ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : DÜNYADA NELER OLUYOR / UZAK DOĞU
Okunma Sayısı: 2492
Yazar: Serdar Demirel
HER FURYAYA KAPILMA. HİSLERİMİZİ BİZE KARŞI KULLANABİLİRLER

Doğu Türkistan üzerinden tekrarlanan oyunlar Son dönemde gündemimize bomba gibi düşen Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı özelde oruç genelde de dinî ibâdetleri yasaklama pratikleri, zamanlama açısından önemliydi. Çünkü dinî hassasiyetlerin yüksek olduğu Ramazan ikliminde ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Çin’e yapacağı ziyaret öncesinde iki ülke ilişkilerini zehirleyen nitelikte haberlerdi bunlar..

Ancak meseleyi her daim Müslümanların aleyhine yayın yapan CNN International, BBC gibi uluslararası kanalların ve ülke içerisinde Ümmet hassasiyeti olmayan medya gruplarının sahiplenmesi daha dikkatli davranmamızı gerektiriyordu.

Meseleyi ülkesine dönemeyen Türkistanlı bir kardeşime sordum. İsmini ve ne yaptığını özellikle vermiyorum zira ülkesine döndüğünde sıkıntı yaşamasını istemiyorum. Bana yeni bir yasak ve zulüm çeşidinin olmadığını söyledi. Biz de Türkiye’deki son haberleri ve gösterilen hassasiyetleri görünce şaşırıyoruz. Ben defaatle ailemi ve arkadaş çevremi aradım, aynı zulümler devam ediyor, farklı bir şey yok dediler, dedi. AA’nın bölgede yaptığı araştırma da bu minvaldeydi.

Küresel sistemin Müslümanlara kurduğu tuzaklar; zaman, bölge, kişi ve araçlar değişse de özü pek değişmiyor. Bugün böl-yönet stratejilerinin gereği olan etnik milliyetçilik ve mezhep taassubunun coğrafyamızda siyasallaştırılması gibi. Bunlardan bir tanesi de inançlarımız, milli davalarımız ve hassasiyetlerimiz üzerinden bize tuzaklar kurmalarıdır.

Bu satırları yazarken aynı muhtevada bir yazıyı daha önceden yazdığımı hatırladım. Arşivime baktığımda yanılmadığımı gördüm. Bu köşede 15 Ekim 2010 yılında, hem de Doğu Türkistan’da oynanan oyunlar üzerine “Bizim olanı, bize karşı kullanma operasyonu” başlığıyla yayınlamışım.

Daha dün kurdukları tuzakları bugün yeniden kuruyorlar. O yazının önemli bölümünü nazarlarınıza sunuyorum:

Hassas olduğumuz dâvalar vardır, kalbimizin rikkat kesildiği. İnsanlığımızın, inancımızın ve ahlâkî duruşumuzun gereği sızısını yüreğimizde hissettiğimiz ve dualarımızda yâd ettiğimiz.. Bizim dediğimiz dâvalardır bunlar...

Vakadır, bölgesel ve küresel güç merkezleri zaman zaman bizim dâvalarımız üzerinden mesaj gönderirler bize. Kolumuzu bükerler, manevra alanımızı daraltırlar, yolumuzu bizim addettiğimiz bu dâvalar üzerinden keserler. En acısı da hangi yaramız kaşındığında nasıl tepki vereceğimizi iyi bildiklerinden güç devşirmek için o tepkilere dayalı operasyon yaparlar. O zaman bir ikilem yaşarız; yukarısı bıyık, aşağısı sakal cinsinden.

...

Siyaset koridorlarının temiz olmadığı bir sır değildir. Çıkar ilişkileri ahlâkî olanı öncelikler sıralamasında çoğu zaman arkaya iter. Zira o koridorlara hâkim olan güç merkezleri, oraların işleyiş tarzına da hâkimdir.

Bu tarz bir ikilemi en son Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı Ven Ciabao’nun Türkiye ziyareti sırasında, uluslararası medyada yer alan Türkistan haberleri dolayısıyla yaşadım.

Bu ziyaret sırasında Çin’le Türkiye arasında yakınlaşmayı gösteren bazı ticaret anlaşmaları yapıldı. Bundan sonra iki ülke arasında ticarette Çin ve Türk para birimi Yuan-Lira’nın doların yerine kullanılması anlaşması yapıldı. Bizi heyecanlandırdığı kadar ABD’yi de alarma geçiren başlı başına üzerinde durulması gereken önemli bir hâdisedir bu.

Doğu Türkistan’ı sadece Çin aleyhinde propaganda yapmak üzere konu edinen uluslararası medya, bu sefer hem Türkiye’yi hem de Çin’i köşeye sıkıştırmak üzere gündemine aldı. Meselâ Rabiye Kadir’in hayat hikayesini, mücadelesini ve onun şahsında Uygur sorununu ele alan programlar yayımladılar.

Çin Başbakanı’nı protesto eden az sayıdaki Uygur, yine uluslararası medyada yer buldu. Bunların bizim meselelerimiz üzerinden operasyonel içerikli yayımlar olduğunu bilelim. Aynısını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çin’e yaptığı resmi ziyarette de görmüştük. Uygur Türkleri haklı gerekçelerle ayaklandılar, çok kişi öldürüldü ve dünya medyası haftalarca olayları verdi.

Yaşanan olaylar karşısında Türkiye’de Çin’e karşı büyük tepkiler oluştu, hükümetin Çin açılımı zor durumda kaldı. İki ülke arasında yaşanan yakınlaşmaya Doğu Türkistan üzerinden bir darbe indirilmişti. Bunun başını ABD’nin çektiği bir sır değil elbette. ABD’nin Uygur Türkleri’ne dair insan hakları hassasiyeti acaba bazı özel zamanlarda mı harekete geçiyor?!(..)

Bu yazdıklarımız Doğu Türkistan’da zulüm yapılmadığı anlamına asla gelmez. Uygur Müslümanlarını desteklemek inancımızın ve ahlâkî duruşumuzun gereğidir. Lâkin bizim olan bir dâvanın bizim aleyhimize ve Amerika lehine kullanılmasına dikkat etmek mü’min ferasetinin bir gereğidir diye düşünüyorum.

Tepkilerimizin kıvamı ve zamanı iyi tutturulamadığında güç merkezleri arasındaki tepişmede eziliriz. Tepkisiz kalamayacağımız bir meselede, beklenilen tepkimiz üzerinden o meseleyi küresel çıkarları için tavzif edecek güç merkezlerinin planlarından uzak, bize hâs ve ümmetin geniş maslahatları  perspektifinden tepki geliştirmenin yolları olmalı.  

Bu satırları 5 yıl önce yazmışız. Görüldüğü gibi oyun değişmemiş, devam ediyor..

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Serdar Demirel
16-07-15
E mail: yeniakit.com.tr
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
HER FURYAYA KAPILMA. HİSLERİMİZİ BİZE KARŞI KULLANABİLİRLER
Online Kişi: 34
Bu Gün: 453 || Bu Ay: 5.843 || Toplam Ziyaretçi: 2.214.562 || Toplam Tıklanma: 52.112.428