu.”
Beyaz ve Avrupalı örneklerin her köşe başında reklamlarda karşımıza çıktığını biz de görmüyor muyuz? “Avrupaî” diye buram buram aşağılık kompleksi kokan bir deyimimiz de var, değil mi? Öyleyse buradaki tespit bizim için de geçerli.
Kıtaların Yağmacıları, Hırsızdan Çalan Hırsızlar, Kanlı İş Gücü, Derisi Kızıl Talihi Kara, Sermayenin Efendileri, Kara Kıtanın Talanı, Böl ve Yönet, İngiliz Satrancı, Petrol Savaşları ve Bitmeyen Sömürgecilik adlı her biri ortalama 150 sayfa tutan bu kitapçıklarla başlatabiliriz Sömürgecilik Dersleri’ni. (İlgilenenler www.durusyayinleri.com adresinden irtibat kurabilir.)
Ermeni Soykırımı iftirasını atanlara karşı en iyi mücadele, onların karanlık tarihlerini yüzlerine çarpmaktır. Daha doğrusu hem onlara hem de bizim “Garpzede” çocuklarımıza.
Yazar: Mustafa Armağan |
28-08-25 |
||
E mail: yeniakit.com | Tweet | ||