Kategori : / YAKARIŞLAR | Okunma Sayısı: 4288 |
Ey Sevgili! Seni sevebilseydim eğer…
Ey Allah’ım!
“De ki, siz gerçekten Allah'ı seviyorsanız beni izleyin ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok esirgeyici ve bağışlayıcıdır.” (Âl-i İmrân, 31) buyuruyorsun kitabında.
Âyette, “Beni izleyin.” demiyorsun.
Çünkü, kul seni izleme yeteneğinde değildir.
Buyuruyorsun ki,”Beni seviyorsanız size gönderdiğim peygamberimi izleyin.”
Çünkü peygamberinin izini takip eden, seni bulur.
Çünkü Senin Sevgilinin izini süren Seni ve Sevgilini seviyor demektir.
Çünkü sevmeyen, izleyemez. Ya da kişi, sevdiğini izler.
Ey Sevgili! (s.a.v)
Senin dışındaki sevgililer çoğu defa perde oldular asıl sevgiliye ulaşmama.
Halbuki Sevgiliye kavuşmaya duvar olan sevgili, sevgili değildir.
Seni sevebilseydim eğer; Sen ve senin sevgilin(c.c) ile arama girecek sevgililer koymazdım kalbime.
Ey Sevgili! (s.a.v)
Hani sen ilâhi yolculuktan döndüğünde Müşrikler dostun Ebubekir(r.a)’a ”Senin arkadaşın Muhammed var ya deli. Bu gece Mescid-i Aksa’ya gittiğini söylüyor. Bir gecede o kadar yol gidilir mi?” demişlerdi.
Hz. Ebubekir(r.a), ”Bunu kim söylüyor, Muhammed mi?” diye sormuştu.
“Evet” cevabını alınca, “O söylüyorsa doğrudur.” demiş ve sadakat ve sevgisini göstermişti.
Ey Sevgili! Seni sevebilseydim eğer, Hz. Ebubekir gibi sünnetine tâbi olur, ‘ama’ ile başlayan bahaneler aramazdım. Tercihlerim, senin tercihlerin olurdu.
Ey Sevgili! (s.a.v)
Hani, Haceru'l-Es'ad'ı selâmlamış, dudaklarını üzerine koyup öpmüş ve uzun müddet ağladıktan sonra ayrılırken Ömer ibn Hattab(r.a)’ın yanı başında ağladığını görmüş ve : 'Ey Ömer! İşte burada gözyaşları dökülür.” (İbni Mace, Menasik 27) buyurmuştun.
O da sen öptün diye öpmüş ve şöyle demişti:
“Biliyorum ki sen bir taşsın, ne bir faydan ne de zararın vardır. Ben Resûlullah'ı (s.a.v) seni öperken görmeseydim, asla öpmezdim.”
Ey Sevgili! Seni sevebilseydim eğer, sen yaptın diye yapardım ben de her şeyi Hz. Ömer gibi.
Ey Sevgili! (s.a.v)
Hani Tebük seferine gidilecekti. Orduyu hazırlamak için para lazımdı. Hadi bakalım” dediğinde Hz. Osman ordunun üçte birini teçhiz etmişti. Sen de "Allah'ım! Osman'dan razı ol, çünkü ben ondan razıyım." buyurmuştun.
Ey Sevgili! Seni sevebilseydim eğer, dünyalıklarımı senin dinin için harcardım Hz. Osman gibi.
Ey Sevgili! (s.a.v)
Hani, adamın biri gelip, “Ben seni seviyorum” demişti.
“Yoksulluğa hazır ol” buyurmuştun.
Seni sevmek, sıkıntıyı da sevmek demekti. Sıkıntıyı, sevgili için sevmek demekti. Sevmek, bedel istiyordu.
Ey Sevgili! Seni sevebilseydim eğer, kırılırdım ama eğilmezdim zorluklar ve zorbalar karşısında.,
Ey Sevgili! (s.a.v)
Hani senin bu fani alemde son anların idi. Can parçan kızın Fâtıma'n iki gözü iki çeşme ağlıyordu. Onun ağlaması senin yüreğini dağlıyordu. “Üzülme kızım, ehl-i beytimden ilk sen kavuşacaksın bana.” demiştin de Çiçek Fâtıma'n ağlamayı kesmiş, güzel yüzü tebessüm etmişti.
Ölüme sevinilir miydi?
Sonunda sevgiliye kavuşmak varsa neden sevinilmesin?
Ey Sevgili! Seni sevebilseydim eğer, ölüm sevindirirdi Hz. Fâtıma gibi.
Ama ben korkuyorum ey sevgili!
Çünkü ölüme hazır değilim.
Çünkü sana kavuşamama korkusu var.
Çünkü seni yâr edinemedim kendime.
Yine ümitliyim ey sevgili!
Sen yaşarken kimleri affetmedin ki...
Seni hakkıyla sevemedim ama sen beni seversin, biliyorum.
Sen sevince de Allah sever.
Bundan daha ötesi var mı?
Selam ve dua ile...
Yazar: Ali Tekelioğlu |
02-05-14 |
||
E mail: ateko09@hotmail.com | Tweet | ||
Harun SAHIN | |||
TEBRIK |
Tarih : 02-05-14 | ||
Kaç zaman oldu ki Peygamber Efendimize hitaben bu kadar hisli bir yazi okumamiştik. Samimiyetsiz yazilar arasinda kalip okurken ağlamayi unutmuştuk. Kıymetli yazarimizi tebrik ediyorum. Lütfen devami gelsin. |
|||
AHMET | |||
HOŞ GELDİNİZ |
Tarih : 02-05-14 | ||
Ali Tekelioğlu bir kardeş yazar; bugüne kadar tanışmadığım için üzgünüm. Daha kenarda köşede kalmış, veya bize öyle gelen, nice değerlerimiz var kim bilir. Ali Hocam, Doğruluş'a hoş geldiniz. Daha ilk yazınızla içimizi ısıttınız. Teşekkürler. |
|||
fahri | |||
hoşgeldin |
Tarih : 02-05-14 | ||
İşte bu, rasülüllah sevgisinin kuru söz kalabalıklarıyla olamayacağını, onu hakikaten sevenlerin neleri o "sevgi" uğruna yapabildiklerini anlatan güzel bir yazı. |
|||