HALEB'E DÖNÜŞ

Halep, 12 Aralık 2016'da Rus ve İran destekli Esed ordusu tarafından düşürülmüştü. Üzüntümüz hadsizdi. 30 Kasım 2024'te geri alındı.

ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
"Her kim selefin bilmediği bir amel icad ederse, Peygamber'in risalete ihanet ettiğini iddia etmiş olur. Çünkü din tamamlanmıştır (Maide, 3) O gün din olmayan şey bugün de din değildir."
İmam Mâlik
Kategori : / KİTAP
Okunma Sayısı: 63
Yazar: Ali Osman Aydın
BİR BAŞUCU ESERİ

BİR BAŞUCU ESERİBir süredir elimde titizlikle hazırlandığı besbelli olan bir eser var: Tam adıyla: “Tevhit Mesajı – İndirildiği Dönemin Işığında Özlü Kur’an Tefsiri.”

Çalışma Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Elik ve Doç Dr. Muhammed Coşkun’a ait.

Elik çalışmasına, “Her medeniyetin bir temeli vardır. İslam medeniyetinin temeli de hiç şüphesiz Kur’an-ı Kerim’dir” diyerek başlıyor.

Doğru söylüyor, ama bugün bizler sözü edilen bu “temel” üzerinde ne kadar çok ve hoyrat tartışmalara şahit oluyoruz. Bazılarımız bu sonuçsuz ve itici tartışmalardan dolayı yolunu, yönünü kaybedip, yitiyor…

*

Elik, Kur’an’ı anlamakla ilgili ilk düşüncelerinin nasıl şekillendiğini anlatırken de Mekke’de geçirdiği yıllara değiniyor:

“Mekke’de yüksek lisans ve doktora yaparken, Kur’an’ın nazil olduğu coğrafyayı, ilk muhatapların yapısını yansıtan toplumu tanımam; farklı hayat tarzlarını gözlemlemem, Arapçanın sadece kitabî değil, konuşma özelliklerini de kavramam, bana Kur’an’ı anlamada büyük katkı sağladı.”

Tefsirin merkezinde, adından anlaşılacağı üzere, tevhit yer alıyor. Tevhit, sadece Allah’ın birliği değil, bütün varlıkların aynı ilah tarafından yaratılmasından hareketle, aynı zamanda bütün insanların onun nezdinde eşitliği olarak yorumlanıyor. Elik’in bu yorumu alışılageldik tevhit yorumlarından hayli farklı, ezber bozucu ve iddialı.

 

Ona göre şirk, yalnızca başka varlıkları kutsamak değil; insanın insana boyun eğmesi, köleleşmesi, saygınlığını ve özgürlüğünü yitirmesidir! Bu yüzden Elik, tevhit inancını insanı özgürleştiren, şirk anlayışını ise insanı zillete mahkûm eden bir yol ayrımı olarak görüyor.

İnsanın iki problemi var diyor Elik: “Birincisi kendini, ikincisi başkasını ilah edinmek! Allah herkesin Rabbi olduğuna göre kimse kimsenin Rabbi olamaz” diyor. Çünkü bu insanların eşitliği ilkesi ile çelişiyor.

 

       *

Elik, “ayetlerin ilk dönem muhataplarını teşhis etmeden yapılan çeviriler, o ayetlere, olmadık manalar yüklemenin kapılarını da aralayabilmektedir” diye belirtme ihtiyacı duyuyor.

“Kur’an ‘mütekellimi’ dikkate alınmadan anlaşılmayacağı gibi ‘muhatabı’ bilinmeden de anlaşılamaz, hatta yanlış anlaşılır. Lafzi çevirinin sebebiyet verdiği en büyük yanlışlardan biri bizce budur. Bu yüzden ayetlerin lafızlarının birebir çevirisi yerine anlamı özet olarak aktarmaya çalıştık. Özet olarak aktardığımız bu manayı çoğunlukla klasik tefsirlerden derledik ve nüzûl ortamını dikkate aldık.”

Tefsiri çeviri yöntemi, Osmanlının son dönem ulemasından Konyalı Mehmed Vehbi Efendi tarafından Hulasatü’l – Beyân adlı tefsirinde de kullanılıyor.  

 

       *

Şatıbi’den yaptığı iktibas dikkat çekici:

“Bir ayetin veya surenin niçin nazil olduğunu bilen, o ayetten neyin kastedildiğini anlar; bilmeyen ise herkesin kendi görüşünü savunduğu bir tartışmanın ortasında kalır. Böyle olunca da kâfirler hakkında inmiş ayetler müminlerle ilişkilendirilebilir.”

“Bir sözün hangi bağlamda söylendiği bilinmeden o sözü anlamaya kalkmak nereden bakılırsa bakılsın, yanlış anlama riskini beraberinde getirir.”

Bu nokta Türkiye’deki din tartışmalarının da merkezini oluşturuyor. Din son yıllarda büyük bir tartışma zeminine dönüşmüş durumda. Dini söyleme büyük bir kaos görüntüsü hâkim. Din dediğiniz anda kıyasıya bir tartışma başlıyor!

Bunda popüler din anlatıcılarının bir kısmının “dinden” bihaber olmasının, ilmi altyapılarının noksan olmasının payı büyük. Eline Kur’an alan, azıcık Arapça bilen, bir kürsüye çıkıp, “yanılıyorsunuz, aslında şu denilmek isteniyor” diye yüksek perdeden konuşmaya başlıyor. 1400 yıllık ilmi birikim kolayca göz ardı edilebiliyor.

Elik tam bu noktada şöyle söylüyor: “Ayetleri anlamaya çalışırken klasik tefsirlerde yer alan rivayet ve yorumların dışına çıkmamaya özen gösterdik, çıkmak durumunda kaldığımızda ise kanaatimizin ardındaki saikleri ortaya çıkardık.”

        *

“Tevhit Mesajı” böylece kimi zaman uzun bir ayeti tek bir cümleyle, kimi zaman kısa bir ayeti uzun bir cümleyle açıklamaya çalışıyor. Ama her durumda temel amaç, ayetlerin maksad ve muradını kavramak oluyor. Okuyucusunu da lafızların ötesinde asıl muradı aramaya, keşfetmeye davet ediyor.

       Bu işin duayenlerinden kıymetli ilim adamı, merhum Bekir Topaloğlu’nun dediği gibi: “Kur’an’ı Kerim’in tercüme ve tefsirine yönelik çalışmalar ne kadar çok olursa olsun yine de geliştirilmeye muhtaçtır. Çünkü çeşitli ilimlerin gelişmesi ve toplumun ihtiyaçlarının değişip artması gerçeği karşısında son ilahi kitabın yeniden anlaşılıp ilhamlarından faydalanılması icap etmektedir.”

Hasan Elik ve Muhammed Coşkun beyefendinin titizlikle vücuda getirdikleri çalışma tam da bu amaca hizmet ediyor ve önemli bir ihtiyacı karşılıyor. İkisini de yürekten tebrik ediyor, çalışmalarının hak ettiği karşılığı görmesini temenni ediyorum.  

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Ali Osman Aydın
03-09-25
E mail: yeniakit.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
BİR BAŞUCU ESERİ
Online Kişi: 38
Bu Gün: 957 || Bu Ay: 3.796 || Toplam Ziyaretçi: 2.519.666 || Toplam Tıklanma: 56.289.078